Cumhuriyet Halk Partisi İzmir il başkanı Deniz Yücel, özel bir televizyon programında soruları yanıtladı. Canlı yayında konuşan Yücel gündemdeki konulara ilişkin önemli değerlendirmeler yaptı.
CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, kongre süreci, adaylık kararı ve AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın, ‘CHP artık İzmir’i çantada keklik göremeyecek’ sözleri hakkında birbirinden önemli açıklamalarda bulundu.
ÖRGÜTTEN ALDIĞIM CESARETLE ADAY OLDUM
Soru üzerine kısaca kendisini tanıtan Yücel, İl kongresinde neden aday olduğuna da değinirken “1999 yılında CHP’ye üye oldum. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi mezunuyum. Avukatlık yapıyorum. Partimin verdiği görevleri yerine getirmek için çalıştım. 2014 yerel seçimlerinde Buca Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi seçildim. Kongre sürecine kadar bu görevi ifa ettim. Grup sözcülüğünü de üstlendim. 7 Ocak’taki kongrede partimizi 2019 seçimlerine hazırlayarak kadrolar belirlendi. Parti büyüklerimiz tarafından bir profil çizildi. Partimizin birlikte hareket etmeye ihtiyacı var bunu gördüm. Genç ilçe başkanlarımız var. Partililerimiz bana cesaret verdi ve bu göreve talip olduk. Bu görev bize ve arkadaşlarımıza verildi. İzmir’de bir uzlaşı adayı beklentisi vardı. Siyasetin içinden gelen bir aileye mensubum ama aktif siyasete girişim 2014’tür. Parti içinde, tartışma ve kavgalarda yer almadığımı düşünüyorum. Bunun da karşılığını kongremizde gördük. Benim kendimi uzlaşı adayı diye tanımlamam doğru değil. Örgütün böyle tanımlaması gerekiyor. Kongrede bu karşılığı gördüm. CHP’de bu görevlere talip olacak nitelikte arkadaşlarımız var. Çiğli İlçe Başkanı Utku Gümrükçü bu arkadaşlardan biridir. Benim çok iyi dostumdur. İki adaylı bir yarışın olması uzlaşı olmadığı anlamına gelmez” dedi.
HAKLININ YANINDA OLDUM
Aday olma noktasında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun tavrının da kendisini cesaretlendirdiğini vurgulayan Yücel, kongre öncesinde bulunduğu vaatlere kısaca değindi. Yücel, “Genel başkanımızın ve genel merkezin bir gençleşme çatısı altında partinin kadrolarında yeni yüzlere görev verilmesi konusunda bir niyeti olduğunu biliyordum. Bu doğrultuda benim genel merkezle görüş alışverişinde olmam söz konusu değildi. Ben sadece İzmir’de partimizin ileri gelenleriyle, örgütlerimizle bir istişare yaptım. Ama genel merkezin bu tasarrufu beni cesaretlendirdi. Ben bugüne kadar herhangi bir konuda hizipleşme kutuplaşmada parti içi konuda taraf olmadım. Mesleğimin verdiği güvenle haklının yanında oldum. Göreve geldiğimizde böyle bir yönetim sergileyeceğimi ilettim” dedi.
PARTİ İÇİ MESELELERİN KAMUOYUNA YANSITILMASINI DOĞRU BULMUYORUM
“İzmir CHP’de siyaset biraz hareketli geçiyor” diyen Yücel, “Bir takım parti içi mücadeleler oluyor. Biz CHP olarak iktidara geldiğimizde demokrasiyi hayata geçirme vaadin veren bir partiyiz. Biz eğer kendi içimizde bunu sağlayamazsak çelişki olur. Parti içi meselelerimizin kamuoyu önünde tartışılmasını doğru bulmuyorum. Herkesin bir fikri olabilir. Bu konuda parti örgütlerimizi baskılamamız doğru değil ama kamuoyu önüne yansıtılmasını doğru bulmuyorum.” ifadelerini kullandı.
YAŞ DEĞİL YAŞANMIŞLIK ÖNEMLİDİR
Kendisine yaş ve tecrübe üzerinden yöneltilen olumsuz eleştirilerine yanıt veren Yücel, “Yaş değil yaşanmışlık ve yaşananlardan edinilen deneyimlerdir önem olan. Genç aday olarak yola çıktık ama ben 41 yaşındayım. Neticede bizim geçmişimiz var. Siyasetin içinde olan bir ailede dünyaya geldim. 68 kuşağında mücadele vermiş bir babanın oğluyum. Siyasete gözümü açmam SODEP döneminde olmuştur. Babam SHP’de ilçe başkanlığı yaptı. Çocukluk hatıralarımda seçim konvoyları, mitingler paneller vardır. Böyle bir aileden geliyorum. Genç olmamız partimizin tecrübeli isimlerin deneyimlerinden yararlanmayacağımız anlamına gelmez. Biz her şeyin en iyisini yaparız iddiasında değiliz. Herkesten bildiklerini yansıtma adına destek alacağız. Ortak akıl yaratacağız” diye konuştu.
