Uyanıyorum içimde bir ruhsuzluk. Kahvemi içmeye otomatik gidiyorum. Ne çiçek ne böcek uyandırmıyor beni.
Ne yapayım. Ben hiçbir şey yapmayayım. Oturayım öyle. Yok oturmayayım gezeyim mi, onu da bilemedim.
İşe gideyim, gelsin çaylar gitsin kahveler o zaman. Ben niye kafamı yorayım ki nasılsa işler oluyor. Arada telefonla alışveriş yapmışım çok mu?
Öğlen arkadaşlarla yalandan bir yemek yiyelim. O ne almış bu ne giymiş aman ne önemli. Bir de kim kiminle ne yapmış. Olmuş mu olmamış mı?
Yemek faslı bitince tekrar ofise dönelim. O bunun omzuna basar, öteki diğerini aşağıya çeker. Daha birbirini tam tanımadan arkadaşını çekiştirir. Bir de bir küçümsemeler bir küçümsemeler sanırsın kendisi Nuhun Gemisi yok yok. Sıkıldım artık.
Valla sıkıldım. Konuşmadan konuşanlardan. Egom yok egolulardan. Ben insanları kırmam ince düşünürüm lafından sonra tersini çok çabuk yapanlardan. Her şeyi kendi kafasına göre uyaranlardan sıkıldım.
Daha bir sürü şey var biliyorsunuz. Geriye kalan bütün sıkıntılı davranışları yazmama gerek yok bunları siz tamamlayabilirsiniz. Maalesef buna benzerleri hemen her gün görüp yaşıyoruz. Bitmeyecek.
Öyle ya da böyle geçti gitti iş faslı gün bitti haydi akşama. Ev işleri dağ gibi maşallah. Ben yapmasam da kim yapsa. Ne kadar gereksiz işler. Organize işler bunlar. Yapan suçlu!
Ev işlerinin incelikleri, yapılma ritüeli başka bir yazı konusu olarak biraz beklesin. Bugün kü yazımıza devam edelim.
Bazen yaşadıklarınıza seyirci gibi bakakalıyorsanız. Ama kısa sürede kendinizi toplayıp önünüzden akıp geçenlere müdahale etme isteği ağır basıyorsa, bir şeyleri değiştirme gücünü kendinizde hala hissedebiliyorsanız sizde hala iş var demektir.
Siz yine incelikler yüzünden yanlış anlaşılın. İnsanlara yardım etmeniz saflık olarak adlandırılsın.
Ruhunuz çiçek açabilir korkmayın. Bu başkalarını da etkileyecektir, o zaman kendinizi daha iyi hissedeceksiniz ve bir taşı yerinden oynatacaksınız demektir. Korkmayın bu daha da güzel bir güçtür. Sevin bu gücü, sevin ve kullanmaktan çekinmeyin.