Blokzinciri teknolojisinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan ve ilk örneği Bitcoin olan kripto paralar, yüksek enerji tüketimi sebebiyle ilk günden itibaren çevre aktivistleri tarafından eleştirildi. Cambridge Üniversitesi tarafından hazırlanan Bitcoin Elektrik Tüketimi Endeksi’ne göre, yalnızca Bitcoin'in yıllık küresel elektrik tüketimindeki payı %0,63 olurken, Bitcoin madenciliği için bir yılda harcanan elektrik miktarının, Norveç’in tükettiği elektrikten daha fazla olduğuna dikkat çekildi. Merkeziyetsiz finans (DeFi) teknolojilerinin geleceğine inanan ve blokzinciri ekosistemini sürdürülebilir kılma amacını taşıyan bir kripto platformu ise Bitcoin madenciliğindeki enerji ihtiyacını yarı yarıya azaltan yeni teknolojiyi duyurdu.
Merkeziyetsiz pazaryeri ve zincir ağı Parex’in Kurucusu Liam Anthony, “Kripto para madenciliği yapmak için çeşitli yazılımları kullanmayı bilmek ve oldukça güçlü donanımlar tercih etmek gerekiyor. Grafik işlemciler üzerinde çalışan geleneksel kripto madenciliği programları hem küresel anlamda önemli bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor, hem de yüksek maliyetler yaratıyor. Dexchain tarafından hayata geçirilen Parex ise bu süreçleri merkeziyetsiz platformlar üzerindeki sabit disklerde yürütüyor. Bu sayede çevresel olarak sürdürülebilir bir madencilik yöntemi ortaya çıkıyor ve Bitcoin üretimindeki elektrik ihtiyacı yarı yarıya düşüyor” dedi.
Hem kripto borsası, hem madencilik platformu
Bitcoin üretimindeki elektrik ihtiyacının madenciliğin temelinde yer alan “iş kanıtı” yönteminden kaynaklandığını belirten Liam Anthony, “DRC-16 protokolü üzerinde, ‘birlikte çalışabilirlik kanıtı' yöntemini kullanan Parex üretim ağı, Bitcoin gibi kripto paraları merkeziyetsiz hale getirmeye yarayan node’ları, kripto para pazaryerlerine entegre ederek aracıları ortadan kaldırıyor. Bir başka deyişle Parex’te yatırım için gerekli olan her şey, platform ve yatırımcı arasında anonim olarak tamamlanıyor. Bu da daha kısa işlem süreleri, daha düşük maliyetler ve üst düzey verimlilik anlamına geliyor. Hem bir kripto borsası olan, hem de madencilik platformu sunan Parex’te blokzinciri, ERC20, TRC20, TRON ve MyDexChain tabanlı kripto paralar ve stablecoin’ler listelenebiliyor. Parex ayrıca, platform özelinde geliştirilmiş birlikte çalışabilir token PRX ile sunuluyor. PRX, Parex Market aracılığıyla Polygon, BEP20, Ethereum, Polkadot ve Avax gibi ağlar arasında düşük maliyetler ve yüksek verimlilikle transfer edilebiliyor” ifadelerini kullandı.
“Anonim, güvenli, esnek, erişilebilir, topluluk odaklı bir yatırım ortamı”
Parex'in geleneksel tokenizasyon, transfer ve madencilik süreçlerini Web3 bakış açısıyla modernleştirdiğini belirten Parex Kurucusu Liam Anthony, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Parex’ten önce, önemli düzeyde mühendislik bilgisi ve donanım kaynağı gerektiren teknolojiler kullanılıyordu. ‘Yakma’ adı verilen çağdaş bir yöntem tercih ederek madencilik sektörünü sürdürülebilirliğin zorunlu olduğu günümüz koşullarına uyarlayan Parex, algoritmasıyla uzun vadede sürdürülebilir ve çevre dostu kripto para alışverişlerinin ve merkeziyetsiz finansın önünü açıyor. Ayrıca, diğer merkeziyetsiz borsalara kıyasla Parex’te token madenciliği ve transferi, tamamen topluluk tarafından yönetiliyor. Aracıları ortadan kaldırarak güvenlik, tüm söz hakkını topluluğa vererek merkeziyetsiz, birlikte çalışabilirlik özelliğiyle esnek, kolay arayüzüyle erişilebilir olan Parex, gerçek anlamıyla DeFi çağının önündeki tüm engelleri kaldırmayı vaat ediyor. Şirket olarak bizi farklı kılan tüm bu özelliklerimizin yanı sıra, blokzinciri ekosistemine katkıda bulunmak için DeFi, metaverse, Web3 projelerine 75 milyon dolar değerinde bir fon sağlıyoruz.”