TEK HEDEFİMİZ GENEL CHP İKTİDARI, YERELDE…
İlerleyen dönemde izleyeceği yol haritası hakkında bilgi veren Yücel, “Küskünleri partiye çağırarak partimizde bir bütünleşme gerçekleştirmemiz gerekiyor. Eski başkanlarımız, milletvekillerimiz olabilir. Şu an görevde olan seçilmiş vekiller bizi ziyaret etti. Çok memnun oldum. Bu kolay bir şey değil. Zaman, emek ve mesai gerektiriyor. Bunu yapacağız. Yol haritamızda olan bir şey. Vaatlerde bulunduysak bunları yerine getireceğiz. Bizim tek hedefimiz genelde CHP iktidarı yerelde oylarımızı arttırmak ve kaybettiğimiz 8 ilçeyi geri almaktır. Bu soruların cevaplarını bulmak özeleştiri yapmak lazım. Hatalardan ders çıkarmak lazım” dedi.
KOCAOĞLU VE PİRİŞTİNA KAMÇILADI
İl başkanlığı görevi için kendisini kamçılayan gelişmeler hakkında açıklama yapan Yücel, “Belediye meclis üyeliği görevi onurlu bir görev. Bir yandan kentin geleceği ve yatırımlarıyla ilgili karar mercisinde bir yandan vatandaşla diyalog halinde olmanızı gerektiren bir görev. Buca ve Büyükşehir’de çok ciddi deneyimler elde ettiğimi düşünüyorum. Komisyonlarda görev yaptım. Grup sözcülüğü yaptım. Bunlar bana çok şey kattı. Siyaset bir vizyon meselesi. CHP’nin benim vizyonumu açtığını söyleyebilirim. Bu süreçte beni kamçılayan ve tetikleyen şeyler oldu. Yerel seçimlerde adaylık dönemimizde Levent Piriştina’yla yola çıktık. Onun enerjisi, halkla kurduğu iletişim her zaman bizi motive etti. Büyükşehir’de Aziz Başkan’ımızın dik duruşu, dürüst, şeffaf ve tarafsız bir yönetim anlayışı sergilemesi bizi her zaman kamçıladı. Biz bunları gördük. Bunları örnek alarak bugünlere geldik” diye konuştu.
ÖNCELİĞİMİZ KURULTAY
Görevde olduğu dönemde hayata geçireceği faaliyetler hakkında bilgi veren Yücel, “İlk şunu değiştirmek istiyorum; parti içi çekişmelerin çok dışarıya yansıdığını görüyorum. Vatandaş diyor ki 'siz kendi içinizde uzlaşamamışsınız nasıl iktidar olmaya niyetleniyorsunuz?’ Parti içi kavga böyle algılar yaratıyor. Bu konuda kararlıyım. Parti içi konuların konuşulacağı yerler bellidir. Kongrelerimiz, danışma kurullarımız, kurultaylar var. Basında, kamuoyunda, sosyal medyada mahremimiz denilecek şeylerin konuşulmasını doğru bulmuyorum. Partimizin iktidar olma yolundaki amacına olumsuz etkiliyor. İlçe başkanlarımızla, milletvekillerimizle birlikte kısa orta uzun vadeli çalışma planlarını ortak hazırlayacağız. Önümüzde kurultay süreci var. Kurultay delegeleri ile bir araya geleceğiz. Kurultayda 2019’da yön verecek olan kadroları belirlenecek. Önceliğimiz bu” dedi.
İZMİR OLARAK GENEL BAŞKANIMIZIN YANINDAYIZ
Yücel, “Kongremizde 52 kurultay delegemiz seçildi. Kurultay sürecinde ben genel başkanımızın karşısında bir aday olduğunu düşünmüyorum. Çıkacağını da düşünmüyorum. Biz 52 delege olarak İzmir kurultay delegasyonu olarak birlikte hareket etmeyi düşünüyoruz. Genel başkanımızın yanındayız. Önceliğimiz partimizi 2019 seçimlerine hazırlayacak kadroların belirlenmesi olacaktır. Elbette İzmir’in de temsil edilmesi önemlidir. Ama bizi en iyi temsil edecek arkadaşların görev alması önceliğimizdir” diye konuştu.
