Yapılan açıklamada şunlar belirtildi;
AKP iktidarının yarattığı korku ve baskı imparatorluğundan en çok etkilenen meslek gruplarının başında maalesef basın sektörü yer alıyor. Yapılan yanlışların, ülkemize ve milletimize karşı yönetimsel olarak gerçekleştirilen ihanetlerin vatandaşlarımıza aktarılmaması için elinden geleni yapan şahsım hükümeti, kalemini satmayan tüm onurlu gazetecilere baskı yapmaya, kendilerini sindirmek için bir takım uygulamaları sürdürmeye devam etmektedir. 2002 yılında bu güzel ülkenin başına gelen en kötü şey olarak göreve başladıklarında, Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 99. sırada yer alırken, bugün geldiğimiz noktada 180 ülke içerisinde 154. Sırada yer almaktayız. Pakistan, Kamboçya, Myanmar, Zimbabve, Tanzanya, Nikaragua, Kenya gibi ekonomik ve sosyal kültürel olarak çok büyük sıkıntılar yaşayan ülkeler bile bu liste içerisinde bizden iyi noktalarda yer almaktalar.
Tabi ki bu listede bulunduğumuz konumun çok geçerli sebepleri bulunuyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun yapmış olduğu araştırma ve açıklamaya göre maalesef dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi konumunda yer alıyoruz. İkinci sırada yer alan Çin’de ise Türkiye’nin yarısı kadar bile gazeteci tutuklu konumda değil. Kısacası 2002 yılından bu yana basın özgürlüğü konusunda tam anlamıyla bir felakete imza atmış durumdayız. Ekonomik buhran yaşayan ülkemizde COVİD-19 pandemisinin başlamasının üzerinden bir yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen liyakatsızlığı alışkanlık haline getiren iktidar, ülkeyi yönetememe beceriksizliğinin faturasını ne yazık ki topluma kesiyor.
Toplumun farklı kesimlerinin yaşadığı zorlukları, gazetecilerde bu zorlu süreçte en derin şekilde yaşamak zorunda bırakılıyor. Binlerce gazeteci işsiz, hapishanelerde sadece gazetecilik yaptığı için tutuklu yüzlerce gazetecinin hakları gasp ediliyor, hem muhalif gazeteciler hem gazetecilik mesleğinin kendisi iktidar tarafından hedef alınıyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, şahsım hükümetinin genelgelerle, hukuksuzluklarla, baskı ve sindirme yöntemleriyle, toplumsal barışı, hak ve özgürlükleri hedef alan uygulamaları karşısında basın özgürlüğünün önemini her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz.
Geçirdiğimiz bu zorlu günlerde kıymetli basın emekçilerinin hak odaklı habercilik yaparken hak ihlalleriyle karşılaştıklarının farkındayız. Yaşam hakkı ihlalleri başta olmak üzere temel haklarına erişmekte zorluk çeken, özgürlükleri kısıtlanan, şiddete, kötü muamele ve baskıya maruz bırakılan, çalışma hakkından mahrum kalan, işsizlikle ve güvencesizlikle sınanan, örgütlenmedeki sıkıntılar nedeniyle patronlara mecbur bırakılan, sırf gazetecilik yaptığı için gözaltına alınan, tutuklanan, haksız yere cezaevinde tutulan, mesleklerini zor koşullara rağmen sürdürmek için emek veren, halkın haber alma hakkına erişim engellerine rağmen basın ve ifade özgürlüğünün savunucuları olarak demokrasimize katkıları sonsuz olan tüm gazetecilere böylesi zor bir dönemde mesleklerine duydukları bağlılık ve ilkeli gazetecilik anlayışları nedeniyle teşekkür ediyoruz. Artık çok az kaldı, şahsım hükümetinin gidişiyle birlikte ülkemizin her alanında yaşayacağımız refah artışından tabi ki de basın sektörüde faydalanacak. Demokrasiye olan inancımız ve düşünce özgürlüğüne verdiğimiz değer ile sektör içerisinde yeni düzenlemeler yapacak ve daha çalışılabilir bir ortam yaratılması için elimizden geleni yapacağız. Basın sektörü için hazırladığımız bazı çalışmaları burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle herhangi bir medya sahibi, kim olursa olsun bu faaliyeti dışında yani medya faaliyeti dışında başka bir ticari faaliyette bulunamayacak. Temel işi sadece medya olacak.Çünkü böyle bir yapılanma, medya sahibini siyasal baskılar karşısında daha güçlü kılar. Birinci kuralımız bu. Gazetelerin dağıtımı bütün medya sahiplerinin ortak olduğu bir şirket tarafından yapılacak. Çünkü bir gazetenin patronajına gazetelerin dağıtımı teslim edildiğinde, dağıtım konusu rakip gazeteler için tehdit olarak kullanılıyor. Bütün gazete sahipleri bir dağıtım şirketi kurarlar hepsi eşit şekilde, eşit payda ortak olurlar dağıtımı burası yapar. Böylece hiçbir sorun çıkmaz ve adil bir sistem oturmuş olur.
