Çağın salgını: Yalnızlık

Son yıllarda dünyanın en büyük salgınının yalnız yaşamak olduğunu kaydeden Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Yalnızlığın etkileri genellikle göz ardı edilen ancak ciddi sağlık riskleri barındıran bir sorun" ifadelerini kullandı.

Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan, yalnız yaşayan bireylerin artışı konusuna değindi.

"YALNIZ YAŞAMA FENOMENİ ARTIK YAŞLILIĞA BAĞLI DEĞİL"

“Son yıllarda dünyanın en büyük salgını yalnız yaşamak. Küresel ölçekte bireyler kitleler halinde yalnız yaşıyorlar” diyen Prof. Dr. Erdoğan, yalnız yaşayan bireylerin sayısındaki artışın toplumsal, ekonomik, teknolojik ve psikolojik bir dizi faktörün birleşimi olarak karşımıza çıktığını ve geçmiş zamanlarda yaşlılığa bağlı olan yalnız yaşama fenomeninin günümüzde daha çok genç ve orta yaş üstüyle ilişkilendiğini dile getirdi.

Yalnız yaşayanlar arasında geniş bir demografik çeşitlilik gözlemlendiğini de ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Genç profesyonellerden emekliye ayrılmış yaşlılara kadar farklı yaş grupları bu yaşam tarzını benimsemekte ya da mecbur kalmakta. Ayrıca, yalnız yaşayanlar arasında bekarlar, boşanmış veya dul bireyler gibi çeşitli medeni durumlar da görülüyor” dedi.

"AİLE ZAYIFLARKEN YALNIZLIK GÜÇ KAZANIYOR"

Yalnız yaşama trendinin, büyük ölçüde toplumsal ve ekonomik değişimlerle tetiklendiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, şöyle devam etti:

“Günümüz kapitalist toplumunda bireyler kariyer odaklı yaşamları tercih ediyor. Geleneksel aile yapısının önemi her geçen gün azalırken kişisel özgürlükler öncelik kazanıyor. Erkekler aile sorumluluğunun tümünü sırtlanmak istemiyor. Kadınlar ise ekonomik bağımsızlıklarına kavuşmanın verdiği özgüvenle bu yaşam tarzını benimsemiyor. Ayrıca eğitim seviyesinin yükselişi bireyleri hem fikri hem de finansal olarak donatıyor. Daha yüksek eğitim seviyeleri genellikle daha yüksek gelire kavuşmaya imkan tanıyor. Bu da bireylerin kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlıyor. Ayrıca, eğitimli bireyler evlenme ve aile kurma baskısına karşı daha fazla direnç gösterme olanağına sahipler. Buna karşın hayatın nimetlerinden daha fazla faydalanmak istiyorlar. Bu da onları tüketim toplumunun ideal özneleri yapıyor.”

"PANDEMİ TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞINI ARTIRDI"

COVID-19 pandemisinin, yalnız yaşayan bireyler üzerinde önemli etkilere sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Karantina ve sosyal izolasyon hem yalnızlığın hem de bağımsız yaşamın zorluklarını ve önemini ortaya çıkardı. Pandemi birçok kişinin sosyal destek ağlarının kıymetini daha fazla anlamasına neden oldu. Ancak pandemi aynı zamanda maalesef dijital iletişim araçlarına daha fazla bağımlı hale gelmemize de neden oldu” dedi.

"YALNIZLIK BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU"

Sosyal etkileşimlerin az olmasının bugün birçok hastalığa neden olduğunu belirten Prof. Dr. Barış Erdoğan, şunları kaydetti:

“Yalnızlığın etkileri genellikle göz ardı edilen ancak ciddi sağlık riskleri barındıran bir sorun. Araştırmalar, sosyal izolasyonun ve yalnızlığın, günde 15 sigara içmek kadar zararlı hatta bu alışkanlıktan daha ölümcül olabileceğini ortaya koyuyor.

"YALNIZ YAŞAYANLAR FELÇ, DEMANS VE DEPRESYON GİBİ SAĞLIK SORUNLARIYLA DAHA ÇOK KARŞILAŞIYOR"

Yalnızlık aşırı kilolu olmaktan daha ölümcül. Araştırmalar yalnız bireylerin zihinsel ve kronik hastalıklara daha fazla maruz kalma riskinde olduklarını gösteriyor. Toplumsal ilişkilerden izole bir şekilde yaşayanlar felç, anksiyete, demans ve depresyon gibi sağlık sorunlarıyla daha yüksek oranda karşılaşıyorlar. Bu tür bulgular yalnızlığın toplum sağlığı açısından önemli bir sorun olduğunu gösteriyor. Bu nedenle bireylerin sağlıklı yaşam süreçlerini desteklemek için sosyal bağların güçlendirilmesi hayati bir öneme sahip.”

"HİÇBİR ZOOM BAĞLANTISI GERÇEK BİR KARŞILAŞMANIN YERİNE TUTAMAZ"

Teknolojinin yalnız yaşayanların karşılaştığı zorluklarla başa çıkmada önemli bir rol oynadığını da kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Günümüzde yaygınlık kazanan sosyal medya platformları, video konferans uygulamaları ve çevrimiçi topluluklar insanların dünyanın dört bir yanındaki arkadaşları ve aileleriyle bağlantı kurmasını sağlayarak yalnızlık hissini kısmi olarak azaltabilir. Ancak sosyal bir varlık olarak gerçek hayattaki ilişkilerle doyum sağlıyoruz. Duruşumuz, dokunuşumuz, kokumuz ve farkına varmadan yaydığımız ve aldığımız onlarca sinyal ve izlenimle gerçek hayatın ve ilişkilerin doyumuna varıyoruz. Hiçbir zoom bağlantısı gerçek bir karşılaşmanın yerine tutamaz” diyerek sözlerini tamamladı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri