Star yazarı Ahmet Kekeç, 15 Temmuz'un Başbakanı kim olacaktı diye soran CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili "Darbe başarılı olsaydı, teklif Kılıçdaroğlu’na götürülecekti, hiç kuşkunuz olmasın" dedi. İşte o yazısı..
"Darbe başarılı olsaydı, geçici bir “Devlet Başkanı” atanacaktı: Kenan Evren modeli...
Kenan Evren’in muadiline de Başbakan’ı atama hakkı doğacaktı.
Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, bir “kitapçık”tan söz etti.
Bu kitapçıkta, darbe döneminin Cumhurbaşkanı ve Başbakanının adı yazıyormuş.
Kitapçık nerede?
Bilen yok.
Kılıçdaroğlu “bulundu” dediğine göre, güvenlik birimlerinin ya da savcıların elinde bulunuyor.
Muhtemelen darbecilerden ele geçirildi.
Böyle mi anlamalıyız?
En iyisi, sohbet toplantısına katılan CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş’ın tanıklığına başvuralım. Bakalım öyle miymiş?
Buyurun: “Kılıçdaroğlu, darbe döneminin Cumhurbaşkanı ve Başbakanının adının yazılı olduğunun ifade edildiği bir kitapçığın bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine sorularımız oldu. Kendisi kitapçığı görmemiş. Öğrenme şekli de hükümet tarafından, ‘Böyle bir kitapçık var sizin haberiniz var mı’ şeklinde olmuş, ama detayları hakkında bilgi yok. Herkes çok merak etti, sordu ama detay yok. Öyle zannediyorum böyle bir açıklamanın ardından böyle bir kitapçığın varlığı ve içeriği konusunda ciddi tartışmalar olacaktır.”
Kılıçdaroğlu, bilgiyi “hükümet tarafından” aldığını söylüyor.
Daha doğrusu, hükümeti töhmet altında bırakıyor.
Bunun doğru ve geçerli bir bilgi olduğunu kabul edersek, şu türden tahminler yürütmemiz gerekecek: Demek ki, bir darbe olacağı bilgisine bir dönem AK Parti’de yöneticilik yapmış (hatta hükümette görev almış) kişiler de sahipti ve muhtemelen bir darbeyi bekliyorlardı.
Bu “tahmin”in tartışılabilir bir tahmin olduğunu düşünsek bile, Kılıçdaroğlu gibi birinin bu yönde başlatacağı bir tartışmanın hayırlı bir sonuç vermeyeceğini (AK Parti’yi bölmeye matuf bir tartışma olacağını) teslim etmek zorundayız... Darbe bilgisine sahip müntesipler varsa, bu konuyu AK Parti kendi içinde tartışır. Kılıçdaroğlu’na burada laf düşmez...
Haa, kimlerin 15 Temmuz’un Cumhurbaşkanlığına ve Başbakanlığına atanacağı merak ediliyorsa, söyleyeyim:
Muhtemelen, omzu kalabalık biri (Orgeneral Akın Öztürk’ün ismi geçiyordu) Cumhurbaşkanlığına getirilirdi. (Ekmeleddin olmazdı, hayır. Ekmeleddin’i ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterirlerdi.)
Başbakanlık konusunda ise Kemal Kılıçdaroğlu’nu tek geçerim.
Neredeyse kurulduğu günden beri hiçbir seçimi kazanamamış CHP (tek parti dönemindeki seçimleri saymıyoruz; tek partinin katıldığı seçimler “seçim” değil, bildiğimiz “ortaoyunu”dur), iktidar umudunu hep darbelere bağlamıştır.
İnönü’nün (çok partili parlamenter sistemin cari olduğu dönemde) Başbakanlığı, ancak bir “darbe”yle mümkün olabilmiştir.
Ecevit’e genel başkanlık ve Başbakanlık yolunu 12 Mart darbesi açmıştır.
Dahası, CHP (iktidar ortağı olmadığı halde), darbe hükümetlerine Başbakan vermiştir.
Ünlü “balyoz hükümeti”nin (sosyalistlerin tepesine “balyoz gibi” inen) Başbakanı Nihat Erim, 12 Mart döneminde CHP milletvekiliydi. Darbecilerin “Başbakanımız olur musunuz?” teklifini ikiletmedi bile. Hemen kabineyi kurdu. Hiç yüzü kızarmadı.
Darbe başarılı olsaydı, teklif Kılıçdaroğlu’na götürülecekti, hiç kuşkunuz olmasın.
Bakmayın “darbe karşıtıymış gibi” yapmasına...
Partilileri Bağdat Caddesi’nde tankları alkışlamıştı. Kendisi de, darbenin başarısız olacağı anlaşıldıktan sonra, ancak sabaha karşı Başbakan Binali Yıldırım’ı aramıştı. Yenikapı’ya da ittire ittire gitmişti.
Son üç yıl içinde, dört büyük seçim yaşadık. Kemal Bey bu dönemde, sadece FETÖ’nün temin ettiği kirli malzemeleri tüketti. FETÖ neyi murat ediyorsa, onu söyledi. Orijinal hiçbir fikir üretmedi.
Herhalde ondan daha uygun, daha uslu bir Başbakan bulamazlardı!"