HER YER İZMİR VEYA TRAKYA GİBİ DEĞİL
Kapsayıcı olmak gerektiğin vurgulayan Yücel, ülkenin içinde bulunduğu siyasal ortamı yakın tarihten verdiği örneklerle özetledi. Yücel, “12 Eylül sonrasında gençlerin siyasetten bilinçli olarak uzaklaştırıldığını görüyoruz. Gençler bizim için önemli. Üniversite gençliğinin üstünde önemle duruyoruz. Kadınlarımız önemli. İstanbul’da kadın il başkanımız seçildi. Kadınlar parti programımızın isimsiz kahramanları. Akademisyenlerin öneminden bahsettik. İzmir Türkiye’nin bir aynası değil. Her yer Ege, Trakya, İzmir değil. Bizim öncelikle Doğu, Güneydoğu, Karadeniz gibi bölgelerimizi ve geçmişte sol partilere oy veren illerimizi yeniden kazanmamız gerekiyor. Ülkemiz yavaş yavaş parti devleti olma yolunda ilerliyor. OHAL’in bir kez daha uzatılması gündemde. Biz yasama yetkisini seçilmiş vekillerin kullanmasından yana taraf olduk. Her konuda KHK çıkarılıyor. Hukukçu olarak da kafamızın karıştığı, hukuk bilgisi olarak belli yerlere oturtamadığımız tasarruflar meydan geliyor. 15 yıllık AKP iktidarı döneminde yargı bağımsızlığı ciddi yara aldı. Önce bunu tesis etmemiz gerekiyor. 2019 seçiminde vatandaşlarımızın bu konuda tercih yapması gerekiyor. Bağımsız yargı mı, siyasi partiye bağlı yargı mı? OHAL sürecinin artık devam etmemesi gerekiyor. İfade özgürlüğü ciddi yara aldı. İzmir Türkiye’nin Batı’ya açılan penceresi. İzmir tercihini her zaman hoşgörüden, Atatürk’ten cumhuriyetten yana yapmış bir kent. Bunun bütün Türkiye’ye model olmasını istiyoruz” dedi.
İZMİR KAFA KARIŞIKLIĞI YAŞAMIYOR
“Referandumda İzmir’de 68-69 gibi hayır oyu söz konusu” diyerek konuşmasını sürdüren Yücel, “Bu da İzmir’in tercihini parlamenter sistemden yana koyduğunu, KHK’lar ile ülkeyi bir tek kişinin yönetmesini doğru bulmadığını gösteriyor. Hoşgörü kenti diyoruz ya, İzmirlinin kesin çizgileri vardır. Yaşam tarzına karışılmasını istemez. Atatürk ilkelerinden taviz vermez. İzmir’in bu konuda tavrı bellidir. Kafa karışıklığı yaşamıyor. Yerel yönetimlerin en iyi şekilde hizmet verdiğini düşünüyorum. İktidar partisinin İzmir’i alırsak uçururuz gibi söylemleri var. Ben bu söylemleri samimi bulmuyorum. Bütünşehir yasası yürürlüğe girdikten sonra İl Özel İdareleri kapatıldı. Malların paylaşımı sürecinde İzmir ve CHP’li belediyelere nasıl haksızlık yapıldığını tüm Türkiye gördü. Kamuoyu bunu biliyor. İktidar partisi İzmir’de yerel yönetimleri kazanılmadığı takdirde cezalandırma algısı var. AK Parti gelsin İzmir hizmet görsün gibi bir algı yaratma çabası var. Bugüne kadar CHP’li Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’e yaptığı katkılar ortada. Raylı ulaşımı kendi imkanlarıyla gerçekleştiren tek il İzmir’dir. İZBAN’la bakanlıkla ortaklık var ama yatırım yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi’dir. Bakanlık ve TCDD’nin kapitülasyonların kaldırılmasından itibaren demir yollarını ücretsiz tahsis etmek dışında bir hizmetleri yok. İZBAN ’la ilgili sefer sıklıklarıyla ilgili bir takım sıkıntılar var. Bunun aşılması için de sinyalizasyon sisteminde yatırım yapılması gerekiyor. Her nedense yapılamıyor” diye konuştu.
