CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, bankaların kredi kullandırma şartlarını ağırlaştırarak kredi verme miktarını düşürdüklerini belirterek, “Daha önce kredi alabilen firmalar bile kredi almakta zorlanıyor, ekonomi yavaşlama sinyalleri veriyor” dedi.
Erdoğdu, 2018 yılı Şubat ayı ortalamalarına göre, TL üzerinden açılan ticari kredi faizlerinin yüzde 18’e, konut kredisi faizlerinin yüzde 15 e yaklaştığına işaret ederek, hanehalkının kullandığı ihtiyaç kredilerinin faiz oranlarının ise yüzde 20’yi aştığını söyledi. Ticari kredi faizlerinin 2015’de yüzde 14, 2016’da yüzde 15 olduğunu hatırlatan Erdoğdu şöyle devam etti:
“2018’in ilk 2 ayının sonunda yüzde 18’e yaklaşması, bankaların kaynak maliyetlerinin çok yükselmiş olmasının sonucu. Bankalar kredi vermek için gerekli olan finansmanı ya yurt içi mevduatlardan ya da yurt dışı kaynaklardan elde ediyorlar.Mevduat faizinin düzeyini belirleyen ise tüketici enflasyonu. Çünkü tasarruf sahibini parasını TL mevduatta tutmaya ikna edebilmek için en az enflasyon oranında faiz ödemek gerekiyor ki, paranın alım gücü erimesin. Bu durumda enflasyon yüksek olursa mevduat faizi, mevduat faizi yükselirse de kredi faizi yükseliyor. Tasarruf sahibi, başka bir güvenceli yol daha seçiyor; kendisini enflasyona karşı dövize yönelerek de koruyor. Nitekim bankalardaki toplam mevduatın yüzde 43-44’ü döviz mevduatından oluşuyor.”
BANKALAR SINIRLARINI ZORLADI
Bankacılık verilerinin 2017’deki iktidar kefaletli kredi genişlemesi politikasının sonunda bankaların mevduatlarına göre kredi kullandırma sınırlarını zorladıklarını gösterdiğini ifade eden Erdoğdu, “2017 Aralık itibariyle bankaların kullandırdıkları nakdi krediler, 2 trilyon 229 milyar TL’ye ulaştı ve 2016’daki 1 trilyon 841 milyar TL’yi yüzde 21 aştı.Bankaların kredileri, topladıkları mevduatın 26 puan üstüne çıktı. Bankalar bu farkı temin için dış piyasalardan kaynak bulmaya yöneliyorlar” diye konuştu.
Bankaların yurt dışı piyasalardan borçlanırken ABD tahvil faizi üzerine ülke risk primininde borçlanma faizine eklendiğini anlatan Erdoğdu, uzun süredir sakin seyreden ABD tahvil faizlerinin Şubat ayında ani bir yükseliş yaşadığına işaret ederek şunları söyledi:
“Türkiye’nin risk primi son dönemde artan jeopolitik risklerle şubat ayı içerisinde yükseldi ve 172’yi buldu. Bu sayı Brezilya’da 160, Güney Afrika’da 140’larda.Enflasyonda, ülke risk priminde ve ABD tahvil faizlerinde yaşanacak düşüşler kredi faizleri üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratır, tersi durum, dışarıdan kaynak kullanımının faturasını artırır. Gelişmeler, enflasyonda bir gerileme vadetmezken ABD tahvil faizlerinde artma ve Türkiye’nin risk priminde de önemli bir yükselme ihtimali artıyor. Dolayısıyla bankaların dışarıdan borçlanma maliyetli ve bu borcun içerideki kullanıcıya kredi olarak sunulmasının maliyeti daha yüksek olacak.”
2018 SIKINTILI BİR YIL OLACAK
Merkez Bankası verilerine göre, Türkiye’nin 12 ayda çevirmesi gereken dış borç yükününün 177 milyar dolar, cari açık için gerekli finansman yükünün de en az 40 milyar dolar olacağına dikkat çeken Erdoğdu, en az 217 milyar dolar dış kaynak bulmak gerekeceğini ve bu kaynağın da yükselen faizle bulunabileceğini bildirdi. Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi:
“Bütün bunlar, 2018’in kredi temini ve kredileri döndürme konusunda sıkıntılı bir yıl olacağına işaret ediyor. Kaynak maliyetlerinin arttığı, kredi temininin pahalılaştığı bir döneme girildi. Bankaların riskten kaçtıkları ve kredi kullandırma şartlarını ağırlaştırarak arzı daralttıkları gözleniyor. “Kredi sıkılaştırma” denilen bu koşullarda, daha önce kredi alabilen firmalar bile kredi almakta zorlanıyor. Kısacası ekonomi yavaşlama sinyalleri veriyor.”
Erdoğdu, hızlı kredi büyümesinin yaşandığı 2017 sonrasında sorunlu ve ödemesi geciken kredilerin gerçekte ne kadar arttığının bilinmediğini de kaydederek, “Bankalar Birliği Risk Merkezi, bu oranı yüzde 3,2 olarak açıklasa da, resmiyete dökülmemiş gecikmiş alacağın daha yüksek olduğu ve bu durumu hisseden bankaların, kredi arzını kısarak ‘sıkılaşmayı’ tercih ettikleri gözleniyor” dedi.