CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, 2016 yılının insan hakları açısından karanlık bir yıl olduğunu ifade ederek, “Türkiye, en temel insan haklarının ayaklar altına alındığı kapalı bir diktatörlük ülkesi görüntüsü sergiliyor” dedi.
Altıok, yaptığı açıklamada, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne Türkiye’nin bu yıl OHAL gölgesinde girdiğini belirtti. Darbe girişimiyle, darbecilere ve darbeye neden olan koşullarla mücadele etmek için ilan edilen OHAL’in demokrasiye karşı mücadele aracına dönüştürüldüğünü ifade eden Altıok, “Bugün Türkiye’de demokrasiye, adalete ve özgürlüklere dair söylenebilecek iyi hiçbir şey yok” dedi.
“KOMİSYONU HAREKETE GEÇMİYOR, ADALET BAKANLIĞI SORULARI YANITSIZ BIRAKIYOR”
Altıok, “Türkiye, en temel insan haklarının ayaklar altına alındığı kapalı bir diktatörlük ülkesi görüntüsü sergiliyor. Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, siyasetçiler cezaevinde. Bugün itibariyle 144 gazeteci tutuklu. Tek kişilik hücrelerde kitap ve mektup yasaklarıyla tutuklular tecrit altında ağır işkenceye maruz kalıyor. Her geçen gün cezaevlerinden yeni intihar haberleri geliyor, intiharlarla ilgili bilgiler kamuoyundan saklanıyor. İşkence ve kötü muamele iddialarına karşı TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu tüm çağrılarımıza rağmen harekete geçmiyor, Adalet Bakanlığı tüm soruları yanıtsız bırakıyor” dedi.
“AĞIR BİR BASKI REJİMİ İNŞA EDİLDİ”
Bugün Türkiye’de kadın cinayetlerinin artarak devam ettiğini, 2016 yılında cinsiyet eşitliğinde Türkiye’nin 144 ülke arasında 130. sırada yer aldığını belirten Altıok, şunları kaydetti:
“Küçücük çocuklarımız Ensar Vakfı gibi vakıf ve dernek yurtlarında istismara maruz kalırken, alevler arasında ölüme terk edilirken o çocukların hakkını, hukukunu savunan dernekler KHK’larla kapatılıyor. 2016 yılı insan hakları açısından tam anlamıyla karanlık bir yıl oldu. Kent meydanlarında patlatılan bombalarla terör yurttaşlarımızı evlatlarımızı bizden aldı. Kürt sorununun çözümsüzlük ve çatışma zeminine sıkışmasıyla eğitim, sağlık, yaşam hakkı ihlal edilen, cenazeleri sokak ortalarında kalan, evleri, mahalleleri yıkılan yurttaşlarımız oldu. Otobüslerde, parklarda tekme tokat saldırıya maruz kalan kadınlarımız, tecavüzcüsüyle evlenmesi için yasal düzenlemeye girişilen kız çocuklarımız oldu.
Mülteciler bir pazarlık malzemesi olarak görüldü, küçücük mülteci çocukların cansız bedenlerinin görüntüleri eşliğinde mülteciler pazarlık malzemesi olarak kullanıldı. Düşünce, ifade ve inanç özgürlüğü yok edildi. Toplantı ve gösteri özgürlüğü dendiğinde orantısız şiddet gelenek haline geldi. İş cinayetleri fıtrattan sayılarak çalışma yaşamının normali kabul edildi. Doğa hakkı enerji, maden ve ulaştırma sektörünün dişlileri arasında ezildi, ağır bir baskı rejimi inşa edildi.”
“MÜCADELEYİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ”
Altıok, insan haklarının savunulması gereken en yüksek değer olduğunu belirtirken, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 68. yılında tüm baskılara ve ağır hak ihlallerine karşı insan hakları ve demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.