ÖN SEÇİM YAPILMASI KANAATİNDEYİM
Yücel parti içinde tartışılan konuların başında gelen ‘ön seçim’ hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yücel, “Demokrasi söyleminde olan bir partiyiz. Kendi içimizde bunu gerçekleştiremezsek samimi olmaz. Ön seçim yapılması kanaatindeyim. Bu parti içi dinamiklerin yenilenmesi açısından çok çok önemli. Ama ön seçim yapıldığı takdirde seçimlere kısa süreler kala yapılmaması gerekiyor. Ön seçim bir yerde parti örgütünün enerjisini alıyor. 4-5 ay kala olabilir. Takvimin çok iyi ayarlanması gerekiyor. Ön seçimin yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum” dedi.
İZMİRLİNİN TERCİHİ BELLİDİR
Yücel, MHP-AK Parti ittifakı hakkında ise, “Ben İzmir’de partimizin oylarını olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum. İzmir’in tercihi bellidir. AK Parti ve MHP birlikte de hareket etse de, İzmirlinin tercihi bellidir. Bunun değişeceğini ben düşünmüyorum” dedi.
İYİ PARTİ KÜÇÜK PAY ALIR AMA..
İyi Parti’nin durumun değerlendiren Yücel, “İyi Parti’nin de kurulduktan sonraki söylemleri mevcut iktidar karşısında Atatürkçü, cumhuriyetçi bir çizgide duruyor. Muhafazakar sağ olmakla birlikte bu çizgide olduğunu biliyoruz. CHP’den küçük bir pay alsa da esasa etkili olacağını düşünmüyorum. CHP İzmir için çok önemli. Bu son yıllarda olan bir şey değil. Atatürkçü, cumhuriyetçi sol çizgisiyle CHP İzmirli seçmende ayrı bir yer edinmiştir” diye konuştu.
İZMİR’E YAPILAN YATIRIMA DOĞAL DOKUYU BOZMADIKÇA KARŞI ÇIKMAYIZ
‘İzmir yatırımlar noktasında üvey evlat gibi cezalandırılıyor mu?’ sorusunu cevaplandıran Yücel, “Bunun suçlusunu söylemek malumun ilamı olacaktır. İzmir üniversite öğrencilerinin yoğun yaşadığı bir şehir. Bu İstihdam sıkıntısı yaratıyor. İstanbul İzmir otoyolunun tamamlanması elbette bizim için de önemli. İzmir’e yapılan yatırıma biz doğal dokusunu bozmadıkça karşı çıkmayız. İzmir bir yerde turizm, liman kenti. Bunların daha efektif hale getirilmesi gerekiyor. Bizlerin de gerekli çalışmalarımız olacaktır” açıklamasında bulundu.
DELİCAN’A: SAYGISIZLIK DEMEK İSTEMİYORUM AMA BUNU SÖYLEMEK HAKSIZLIKTIR!
AKP İl Başkanı Bülent Delican’ın, ‘CHP artık İzmir’i çantada keklik göremeyecek’ sözlerini değerlendiren Yücel, “Ben bunu çok doğru bulmuyorum. Böyle bir söylem İzmir seçmeninin iradesine karşı saygısızlık demek istemiyorum ama ipotek koymak gibi. Bizim İzmir’i çantada keklik görmemiz mümkün değil. Biz halkı dinleyen bir partiyiz. Bizim hiçbir zaman biz şunu yaparız her şeyin en doğrusunu biz biliriz gibi bir iddiamız olamaz. Bu bizim demokrasi kültürümüzde yok. İl Başkanı Bülent Delican’ın bu söylemlerinin kendi partisinin söylemiyle çeliştiğini düşünüyorum. Bizim öyle bir düşüncemiz söz konusu değil. İzmir seçmeni çok değerli ve önemlidir. İzmir milli mücadelenin başladığı ve sona erdiği bir kenttir. CHP’nin kuruluş felsefesinde de bu vardır. CHP gibi bir partiye bunu söylemek haksızlıktır” dedi.