Medyada sendikalaşma şart olacak. Yani zorunlu olacak. Her gazeteci mutlaka bir sendikanın üyesi olmalı. Çünkü gazeteci, patronuna karşı da özgür olmalı. Sendikadan güç alarak haberinin arkasında durabilmeli. Gazeteciye bu güven mutlaka verilmeli. RTÜK’ün yani Radyo Televizyon Üst Kurulunun yeniden yapılandırılması sağlayacağız. RTÜK’ün, üye yapısını meslek örgütleri ile üniversitelerin temsilini sağlayacak doğrultuda değiştireceğiz, siyasi partilere tanınan kontenjan sayısını düşüreceğiz. CHP iktidarında RTÜK, cezalandırmayı değil, evrensel yayıncılık ilkeleri çerçevesinde hareket etmeyi amaçlayan yönlendirici bir kurul olacak. Basın İlan Kurumunu, internet medyasını da kapsayacak şekilde yeniden yapılandıracağız. meslek örgütlerinin temsil sayısını arttıracağız. Gazete tirajlarının ve internet sitelerinin izlenme trafiğininbağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenmesini sağlayacağız. Basın İlan Kurumu’nun ilan kesme yetkisine son vereceğiz. Basın İlan Kurumunun, yerel medyanın desteklenmesi konusunda pozitif ayrımcılık yapmasını sağlayacağız. Evrensel kriterlere uygun, şeffaf ve denetlenebilir bir rayting ölçüm sistemine geçilmesini sağlayacağız. Basın kartı, meslek örgütlerinin ortak katılımıyla oluşturulacak bir kurul tarafından verilmelidir. Devlet bu alandan tümüyle çekilmeli. Kimin gazeteci olup olmadığına devletin değil, gazetecilerin karar vermesini sağlayacağız.
Kapsamlı bir Basın Meslek Kanunu’nu, ilgili meslek örgütlerinin katılımıyla birlikte hazırlayacağız. Söz veriyoruz, bunların hepsini gerçekleştireceğiz ve özlemini duyduğumuz basın özgürlüğünü sektörün tüm paydaşlarıyla birlikte tekrar tesis edeceğiz. Basın sektörünün ve basın mensuplarının yaşadığı sıkıntıların farkındayız. Birlikte mücadele edeceğiz ve tüm sorunları birlikte çözüme kavuşturacağız. Basın mensuplarının sadece mesleğini gerçekleştirdiği için hapise atıldığı, özlük haklarının elinden alındığı, cezalara mahkum edildiği bir ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.
Bu toplum ve bu sektörün emekçileri bunu haketmiyor. Yağmurda, çamurda, yazın kavurucu sıcakta, kışın dondurucu soğukta sırtında kamerası, elinde kağıt kalemi ile gece gündüz halkın doğru haber alma hakkı için, işini büyük bir özveri ve tutku ile yapan tüm gazetecilere söz veriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında işinizi korkmadan, baskılarla mücadele etmeden yapmanızı sağlayacağız. Son olarak İlçe Basın Komisyonu Başkanı olarak değil bir kardeşiniz, meslektaşınız olarak şunları söylemek istiyorum; ülkemizde yaşanan Basın özgürlüğünün önündeki en büyük engel Akp hükümetidir. Kalemini satmadan onuruyla mücadele eden tüm basın mensubu dostlarımızın içi rahat olsun. Çok yakın bir zaman içerisinde sandık milletimizin önüne geldiğinde bu korku imparatorluğunu hep birlikte tarihin derinliklerine gömeceğiz. İşte o zaman daha gür bir şekilde bağıracağız. Özgür Basın Susturulamaz!!!