15 TEMMUZ FETÖ Darbesi Araştırma Komisyonu Üyesi CHP İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray Meclis Anayasa Komisyonunda yaptığı konuşmada AKP iktidarına tarihi uyarılarda bulundu. Çıray bir saati aşan konuşmasında Türkiye’nin mevcut koşullarda neden bir Anayasa yapımına gidemeyeceğini sert sağlam ve sorumlu bir muhalefet üslubuna dayandırdığı sert eleştirilerle ortaya koydu.
Konuşmasına TSK’nın verdiği son şehitlere kastederek ‘Şehitler için yüreğimiz hepimiz gibi eşit olarak yanıyor.’ vurgusuyla başlayan Çıray, ‘söylediklerimizi kötü niyetle algılamayın. Millet bize muhalefet görevini verdi, görevimiz sizi uyarmak; aksi halde görevimizi yapmayız.’ diye devam etti.
SURİYE’DE DÜŞTÜĞÜNÜZ DURUMA SEVİNEBİLMEM MÜMKÜN DEĞİL
Bu çerçevede ilkin, ırksal değil değerlere ilişkin unsurlarla tanımlamadığı Türk Milletinin bir mensubu olarak sözü Fırat Kalkanı operasyonuna getiren Aytun Çıray, Kasım 2011’de Meclis Genel Kurul’unda yaptığı konuşmada ‘Bakın gelin Suriye meselesine bulaşmayın. Suriye bizim milli meselemiz değildir’ dediğini gerekçeleriyle birlikte hatırlattı. ’Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ilkesinin korkak insanların pasifist siyaseti olarak algılanmasının yanlışlığını da vurguladığını belirten Çıray, o gün bu ilkenin altı yüz yıllık Osmanlı tecrübesinden damıtıldığını da dikkat çektiğini söyledi. Bu uyarılara rağmen bugün neredeyiz sorusunu soran Çıray “Rakka’ya başkası girdi,-bakın esas yerleri söylüyorum- Menbiç’e başkası girdi . Devletimi temsil ediyorsunuz, bu duruma düştüğünüz zaman benim sevinebilmem mümkün mü?’ diye devam etti.
BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ HEM ANAYASAYI BANA UYDURUN, HEM DE BİR DÖNEMİ TEMİZE ÇEKİN DEMEKTİR
Aytun Çıray resmettiği acıklı dış politika manzarasından sözü komisyonun gündemine, Anayasa değişikliğine getirdi. Sayın Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli’nin sürekli de facto durumdan bahsettiklerini belirten Çıray, de facto denilen bu durumun ‘Anayasa’nın dışına çıktım, o Anayasayı değiştirin, bana uydurun, aynı zamanda bir dönemi beyazlayın, aklayın.’ politikasından ibaret olduğunu vurgulayan Çıray, bu değişikliklerle esasen bir dönemi temize çekilmek istendiğine dikkat çekti. Bu çerçevede Türkiye’nin ağır problemlerinin aslında Anayasa’dan kaynaklanmadığını ve bu ağır problemleri Anayasa değişikliğine indirgemenin yanlışlığını gerekçeleriyle ortaya koyan Çıray, ‘demokrasinin bir gelenekler rejimidir, bir ahlaktır, bir inançtır, bir medeniyet meselesi’ olduğunun altını çizdi.
İKİ KİŞİNİN ANLAŞMASINDAN NE TOPLUMSAL MUKAVELE ÇIKABİLİR, NE DE ONLARIN İMZALARI BU MUKAVELEYİ MEŞRULAŞTIRABİLİR
15 Temmuz FETÖ darbesi sonrasındaki konjonktürün bu tür bir teşebbüs için hiç uygun olmadığını belirten Çıray, ‘FETÖ’yle mücadele bitmeden neden biz bu işlere girişiyoruz. FETÖ bitti mi ki?’ diye sordu. ‘Belki bu salonda bile FETÖ’yle ilişkili olan insanlar var’ diye devam eden Çıray, iki adamın A 4 kağıtlarıyla yapacağı anlaşmadan ne toplumsal mukavele , ne de imzalarının bu mukaveleyi meşrulaştıramayacağını vurguladı. Bu konuda Venedik Komisyonu Kriterlerinin belirleyici olduğuna dikkat çeken Çıray, mevcut koşullarda ‘başta katılım ve eşit propaganda hakkı’ olmak üzere bu kriterlerin hiçbirinin karşılanamayacağını n altını çizdi. Çıray hem millet iradesinden söz edip, hem de millete haber vermeden değişikliğe gitmenin kabul edilemeyeceğini ifade ederek ‘Bu ne ya , bu nasıl demokrasi’ diye tepkisini ortaya koydu.
Konuşmasının takip eden bölümlerinde Rusya Büyükelçisinin uğradığı suikastın vahim boyutlarına, Suriye’de El Nusra ile kurulan ilişkilerin tehlikelerine ve suikastçıyla FETÖ arasında kurulan bağlantılara dikkat çeken Çıray, bu koşulların Anayasa değişikliği teşebbüsü için uygunsuzluğunun altını özellikle çizdi. ‘On dört yıldır iktidardasınız, size soruyorum: Bu parlamenter rejimde ne istedinzi de yapamadınız?’ diye sordu. Şimdi istikrar diye ortaya çıkıldığını belirten Çıray, iktidara seslenerek ‘demokrasinin bir öğrenme rejimidir. İstikrar için tek parti iktidarı ya da koalisyon olup olmaması mühim değil. İstikrarı anlamak, demokrasinin bir gelenekler rejimi olduğunu anlamaktan, birbirimize saygılı olmaktan, hukukun üstünlüğünü kesin kabul etmekten, kuvvetler ayrılığını, mutlak kuvvetler ayrılığını kesin kabul etmekten, buralardan geçiyor.’ dedi.
Çıray konuşmasını bu değişikliklerin Meclisten geçeceğine inanmadığını, ancak bu değişikliklerin Meclisten geçip, referandumda kabul edilse bile, tam bir toplumsal mutabakat çabası gösterilmediği için 12 Eylül Anayasası kadar bile meşru olamayacağını belirterek noktaladı.