Çevre ve Şehir Plancıları Odalarından 'aşırı hava olayı' açıklaması

Hafta sonu İzmir’de yaşanan aşırı hava olayları sonrası, Çevre Mühendisleri ve Şehir Plancıları tarafından bir açıklama yapılarak, sorunun iklim değişikliği değil çarpık kentleşme olduğuna dikkat çekilerek talepler sıralandı.

ASYA YAŞARİKİZ / MEDYA EGE – İzmir, hafta sonunu fırtına ve sağanak yağışın etkisi altında geçirdi. Yükselen deniz seviyesi ile kentin kıyı şeridi sular altında kalırken, iç kesimlerde ise su baskınları yaşandı.

Yaşanan hava olayları sonrası kentin, iklim değişikliği etkilerine karşı dirençli bir kente nasıl dönüştürüleceği tartışmaları başladı.

ODALARDAN ARD ARDA AÇIKLAMA GELDİ

İzmir Çevre Mühendisleri ve Şehir Plancıları Odaları tarafından yapılan açıklamalarda hafta sonu boyunca kentin su altında kalmasından sonra, çarpık kentleşme ve kamusal nitelikli bir şehir planlamasına dikkat çekildi.

Şehir Plancıları Odasından yapılan açıklamada, kentlerde fazla yağış, deniz taşması gibi doğa olaylarının yaşanmasının doğal olduğu ancak Türkiye’de hemen her doğa olayının afete dönüştüğüne dikkat çekildi. Sorunun, kamuyu güçsüzleştiren, çözümü serbest piyasaya havale eden sistemin bütününde olduğunun altı çizilen açıklamada, toplumun ihtiyaçlarını öne çıkaran, kamusal ve nitelikli bir planlamanın, acilen uygulamaya konması talep edildi.

Çevre Mühendisleri Odasından yapılan açıklamada da iklim değişikliği etkilerinin İzmir’de yaşandığı ve yaşanmaya devam edeceğine işaret edilerek “Nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme, doğal varlıkların kontrolsüz tüketimi, ormansızlaşma ile birlikte; bunlara bağlı olarak çevresel etkilerin yönetilememesinin sonucu olarak ortaya çıkan iklim değişikliği ile su kısıtlılığının artması, kaynakların tükenmesi, kirlilik, aşırı doğa olayları dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşam için tehdit oluşturuyor. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini aşırı sıcaklar, soğuklar, kuraklık, yağış rejimindeki değişiklikler, afet sayısı ve türündeki artışlar, kayıplar ile son yıllarda çok daha ağır yaşıyoruz” sözleri ile iklim değişikliğinin kentlerdeki etkilerine dikkat çekildi.

Ege Bölgesinde son 10 yılda meteorolojik afetlerin şiddetli yağış, sel ve fırtına olaylarının daha fazla yaşandığı hatırlatılan açıklamada plansız yapılaşma, ormansızlaşma, yeşil alanların kaybı, betonlaşma, altyapı eksiklikleri gibi süreçlerin, yağışların sel ve afete dönüşmesine neden olduğuna da dikkat çekildi.

İZMİR DİRENÇLİ KENT OLUR MU?

İzmir’in ileriki süreçte iklim krizi etkilerini daha yoğun yaşayacağına işaret edilen açıklamada dirençli kentlere şu sözlerle işaret edildi; “Şehirlerin “dirençli şehir “olabilmeleri için çevresel risklerini belirleyerek, doğru ve etkin bir çevresel altyapı ve çevre yönetimini gerçekleştirmesi önemlidir. Kentlerimizde, sağlıklı ve temiz su ihtiyacının sağlanması, su kaynaklarının korunması, kullanılmış suların arıtılması, yeniden kullanımı, tarım ve sanayi kullanımına yönelik planlamaların, iklim değişikliği, meteorolojik ve hidrolojik faktörler, afet ve taşkın yönetim süreci ile birlikte bütünsel, entegre yönetimi sürecinin değerlendirilmesi ve yönetilmesi yaşamsal zorunluluktur.”

Çevre Mühendisleri Odasından yapılan açıklamada talepler de sıralandı. Açıklama şu taleplerle son buldu;

Sürdürülebilir enerji, ulaşım, konut, arazi planlaması ve atık yönetimi politikaları geliştirilmelidir.

Sel ve heyelan alanlarında yapılaşmaya izin verilmemeli, mevcut yapılaşmanın kaldırılması gerekmektedir.

Taşkın seviyeleri belirlenmeli, taşkın riski altında bulunan yapılar için özel önlemler alınmalıdır. Yapıların taşkın seviyesi altındaki bölümleri iptal edilmelidir.

Yeni yapılacak binalar ve kentsel dönüşüm alanlarındaki yapılar depremin yanı sıra sel ve taşkın riski de göz önünde bulundurularak inşa edilmelidir. Subasman kotu uygun yükseklikte alınmalıdır.

Dere yataklarında akışın sağlanması için gerekli bakımlar yapılmalı, taşkın suyunun akışını engelleyecek yapılar ortadan kaldırılmalıdır.

Mevcut alt yapı tesisleri güçlendirilmeli, atıksu ve yağmursuyu şebekelerinde gerekli bakımlar düzenli olarak yapılmalıdır.

Yağmursuyu hasadı yapılmasına yönelik projeler geliştirilmelidir.

Kaldırım ve yollarda yağmur suyu akışını sağlayacak geçirimli malzemeler kullanılmalıdır.

Kentsel planlamada yeşil alan miktarı arttırılmalıdır.

Erken uyarı sistemlerinin kullanılmalı ve afet yönetim planları hazırlanmalıdır.

İzmir kent merkezi kıyı şeridinde yer alması nedeni ile şiddetli yağışlardan kaynaklanan taşkın risklerinin yansıra fırtına kabarmalarından kaynaklı deniz seviyesindeki yükselmelere bağlı taşkın riski ile karşı karşıyadır. İklim değişikliği projeksiyonlarına göre deniz seviyesinin yükselmesi, aşırı yağış ve taşkın olaylarını artması beklenmektedir. Bu nedenle kentin altyapı sisteminin güçlendirilmesi ile birlikte kıyı duvarı, drenaj yapıları gibi yapısal önlemlere ihtiyaç olduğu açıktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri