CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, EĞİTİM-BİR-SEN isimli sendikanın hazırlamış olduğu "Gecikmiş Bir Reform - Müfredatın Demokratikleşmesi" raporunu Meclis gündemine taşıdı.
Atatürkçülüğü kaldırmayı, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisini dersini birinci sınıftan itibaren zorunlu kılmayı öneren raporun Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim politikalarında etkisinin olup olmayacağını soran Altıok, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a "Cumhuriyet’le, Cumhuriyet devrimleriyle ve ilerici önder Mustafa Kemal Atatürk’le açıkça hesaplaşmayı hedefleyen bu müfredat çalışmasına Millî Eğitim Bakanlığı olarak tepkinizi gösterdiniz mi?" sorusunu yöneltti.
İŞTE SORU ÖNERGESİNİN TAM METNİ
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sn. İsmet Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Zeynep Altıok
İzmir Milletvekili
İktidar partisine yakınlığı ile bilinen Eğitim-Bir-Sen adlı sendika 04.01.2017 tarihinde “Gecikmiş Bir Reform - Müfredatın Demokratikleştirilmesi” adı altında bir rapor yayımlamıştır. Tam anlamıyla Cumhuriyet ve Atatürk’le hesaplaşmak için hazırlandığı belli olan bu raporda akla, mantığa sığmayan öneriler “demokratikleşme” adı altında sunulmuştur. Rapor tıpkı “demokratikleşme” adıyla sunulan 2010 Anayasa değişikliği ve bugünkü tiranlık anayasası değişiklik teklifi gibi.
Eğitim-Bir-Sen’e göre “Cumhuriyet elitleri, dini bağların güçlü olduğu ümmetçi bir toplumdan seküler bir Türk ulusu inşa etmeyi kendilerine hedef olarak tanımlamış, pozitivist bir bilim anlayışı çerçevesinde modern eğitim sistemi tasarlamışlardır. Aklı ve bilimi kutsayan ve dini aşağılayan pozitivist anlayış ile insan yetiştirmek hedeflenmiştir” ve bu son derece kötü bir şeydir. Akıl ve bilimden bu denli rahatsız insanlar eğitim sendikası yönetirse PISA’da son sıralarda olmamız da normal olur. Bu kafayla bilim ve teknoloji üretip katma değeri yüksek ürün üretip ihraç etmemiz olanaksız. Bu kafayla yönetilen ülkede bilim insanları yetiştirmemiz olanaksız. Bu kafayla beyin göçünü engellememiz olanaksız.
Modern bir Türkiye fikri bu sendikayı rahatsız etmiştir. “Elitler” diyerek kodladıkları ve kendilerince küçük gördükleri, aşağıladıkları memleketin kurtarıcılarına, aydınlanma önderlerine düşmanlık kusmalarına artık şaşırmıyoruz, son günlerde bu fazlasıyla sıradanlaştı. Fakat bunların öğretmen olması eğitim sistemimizde hedeflenen bilinçli dönüşümün kimler eliyle gerçekleştirilmekte olduğunun açık göstergesi.
Raporda İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersleri ve Cumhuriyet’in kuruluşunda yer alan devrimler hedefe alınmıştır. O dönemde gerçekleştirilen şapka ve kıyafet inkılabının “düşünce ve kanaat hürriyeti”, tekke ve zaviyelerin kapatılmasının “din ve vicdan hürriyeti”, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun “eğitim hakkı” ihlali yarattığı savunularak ders kitaplarının yeniden düzenlenmesi talep edilmiştir. İktidar partisine yakın bu sendikanın “düşünce ve kanaat hürriyeti”, “din ve vicdan hürriyeti” ve “eğitim hakkı”nı savunmak için o kadar geriye gitmesine gerek yok. Bugün düşüncelerini ifade ettiği için gazeteciler, akademisyenler, yazarlarla dolu cezaevleri. Bugün bir akademisyen çıkıp Alevileri öldüreceklerini ilan edebiliyor ve serbestçe dolaşabiliyor. Bugün ülkenin dört yanında okullar peş peşe imam hatip okullarına dönüştürülüyor ve mahalle halkına dayatılıyor. Dertleri Cumhuriyet, Atatürk, kurucu felsefe. Baskı ve zorbalığa ortaklık edip her türlü hak ihlalini alkışlayan bu sendikanın şapka ve kıyafet inkilabını “düşünce ve kanaat hürriyeti”nin engellenmesi olarak ifade etmesi komik bile değil. O düşünce ve kanaat hürriyeti bugün sokaklarda hamile hali ile dolaştığı için, şort giydiği için kadınları hedef alıyor, 4 yaş kız çocuğunu tesettüre sokuyor.
Müfredatta yer alan amaçlardan, “Günümüzün ve geleceğin sorunlarına Atatürkçü bir yaklaşımla çözümler getirebilecek tutum, davranış ve beceriler kazanır” ifadeleri Eğitim-Bir-Sen tarafından eleştirilmiş ve öğrencilerden üst düzey çaba beklendiği belirtilerek, alternatif bakış açılarına müfredatta yer verilmediğini savunulmuş. Devamında da İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi ortaokul ve lise müfredatından çıkarılması istenmiştir. Bu nasıl bir düşmanlıktır böyle? Bu ne cüret? Atatürkçülüğü ne hakla okullardan silmek isterler? Bu Atatürk düşmanlığının arkasında yatan anlayış değil de bugünün Ensar aklını yetiştiren tekke ve zaviyelerin kapatılması ya da tevhidi tedrisat kanunu mu eğitim hakkını engelliyor?
Bu çerçevede;
Millî Eğitim Bakanlığı müfredatında İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersini kaldırmayı düşünüyor musunuz?
Aynı sendika bu dersi kaldırmayı önerirken yerine 15 Temmuz’un eğitim programlarına yer almasını önermiştir. Devrim tarihimiz ve Atatürkçülüğün yerine 15 Temmuz mu ikame edilmeye çalışılıyor? Bu bir rejim değişikliğinin altyapısı mıdır?
Raporda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin birinci sınıftan itibaren uygulanması ve zorunlu olması önerilmiştir. Alevi ve inançsız yurttaşların başvuruları sonucu AİHM’in kararlarına rağmen halen zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini birinci sınıftan itibaren uygulamaya koymayı ve zorunlu kılmayı planlıyor musunuz?
İktidarınıza yakın Eğitim-Bir-Sen adlı sendikanın geçmişteki önerilerinin çoğunu partiniz uygulamaya geçirdi ve eğitim sisteminin hali ortada. Bu raporla bundan sonraki politikalarınızın ön hazırlığını bu sendikaya mı yaptırıyorsunuz?
Cumhuriyet’le, Cumhuriyet devrimleriyle ve ilerici önder Mustafa Kemal Atatürk’le açıkça hesaplaşmayı hedefleyen bu müfredat çalışmasına Millî Eğitim Bakanlığı olarak tepkinizi gösterdiniz mi?
Toplumsal kutuplaşmanın ve ayrışmanın önemli bir problem olarak önümüzde durduğu bu günlerde açıkça Atatürk’ü, Cumhuriyeti ve laikliği hedef alan böylesine bir çalışma kutuplaşma ve ayrışmayı derinleştirmez mi? Bu konuda sendika yetkililerine ve kamuoyuna bir açıklamada bulundunuz mu?