Türk Tıbbi Onkoloji Dernek Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serdar Turhal ise, gençler arasında kalın bağırsak kanserlerinin görülme sıklığının arttığına dikkat çekti.
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından Antalya Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde düzenlenen Uluslararası Onkoloji Bilimler Kongresi (icons2017) kapsamında basın toplantısı gerçekleştirildi. Türk Tıbbı Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş, onkoloji alanında bölgesel işbirliğini geliştirmek amacıyla organize edilen toplantıya, Afganistan, Azerbaycan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Karadağ, Moğolistan, Belçika, Brezilya, İngiltere, Gürcistan, Almanya, İsrail, İtalya, Romanya, İsviçre ve Amerika’dan çok sayıda bilim insanının katıldığını kaydetti.
Prof.Dr. Gümüş, toplantı kapsamında çevre ülkelerle onkoloji alanındaki işbirliğini geliştirmenin yanı sıra eğitim, öğrenci değişim programı ve bilimsel üretkenliğin artırılması, ortak bilimsel araştırmalar ve çalışmalar yapılmasını da hedeflediklerini işaret etti. Onkoloji alanında ilk kez düzenlenen kongrede 16 ülkeden 240 katılımcının yer aldığını belirten Prof.Dr. Gümüş, onkolojinin genel ve bölgesel sorunlarını masaya yatırdıklarını ifade etti.
"Kanser televizyonla anlatılacak"
Dernek olarak bilimsel gelişmeleri takip etmek, üyelerin bilimsel, sosyal gelişmelerine katkıda bulunmak ve kamuoyunu bilgilendirme, bilinçlendirme görevleri olduğunu dile getiren Prof. Dr Gümüş, "Onkoloji alanında bilgi kirliliği olduğunu düşünüyoruz. Halkımıza ulaşmak için böyle bir projeyi hayata geçirdik. 2 dakika ile 6 dakika arasında hekimlerimiz görüşlerini açıklıyor. Halkımızın buna uyması ve faydalanması sağlıklı bilgiye ulaşmada katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda Youtube üzerinden yayına başlayan ONKOTV kanalı ile kanser hastaları ve hasta yakınları başta olmak üzere halkımıza kanserle ilgili en doğru bilgileri kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu nedenle ONKOTV’nin yayınlarını halkımıza duyurmak en doğru, güvenilir ve en güncel bilgileri alabilecekleri bir mecra olduğunu duyurmak istiyoruz. Kanser ile ilgili toplumsal farkındalığı, bilgilendirme ve bilinçlendirmeyi amaçlayan, tamamen sosyal sorumluluk maksadı ile profesyonel koşullarda hazırladığımız kısa videolarla halkımızın kanser televizyonu yayın hayatına başlamış bulunuyor. Onlarca videoyu güncel gelişmeler ışığında sürekli ekleme ve yenilemeler yaparak yayına devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi.
"Kanserden korunma doğru anlatılmalı"
Kanserden korunmanın çok önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Gümüş, günümüzde kanser tedavisi ve tedavideki yenilikler üzerinde durulmasına rağmen, kanserden korunmaya yönelik yapılması gerekenlerin anlatılmadığından yakındı. Kanserden korunmanın bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mahmut Gümüş, "Tıpkı diğer hastalıklarda özellikle bulaşıcı hastalıklarda kullanılabildiği gibi, kanser hastalıklarında da korunma son derece önemlidir ve bunun kamuoyuna çok iyi anlatılması gerekmektedir.
Kanserden korunmayla günümüzdeki kanserlerin hepsinde olmasa bile önemli bir kısmında ölümlerin çok önemli oranlarda azaltılması söz konusu olabilir. Kanserden korunmada yaşam biçimini değiştirmek çok önemli. Yaşam biçimini değiştirmemizin kanser hastalığına yakalanmamızı önleyebilecek büyük bir fırsat olduğunu görmemiz lazım. Kanser hastalıkları sadece korunmayla yüzde 100 ortadan kaldırılabilecek bir durum olmasa da büyük ölçüde ölümleri azaltabilir, hastalıkları erken yakalayabilir ve bir daha yakalanmayacak şekilde tedavi edebiliriz" dedi.
