Çevre konusuna giren her şey de hassas davranmak gerekiyor.
Bugün yazın yaz olmaktan, kışın kış olmaktan, ara mevsimler sonbahar ve ilkbaharın artık yok olduğunu düşündüğümüzde 'Neden?' diye sormamak gerekiyor.
'Ne oluyor?, 'Neden oluyor?', 'Nasıl oluyor?' diye araştırırken bazen biz de yoruluyoruz.
Vatandaşların haklı tepkilerini dinlerken biz de üzülüyoruz.
Birilerinin görmemezlikten geldiği, birilerinin yasaların arkasından, ortasından, kıyısından, kenarından dolaşarak çevreye verdiği zararı görünce aklımız duruyor?
Rahmetli Alev Alatlı'nın o meşhur ve hayatımıza namzetmiş sözü geliyor aklımıza.
Hukuka göre uygun olabilir ama 'Helalleşmek' önemli'
Hepimiz bu dünyada gelip, geçiciyiz de bazılarımı bu dünyaya maalesef gider ayak bir kazık çakarak gitmeyi kendilerine marifet olarak görüyorlar.
O kazık ki, dünyanın çevresel olarak geleceğini yok ederek, dünyada ondan sonra yaşayacak insanlar için dünyayı yaşanılmaz hale getiriyorlar.
'Neden?' sorusunun cevabını emin olun onlarda bilmiyorlar.
Tıpkı bir yeri kirleten canlının, kirlettiği yeri tek edip, kendisine temiz bir yer araması gibi dünyada yaşayabileceği bir yer arıyorlar.
'Neden?' sorusunun cevabı çok basit: PARA!
Daha çok kazanmak, sürekli kazanmak.
Maddi adı PARA, manevi adı HIRS!
'Nereye kadar?' sorusunun cevabı ise maalesef yok
Dünyada değişim üstüne değişimin yaşandığın şu günler bile bunun cevabı.
Dünyanın bir yerinde yağan yağmurdan hayatını kaybeden başta insanlar olmak üzere bütün canlılar, dünyanın diğer yarısında sıcaklardan hayatını kaybeden başta insanlar olmaz üzere bütün canlılar.
Başka dünya yok dediğinizi iliklerinize kadar hissettiğiniz de duyduğunuz kaygı, gelecekte bu dünyada yaşayacak insanlar için, çocuklarımız için daha da çok büyük boyutta olacak.
Bugün klimanın altında durabilen, nefes alabilen, yaşayabilen insanları, bu çevre katliamımız devam ettiği sürece, bu çevre katliamına karşı duyarsızlığımız devam ettiği sürece aynen hollywood filmlerine konu olan, fanus içinde yaşayabilen canlı kolonilerine dönüşecek yaşadığımız hayat.
Bundan 50 yıl önce vanası olmadan akan pınarlardan kana kana su içen insanlık, bugün çeşmeden akan suya muhtaç, damacanayla gelen suya muhtaç.
Bundan 50 yıl önce dalından kopardığı meyveyi, sebzeyi yıkamadan yiyebilen insanlık, bugün her türlü kimyasala maruz kalmış gıda maddelerini bir gün bile korumadan tutamamaktan aciz.
Bundan 30 yıl önce 3-5 kişiden oluşan ve iklim değişikliğine, çevre katliamına karşı eylem yapan üniversite gençlerini dikkate almayan insanlık, bugün bilim insanların iklim değişikliğine karşı önerilerini can kulağıyla dinliyor vaziyette.
Şimdi biraz geç kalmış olunsa da, daha fazla geç kalmamak adına nefes alan ve düşünebilen bütün canlılara soruyorum.
Çevre mi?
Para mı?