CAHİLŞEHİR 

Banu Pirinçcioğlu

Sitemizden bahsedeyim bugün size.  Uzaktan bakanın imrendiği, çok da medeni zannettiği sitemiz. 

İçinde oturanları karpuz seçer gibi seçemiyorsunuz tabii. Ancak yine de böyle bir yerde daha aklı başında, daha medeni insan görmeyi bekliyorsunuz. 

Mavişehir sitesi burası. Yüksek binaları heybetli, villaları şatafatlı bir site. 

Vızır vızır çalışan bahçecisi, çöp toplayanı, güvenliği ile sanki beyaz sarayda yaşıyor hissi verebilir. Ama vermiyor. 

Örneğin beş sene önce yenilenen bina giriş kapıları, yapıldığı günden beri bozuk. Bazen açılmıyor bazen kapanmıyor. Beş sene bu, dile kolay.  Yapan firma ile davalık olduğu için blok öyle bırakmış işin ucunu. Dava bitsin diye bekliyorlarmış...

Genelde çöpler ağzına kadar dolu olduğu için çöp atacak yer bulamıyorsunuz. 

Peyzaj önemliymiş gibi görünüyor ama yerler pisipisi otularının kurumuş dikenleriyle dolu. Bizi Arizona'da yaşıyor gibi hissettiren dikenler yerlerde. 

Açık ayakkabı giyiyorsanız ayaklarınızın içine girip sizinle eve geliyorlar.  Bazen de batıyorlar. Otların iyice büyüyüp yükselmesi bekleniyor. Ne zaman ki upuzun olup boyunuza yetişiyorlar, işte o zaman temizlemeye karar veriyorlar. 

Çam ağaçlarından dökülen çam iğneleri villaların önündeki yürüyüş yolunu halı gibi kaplıyor. Ormanda yaşamadığınız için temizlensin diye bekliyorsunuz. Bir kaç hafta bekleniyor sonra temizleniyor. 

Sonra sineklerimiz var.  Hiçbir yerde görmediğim mini minnacık toz halinde ve bulut kümesi şeklinde uçuşan sinekler. Yüzlercesi komün halinde uçuşuyor. Mecburen içinden geçmek zorunda kalıyorsunuz. Ağzınızı gözünüzü sıkı sıkı kapatıp dalıyorsunuz içine. 
Senelerdir varlar bu minik sinekler. Nedense çözüm bulmak istemiyor sitemiz. 

Ormanda evler gördüm, Çeşme'de, Urla'da evlerimiz oldu. Hiç böyle sinekler görmedim. Ne yazın gördüm ne kışın. 

Çimenler ve yollar çeşitli böceklerle dolu. Ve keneler...

Site yönetiminin doğal yaşamı benimsediğini  düşünüp bir yanım seviniyor ama yok o da değil. 

Doğal yaşamı sevse kedi köpeğe savaş açmaz. Böcekler olsun, kedi köpek olmaz diyen bir doğal yaşam anlayışı yok zira. 

O halde ilgisizlik diyebilir miyiz? 

Kedi köpek demişken, bir başka ilkellikten bahsedeyim. 

Binaların bahçeleri kapalı değildir. Tüm binaların bahçelerine taflanların arasından girebilirsiniz. Her binanın kendi kafasına göre sağı solu kapatma gibi bir serbestliği yoktur.  Bazı yöneticiler, ki kendileri medeniyete uzak ama şiddete yakın kişilerdir, kendilerini şiddetin efendisi ilan ederler. 
Ne görsel ne de güvenlik olarak uygun olmayan bu resimde gördüğünüz çelik telleri bağlamış bir yönetici. Yeşil rengi de seçmiş ki kimse görmesin, insanlar da girmek isterse giremeyip kafasını yarsın. 

Sebebi basit; köpek sahipleri girmesin. Ne cüretle? Kendini ne ve kim sanarak bu tehlikeli oyuna kalkışabilirsin?

Üç sıra bağlanmış çelik tellerin arasından herhangi bir köpeğin kedinin kafasının sıkışıp kesilme ihtimalini gözardı ederek böyle bir şeye kalkışmak hainlik değil de nedir?

Gördüğüm herşeyi raporluyorum. Orman ve su işleri müdürlüğünün bana verdiği yerel hayvan koruma kartını süs olsun diye kullanmıyorum. 

Bunun gibi durumların gereken yerlere şikayetini yapıyorum. Konuşup çözmek benim yöntemim değil. Arkasındaki tehlikeyi gözardı ederek telleri deli bağlar gibi bağlayan cahille ne konuşabilirim ki?  Kanunlar ilgilensin. 

Motorunun üstüne on santim yüksekliğinde onlarca diken çakılmış tahtayı koymaya cüret eden görevliyi de raporluyorum.  Çünkü üç kuruşluk motoruna mazallah kedi çıkıp oturur diye dikenleri  koyan cahille konuşacak sözüm yok. 

Yöneticisinden görevlisine, görevliden oturanına bozuk insan dolu içerisi. 

Biri çıkar gecenin bir yarısı yerd uyuyan kediye sopayla vurur, ötekisi gelir tekme atar, diğeri tuzak kurar. İnsanın içi bozuk olunca dağda yaşamış sitede yaşamış pek fark etmiyor. 

Birisi evinin bahçesinde otururken önünden geçene laf atar. Yok ergen değil, kocaman çoluk çocuk sahibi insanlar bunlar. Yaş elli, seviye ilkokul. Bir sonraki hareket nanik yapıp dil çıkarmak da olabilir. 

Ülkede bu kadar cahil varken, bizim sitede olmuş çok da şaşılası bir durum değil tabii. 

Görüyorsunuz ya, uzaktan imrendiğiniz havalı civalı yerlerin dışı seni içi beni yakıyormuş. 

Cehalet heryerde. Cehaletle savaşacağımız tek mercii adalet. Konuşarak, sabrederek savaşamazsınız cehaletle. Kanunun size tanıdığı haklarla savaşabilirsiniz. 

Siz de öyle yapın.