"Günde yarım saat yürüyün"
Günde yarım saat yapılacak egzersizin kanserden korunmada büyük yarar sağladığının altını çizen Prof. Dr. Gümüş, "Beslenmede özellikle değişik sebzeleri tüketmeye çalışmak, farklı sebzelerden doğal yollarla vücut için yararlı antioksidanları alabilmemiz için son derece önemli. Kanserde önemli bir risk faktörü olan obezite dikkat edilmesi gereken hususlardan biri. Öte yandan sigara ve alkol vücutta toksik etki yapan ve mutlaka uzak durulması gereken maddeler. Güneş ışınlarına özellikle dik olarak geldiği saatlerde ve uzun süreli maruz kalmamak, solaryumdan uzak durmak da cilt kanserlerinin önlenmesinde etkili. Bir takım viral enfeksiyonlar, hepatitler, ileride karaciğer kanserlerinin oluşumuna neden olabilir bu yüzden B ve C hepatiti konusunda dikkatli olmamız gerekli" ifadelerini kullandı.
"Çığır açmış durumda"
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yeşim Eralp, akciğer kanserinde yaşam süresinin akıllı ilaçlarla çok uzayabildiğini gördüklerini kaydetti.
Son yıllarda ortaya çıkan immimünpterapilerin akciğer kanserlerin bazı tiplerinde kemoterapiye alternatif tedavi şekli olarak görüldüğü dile getiren Prof. Dr. Eralp, "Son veriler kemoterapiyle de birlikte kullanıldığı zaman daha etkili olabileceğini gösterdi. Akciğer kanserinde ilk tedavi olarak kemoterapinin yanında, immünoterapilerin de bir seçenek olarak yer almaya başladı. Alternatif olarak kullanılmalarının çok iyi sonuçlar verdiğini biliyoruz. Hastalarımızın tedavileri açısından bir çığır açmış durumda" dedi.
"Akıllı ilaçların önemli"
Erken evre meme kanserinde son yıllarda üzerinde çok durulan bazı konularda alınan sonuçların artık günlük pratiğe yavaş yavaş yerleştiğini gözlemlediklerinin altını çizen Prof. Dr. Eralp, "Özellikle koltuk altına yapılan daha sınırlı cerrahinin ilerde gelişebilecek kol ödemini azaltması çok önemli. Bunun yanı sıra tümördeki özel bazı hedeflerin belirlenerek bunlara dayalı yapılan sınıflandırmanın günlük pratiğimizde artık daha çok kullanıldığını gözlemliyoruz. Bu sayede hastalarımızın bir bölümünde gereksiz kemoterapilerden kaçınılabiliyor. Kanserdeki hedeflerin belirlenmesi kanser tedavisinin giderek bireyleşmesine yol açmaktadır.
Erken evre meme kanserinde de akıllı ilaçlarla bugün çok önemli başarılar elde edebildiğimizi görüyoruz. Son yıllarda özellikle sadece bu hedeflere yönelik ilaçların birlikte kullanılmasıyla hastalarımızın şifa şanslarının önemli ölçüde artması sağlanabilmiştir" diye konuştu.
Prof.Dr. Eralp, kanserin nedenini tek bir sıvıya tek bir zararlıya ilişkilendirmenin yanlış olduğunu belirterek, çok yönlü faktörlerin olduğu ve herkesin bünyesinde farklı olarak ortaya çıktığının bilinmesi gerektiğini kaydetti.
"165 bin yeni kanser vakası"
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Özlem Er, Türkiye’de yılda 165 civarında yeni kanser vakası olduğunu dile getirdi.
Kadınlarda meme, erkeklerde akciğer kanserinin görülme sıklığının ilk sırada yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Er, "Bu kadar kanser çokken bizim elimizden gelen bir şey var mı? Önlemler açısından karşımıza kişisel önlemler var. Bir de genetik özellikler var. Çevresel faktör içinde sigara önemli. Tütün ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri başta olmak üzere yutak, mesane, hemen hemen her kansere etkisi var. Alkolün fazla tüketimi, obezite risk faktörü. Bütün bunları azaltmak elimizde. 3'üncü dünya ülkelerinde daha fazla ama ülkemizde de hepatitler önemli bir sorun. Hepatit B önemli. Aşı ile karaciğer kanserinin sayıları azalabiliyor. Kişisel olarak sigara ve alkolden güneş ışınlarından korunmak çok önemlidir" ifadelerine yer verdi.