AKP'NİN 15 TEMMUZ’DAN DERS ÇIKARMASI LAZIM
‘İzmirli ne istiyor?’ sorusunu yanıtlayan Yücel, “Cumhuriyete ve Atatürk’e dokunulmasın istiyor. İktidarın geçmiş ve şimdiki söylemlerine baktığımızda farklılık var. 15 Temmuz yaşadık. Türk Milleti tek vücut oldu demokrasiyi sekteye uğratmak isteyen vatan hainlerine gereken cevabı verdi. Atatürk ve cumhuriyete sarılmaya başladılar. Biz bu söylemlerin samimi olduğuna inanmak istiyoruz. Geçmişe baktığımızda çok samimi olmadığını görüyoruz. Bu devlet çok kolay kurulmadı. Büyük dedem şehit olmuştur. Hepimizin ataları, dedeleri bu devlet kurulurken kan dökmüş, kanı dökülmüştür. Bu devlet kolay kurulmadı, kolay da yıkılmaz. Türk Milleti her zaman birlik içinde olmayı bilmiştir. 15 Temmuz’da büyük badire atlatmıştır. Ama 15 Temmuz bir anda ortaya çıkan bir şey değil. İyi analiz edilmesi lazım… Özellikle iktidar partisinin iyi ders çıkarması lazım... Atatürk’ün sözü var; ‘Türkiye Cumhuriyeti şeyhlerin, müritlerin, dervişlerin memleketi olamaz’ der. Göstere göstere gelen bir 15 Temmuz süreci vardı. Genel başkanımız ve tüm siyasiler gereken tavrı gösterdi. Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu demokrasiden yana olduğunu, seçimle gelenin seçimle gitmesi gerektiğini söyledi. FETÖ ile mücadelenin yürütülmesi iktidar partisinin elini güçlendirdi. Açıklamalar oldu. 15 Temmuz lütuftur gibi söylemler oldu. FETÖ’cülük yaftası bir yerde muhalifleri susturmak için bir silaha dönüştü. Bunu biz doğru bulmuyoruz. İnsanlar kamudaki işlerinden ihraç edildi. Tutuklamalar oldu. Hata yapılan bazı yerlerde göreve iade edilmeler oldu. Hain örgüt ve sempatizanları bu süreci sulandırmak için çalışmalar yaptı. Asılsız ihbarlar yapıldı” diye konuştu.
BÜYÜKŞEHİR’İN HAMLELERİ…
Yücel, “Bizim CHP’li belediyelerimizin, yasanın el verdiği ölçüde kentteki ekonomiyi canlandırmaya yönelik birçok projesi var. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yerelde kalkınma hamleleri sadece İzmir ve Türkiye'ye değil, belki de dünyaya model olacak hamleler. Yerel üreticiyi, kooperatifleşmeyi destekleyen projeler. Bir kentin ekonomisinin canlandırılmasını tek başına yerel yönetimlerden beklemek doğru değil” dedi.
İZMİR’DE YAŞAMAK İÇİN İZMİR’İ SEVMEK LAZIM
Zaman zaman kamuoyunda İzmir hakkında ortaya atılan ‘Modern Köy’ benzetmesine ilişkin konuşan Yücel, “Ben İzmir’in modern bir köy olduğunu düşünmüyorum. Hepimizi belli kentlere gidiyoruz, yurtdışını görüyoruz. İzmir gerçekten modern ve güzel bir şehir… Köylerde yaşayan insanlarımıza haksızlık İzmir’e de haksızlık. İzmir’de yaşamak için İzmir’i sevmek lazım. İzmir’dekilerin İzmir’i sevdiğini düşünüyorum. Medeniyet görece bir kavramdır. Beton binalar dikmek medeniyetse, ben buna böyle bakamıyorum. İzmir’de şayet çarpık kentleşme varsa, çok daha önceki eski yönetimlerden kaynaklanan çarpık kentleşmedir. Belki 30 yıl önceki yönetimlerden kaynaklanıyor. Kontrolsüz büyümeye çok doğru bakmıyorum. Kentin gelişiminde yeşil alan önceliklidir” açıklamasında bulundu.
18 YA DA 20 SAAT OLABİLİR
Göreve geldiğinde ‘24 saat çalışacağım’ söylemi hakkında konuşan Yücel, “Ben bu söylemi samimiyetle ve içten söyledim ama 24 saat bir gün iki gün çalışırsınız. Sonrasında vücut uyku ister. Ben sosyal bir insandım ama bu görev ağır bir görev. Ciddi emek ve mesai istiyor. Bu görev bazı şeylerden fedakarlık istiyor. 24 sat olmayabilir ama 18 ya da 20 saat olabilir” dedi.
TÜRKİYE 2019’A KİLİTLENMİŞ DURUMDA
Yücel, “Türkiye 2019’daki seçimlere kilitlenmiş durumda. Bu konuda vatandaşlarımız bir tercih yapmak zorunda. 15 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin çok ciddi zarar gördüğüne inanıyorum. Devlet kurumları, yargı, yasama tüm devlet teşkilatının zarar gördüğünü düşünüyorum. Gerek ülke içinde, gerek de ülke dışında ve dünyada… Biz yolumuzu Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi muasır medeniyetler seviyesi olarak çizdik. Parlamenter sistemin tüm kurumlarıyla hayata geçtiği, can güvenliğinin olduğu bir Türkiye hayal ediyoruz” ifadelerini kullandı.