Aşkta büyüye benzeyen ne var, bizi düşünemez kılan kimya gittikçe azaldığı için mi bitiyor ilişkiler; gerçekten aradığımızı bulduğumuz için mi ilişki kuruyoruz yoksa ilişkide olmak için mi? Ne kadar çok sorgularsan o kadar soru da takılıp geliyor aklına.
Bu arada dünya değişiyor bakış açılarımız da değişiyor. Ama değişmeyen bir şey var, o da aşık olduğumuz kişiyi seçemiyor oluşumuz. Doğru zamanda yanlış kişiyi ya da yanlış zamanda doğru kişiyi tutuveriyoruz kolundan. Ancak insanlık sanırım zaman içinde aşk kavramının da içini tüketti. Seçimlerimiz ne kadar doğru olursa olsun sanki bitirilip kenara konulacakmış gibi davranıyoruz aşka. Böyle olunca da bir öpücükle bozuluveren bir sihre dönüşüveriyor. Zaman böyle deyip bir de sıyrılıveriyoruz içinden.
Peki bizi aşk duygusunun içinde tutan ne? Hep derler ya ‘’ Neden aşık olduğuna net bir cevap veremiyorsan aşık olmuşsun demektir. ‘’ diye. Mutlu olacağımıza olan inancımız, niçin aşık olduğumuzu bilmemekten mi geçiyor? Evet çok tartışılması gereken bir konu ancak bulacağımız her cevap son derece öznel olacaktır. Çünkü her ilişki kendi dinamiklerini yaratır. Her ilişkinin cevabını bulamadığımız kısımları vardır. Sadece duygusuyla hareket edersin. Bu duygu o kadar haz doludur ki akışta kalmayı tercih edersin. Bir düşünememe halidir bu. Bütün bunlar olurken davranışlarımız da bize yol gösterici olur.
Davranışların özünde ise öncelikle saygı var. Saygı duymadığınız birine aşık olmanız zordur. İkincisi ise doğru ifade yani iletişimdir. Bu ikisi ilişkinizin rayda kalmasına çok büyük katkı sağlar. O yüzden ilişkilerinde sorun çıkan kişilerin öncelikle iletişimde başarısız olduğunu görmekteyiz.
Bu ikisi varsa bizi aşk duygusunun içinde tutan sanırım bir şeylerin onda bize çok tanıdık gelmesidir. Hepimiz çocukluğumuzda yaşadığımız o duyguların peşinden gideriz. Belki çok sevgi dolu bir ailede büyüdünüz belki de sevginin hiç gösterilmediği bir ailede değersizlik duygusuyla büyütüldünüz. Ne olursa olsun hep o duygularımızın peşindeyiz. Farkında olmadan bize değersiz duygusunu yaşatan birine aşık olabiliyoruz. Neden sürdüğünü merak ettiğiniz pek çok ilişkinin ardında bu vardır diye düşünüyorum.
Bir yetişkin olarak kendimizi bazı adayları reddederken buluruz. Üstelik de onlar son derece güvenilir, saygın, dengede olabilirler. Sanırım burada böyle bir şeyi hak etmediğimize dair bilinçdışı bir duygu da eşlik ediyor bize. Biz kendimizi duygu tanıdık olmadığı için güvende hissetmiyoruz ve bize tanıdığımız duyguları yaşatacak insanlara aşık oluyoruz.
Dünya değişse de, biz değişsek de bize eşlik edecek duygularımız değişmiyor. O çocuklukta yakaladığımız duygular hep bizimle. O zaman öncelikle ilk yapmamız gereken, çok klişe olacak ama çocukluğumuza inmek. Hangi duygularla büyütüldüğümüz bulmak. Bunu fark etmemiz bile ilişkilerimizde ciddi bir farkındalık yaşatır diye düşünüyorum.
Aşkı sevgiyi bulabileceğimiz bu hızla kirlettiğimiz dünyamızda ancak farkındalıklarımızı artırabilirsek mutlu olabiliriz diye düşünüyorum. O zaman şuraya bir söz bırakalım: Önce kendini tanı sen kendini tanırsan dünyayı da tanırsın.