"Kanserden korunma için öneriler"
Prof. Dr. Özlem Er, D vitamininin günde 15 dakika kol ve bacakların açılarak alınabileceğini kaydederek, "Egzersiz anlamında yürüyüş çok önemlidir. Haftada 45 dakikalık tempolu yürüyüş yapalım. Bunun yanı sıra beslenmede sihri yok. Her şeyden yemek ama dengeli ve düzenli almaktır. Meyve ve sebzeleri gündelik olarak kullanmalıyız. Kırmızı et protein kaynağı ama haftada iki üç günden fazla yenmesi risk faktörü olabilir. Bu önerileri hayatımıza entegre ettiğimiz zaman rakamların yarı yarıya azaltabiliriz" dedi.
Kanserde erkan tanının önemine değinen Prof. Dr. Er, bu noktada en sık görülen kanserlerin taramasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
"Uzun soluklu çalışma"
1900’lü yıllarda buzdolabının olmaması nedeniyle mide kanserinde artış olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Er, "Bir gıdada katkı maddesi varsa o zaman sorun var demektir. 1900’lü yıllarda en çok görülen kanser mideydi. Çünkü buzdolabı yoktu. Kanser uzun yıllar içinde gelişen bir hastalıktır. Neden sonuç ilişkisi için çok kişiyi kapsayan uzun soluklu bir çalışma yapılmalıdır" diye konuştu.
"Gençlerde kalın bağırsak kanseri yükseliyor"
Türk Tıbbi Onkoloji Dernek Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serdar Turhal, gençler arasında kolorektal (kalın bağırsak kanserleri) kanser görülme sıklığının arttığına dikkati çekti.
Dünyada 50 yaşında Türkiye'de ise 52 yaşından sonra erken evre kolon kanseri saptandığını kaydeden Prof. Dr. Turhal, "Yapılan araştırmalar kolorektal kanserlerin en fazla 25-29 yaşları arasında arttığını ortaya koyuyor. Yaş grupları olarak bakıldığı zaman 25-29 yaşlarda kalın bağırsak kanserlerinde artış olduğunu görüyoruz. Kanserin artmasının içinde de mutlaka yaşam şartlarımızın değişmesi kolaycılığa giden gıdalar deniliyor ama elimizde somut veriler yok. Altını dolduracak bilimsel verilere ihtiyacımız var. Dışkıda kan önemli bir şikayettir, hemoroid diye öteleyebiliyor. Geçmeyen karın ağrıları da belirtiler açısından önemlidir. Risk faktörleri olabilir. Daha erken yaşta kemoterapi olmadan tedavisi yapılabilir" dedi.
"50 yaşından önce tarama"
Gençlerde kolorektal kanser artışında alkol ve sigara tüketimini yanı sıra obezitenin de etkili olabileceğini aktaran Prof. Dr. Turhal, "Gençler arasında artan kolorektal kanserleri erken tanısı çok önemli bunun için de endoskopik tarama, genç hastalarda baskın olan distal kolondaki ve rektumdaki tümörlerin takibinde yararlı olabilir. Öte yandan bu kişilerin 50 yaşından önce tarama testlerine başlamaları uygun olacaktır" diye konuştu.
"Klinik çalışmalar devam ediyor"
Glioma’nın beyinde ve omurilikte oluşan bir tümör türü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Turhal, Gliomalar, sinir hücrelerini çevreleyen yapışkan destekleyici hücrelerde (glial hücreler) başlarlar ve işlev görmelerine yardımcı olurlar. Üç tip glial hücre tümörü üretebilir. Glioma, tümörde yer alan glial hücrenin türüne göre sınıflandırılır. Gliomun türü, tedaviyi ve prognozunu belirler. Genel olarak, glioma tedavi seçenekleri arasında ameliyat, radyoterapi, kemoterapi, hedefli terapi ve deneysel klinik çalışmalar bulunmaktadır" ifadelerini kullandı.
"Kanser tedavisinde yoga"
Kanser tedavisi görenlerin bazı şikayetlerinden rahatlamasında Tibet yogasının faydalı olacağını dile getiren Prof. Dr. Turhal, "Tibet yogası bir öğreti gerektirmeyen bir şeydir. Yoga ile kansere bağlı sıkıntılarınızda bir gerileme görebiliyorsunuz. Sıkıntıları azaltmak mümkün. İlaçlar üzerinden dönen bir dünyada bu konumunda önemli olduğunu belirtmek istedim" dedi.