Gerek TBMM Milli Savunma Komisyonu toplantılarında, gerekse meclis kürsüsünde olsun her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çalışan personellerin özlük hakları konusunda verdikleri adalet mücadelesinin dile getiren CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, meclis kürsüsünden bir astsubayın kızına yazdığı mektubu okudu. Görev başında olsun, emekli olsun aileleriyle beraber 1 milyon kişinin hakkından bahsettiğini belirten Bakan’ın konuşması sırasında duygusal anlar yaşandı. Bakan, o an Genel Kurul sıralarında oturan Başbakan Binali Yıldırım’a da seslendi. “Eri erden ayırmak ordumuza da ülkemize de insanlığa da yakışmaz” dedi.
TEK NEDEN ASTSUBAY OLMALARI...
Astsubayların içinde bulunduğu durumun akla, mantığa, Anayasa’ya ve insanlık anlayışına aykırı olduğunu ve bu sorunları çözmenin siyasi iktidarın görevi olduğunu ifade eden Bakan, “Astsubaylar, bir ayın sekiz on gününü yirmi dört saat esasına göre, tek kuruş fazla mesai ücreti almadan, nöbet, tatbikat, gece eğitimi, özel görevlerle kışlada geçirirler. Buna rağmen birçok devlet memurundan daha alt derece ve kademeden göreve başlatılırlar, tek neden astsubay oluşlarıdır. Pazar günü evlenip pazartesi günü göreve gitmek zorunda kalan, çocuklarının doğumunu çoğu kez göremeyen, yirmi yılda 10 ayrı yere tayin edilen, yirmi beş yılda çalışma hayatlarının üç buçuk yılını nöbette, üç yılını fazla mesai yapmakla geçiren ve aileleriyle beraber 1 milyona yakın bir kitlenin sorunlarını dile getirdim” diye konuştu.
O AN GENEL KURUL’DA OLAN BAŞBAKAN’A SESLENDİ
Bakan, konuşması sırasında o an Genel Kurul sıralarında oturan Başbakan Binali Yıldırım’a da seslenerek, “Eri erden ayırmak ordumuza da ülkemize de insanlığa da yakışmaz. Sayın Başbakanımız burada, umarım astsubayların sorunlarının çözülmesi için kendisi de gayret sarf edecektir” diyerek sözlerini tamamladı.
O MEKTUP: ASTSUBAY OLDUĞUM İÇİN ÖZÜR DİLERİM KIZIM...
Bakan’ın okuduğu o mektup: "Senden özür dilerim kızım. Sana hak ettiğin koşullarda bir hayat sunamadım, her talebini karşılayamadım, iyi bir eğitim sağlayamadım. İki yılda bir gördüğüm keyfî atamalarla düzenli bir okul hayatın olmadı. Bazen kültürünü, dilini bilmediğin çocuklarla farklı farklı okullarda eğitim gördün. Hiçbir arkadaşlığın iki yıldan fazla sürmedi, hep yarım kaldın. Sana hak ettiğin bir oda veremedim. Adaletsiz lojman sistemi hayatımızı hep etkiledi. Birileri 'Lojmanın iyisi bana mı çıkar?' diye dertlenirken biz 'Acaba bize lojman çıkar mı?' diye kaygılandık. Çıkan lojmanlar ise kimsenin beğenmediği, güneşsiz, küçük, basık yerler oldu. Bazen o kötü lojmana bile muhtaç olduk. Terörün ne olduğunu öğrenemeyecek kadar küçüktün, silah sesleriyle öğrendin. Özür dilerim kızım. Her istediğinde yanında olamadım. Hep bir özlemle büyüdün. Keyfî mesailer, keyfî nöbetler, cezalar, denetleme hazırlıkları buna sebep oldu. Bazen seni ve ailemi götüremedim çalıştığım yerlere. Statümü ve rütbemi sen de taşıdın benim gibi. Serviste sana gösterilen yere oturdun. Yaşıtlarının babaları farklı rütbelerde olduğu için onlarla aynı sosyal mekânlarda oturamadın. Çok sıra bekledin. Seni hak ettiğin tatile götüremedim. Kamp sırası on yılda bir gelemedi. Diğerleri gibi her yıl gidemedik. Puanımız, kontenjanımız yetmedi. Hastalandığında A polikliniğine gidemedin. Diğerler çocuklar gibi güzel parklarda oynayamadın. Astsubay olduğum için özür dilerim kızım."