Önceki gün Karaburun açıklarında meydana gelen ve İzmir’in yanı sıra Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de hissedilerek korku ve paniğe yol açan 6,2 büyüklüğündeki depremle ilgili TBMM’de araştırma komisyonu kurulması ve İzmir’deki tektonik hareketliliğin araştırılması için önerge verildi.
CHP İzmir Milletvekili Ali Yiğit tarafından verilen önergede “Son bir asırda İzmir’de meydana gelen 6 ve üzeri şiddetinde 5 adet deprem meydana geldiğine dikkat çekilerek bölgedeki tektonik hareketliliğin ve depremselliğinin araştırılması, risk haritasının çıkarılması ve olası yıkıcı bir depreme karşın alınacak önlemlerin belirlenmesi” amacıyla araştırma komisyonu kurulması istendi.
TBMM Başkanlığı’na sunulan önergenin gerekçesinde şu görüşlere yer verildi:
Türkiye bir deprem ülkesidir. Ülkemizde son bir asırda büyüklüğü 6 ve üzerinde olan 57 deprem gerçekleşmiş ve bu depremlerde 81 bin 637 insanımız yaşamını yitirmiştir. Öte yandan ülkemiz topraklarının %92’si deprem riski taşımakta, nüfusumuzun %95’i bu bölgelerde yaşamakta ve büyük sanayi kuruluşlarının %98’i bu bölgelerde bulunmaktadır.
İzmir ise İstanbul’dan sonra deprem riski açısından en kırılgan illerin başında gelmektedir. Yerbilimcilerin açıklamalarına göre İzmir ve çevresi dünyanın tektonik yönden en aktif bölgelerinden biridir. Bu nedenle İzmir, büyük depremlere gebe, birbirine paralel dört fay hattının yanı sıra genç ve yaşlı birçok kırığı içinde barındıran ve yer kabuğu ince olduğu için yıkıcı riskler taşıyan bir bölgedir. Yapılan araştırmalara göre doğu – batı uzantılı iki ana kırık aktif durumda olup büyük depremler üretme potansiyeline sahiptir. Bölgenin depremselliği hareketli olduğu için zaman zaman stres boşalmaları olmakta, bu depremler artçılarla birlikte bir dizi şeklinde devam etmektedir. Nitekim son olarak Karaburun açıklarında merkez üssü Ege Denizi olan ve 6,2 büyüklüğünde olduğu belirtilen deprem can ve mal kaybına yol açmasa da büyük korkuya ve paniğe yol açmıştır. Ancak geçmişte de İzmir’de buna benzer 6 ve üzeri şiddetinde depremler meydana gelmiş can ve mal kaybına yol açmıştır.
İzmir Torbalı’da 31 Mart 1928’de meydana gelen 6,5 büyüklüğündeki depremde 50 kişi ölmüş, 2 bin 500 binada hasar oluşmuştur.
22 Eylül 1939’da Dikili’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde 60 kişi ölmüş, bin 235 binada hasar oluşmuştur.
23 Temmuz 1949’da yine Karaburun’da meydana gelen 6,6, büyüklüğündeki depremde 7 kişi ölmüş, 865 binada hasar meydana gelmiştir.
6 Kasım 1992’de Doğanbey’de yaşanan 6 büyüklüğündeki depremde can ve mal kaybı yaşanmamıştır.
Bütün bunlar da göstermektedir ki, İzmir ve çevresi deprem açısından son derece kırılgan ve aktif bir yapıdadır. Bu bağlamda hemen her 2 – 3 yılda bir büyüklükleri 4 ile 5 arasında değişen depremler olmaktadır. Bu tür depremler yıkıcılık açısından fazla korkutucu olmamasına karşın, genç ve yaşlı kırıkların bir arada kesişmesiyle meydana gelecek depremler çok daha büyük hasarlara yol açmaktadır. Son olarak 12 Haziran’da saat 15.28’de yaşanan Karaburun açıklarındaki 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından en büyüğü 4,9 olmak üzere 100 civarında artçı deprem daha meydana gelmiştir. Bilim adamları artçı deprem ve sarsıntıların bir yıl boyunca devam edeceğini belirtmektedirler.
Öte yandan yapılan araştırmalar göre İzmir, dünyada depreme karşı en hassas, korunmasız, zayıf ve kolayca yaralanır şehirleri arasında ilk 10’dadır. Bu nedenlerle geçmişte de büyük depremler yaşayan İzmir’in, olası yıkıcı bir depreme karşı hazırlıklı olması gerekmekte, şehrin ana fay hattı üzerindeki yerleşim yerleri öncelikli olmak üzere güçlendirme çalışmalarına büyük önem verilmelidir.
Bu gerekçeler ışığında son bir asırda İzmir’de meydana gelen 6 ve üzeri şiddetindeki 5 adet deprem gerçeği karşısında bölgedeki tektonik hareketliliğin ve depremselliğinin araştırılması, risk haritasının çıkarılması ve olası yıkıcı bir depreme karşın alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca CHP Grubu adına bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.