CHP Gençlik Kolları’nda yetişen uzun yıllar yönetim kademelerinde önemli görevlerde bulunan ve İzmir siyasetinde başarılı gençlerinden olan Onur Günay ile CHP, Türkiye ve İzmir siyaseti üzerine açıklamalarda bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi yeniden parti içi bir yarış sürecine girdi. Tabi ki bu yarışın en önemli ayağı il başkanlığı. Siz bu süreç hakkında ne düşünüyorsunuz? Parti içi bir kaos oluştu mu? Oluştuysa bu kadar kaosa gerek var mıydı?
Bu kadar kaosa gerek yoktu. İlk olarak şunu söyleyeyim: Deniz Yücel ile hiçbir siyasi bağım olmamasına rağmen bence iki dönemi de kavgasız gürültüsüz iyi götürdü. Bence İzmir’i iyi idare etti. Urla ve Menemen olaylarında ufak tefek hatalar oldu. Onun dışında çok bir şaibeye bulaşmadı. Bence il başkanı adayı yüzde 100 il yönetimi içinden olmalı. Eğer olmazsa ben partili olarak şu soruyu sorarım; ‘İl başkanı dışında kalan yöneticiler beceriksiz mi? Neden onları yapmadılar?’ Sonuçta onlar da oy alıp geldiler. Oradaki yöneticilerin bir abiye-ablaya mı ihtiyacı var? Bence tabiri bile çok saçma.
Çağdaş Kaya, Özkan Tice, Özcan Durmaz… Önemli görevler yapmış isimler varken buradaki insanlara ‘Siz bir şey beceremezsiniz, dışarıdan size bir abi-abla getireyim’ demek oradaki insanlara haksızlık. Bu soru işareti bile değil tahammül olmalı. Ben olsam yönetim içinde bir seçim ile hızlıca çözülür. Dışarıdan bir atama seçime giderken çok ayıp olur.
Elbette bu yarışın içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni yöneten ekipler de var. Yönetim dışından isimler de geçiyor. Siz bunu hala mavi-beyaz liste kavgasının devamı olarak görüyor musunuz? Hâlâ bir hesaplaşma var mı?
O koltukta oturunca herkeste bir ego oluyor. Herkes kendinden birisi olmasını ister. Ben Tunç Bey’in de sağduyulu davranacağını düşünüyorum. Atanmış bir yönetim olsaydı, hepsini il başkanı seçti diyecektik. Ama burada bir çarşaf liste oldu, delenler de oldu. Bu insanlar 2,5 yıldır çalışıyorken bu insanlara sen beceremezsin, yapamazsın deyip kenara atmak olmaz. İnsanların hevesi kırılır. Bedri Serter sürecinde bu yaşandı. Bunlara hiç gerek yok. Tabi il başkanlığı görevinin de bir ağırlığı var. Yoldan geçen birisi olmamalı.
Peki Deniz Yücel’in hala istifa etmemesi, bir beklenti içinde olması bu krizi derinleştiriyor mu?
Bence derinleştirmiyor. Hatta daha iyi oluyor, Deniz Yücel’in de şöyle bir görevi var, bunu insanlar unutuyor. 2 dönemdir il başkanlığı yapıyor ve yönetimdeki insanlarla uzun zamandır çalışıyor. Sen ilin babası, genel başkanın İzmir’deki temsilcisi olarak görevi bırakırken sonuçlandırıp gitmen lazım. Bir anda istifa edip ‘Ben gidiyorum hadi size hayırlı işler’ demek oradaki çatlağı derinleştirir. Şu anda Ekrem İmamoğlu gibi kötü bir olay yaşanıyor. Bu nedenle de genel merkezin kafası dağınık. Bu durum da süreci hızlandırıyor.
CHP’nin İzmir’de oylarını arttırdığını düşünüyor musunuz?
Türkiye’deki hükümetten kaynaklı yaşanan derin sıkıntılar var. Bu sıkıntılardan kaynaklı CHP oylarının İzmir’de de artacağını düşünüyorum. En önemli konu şu; bizim milletvekili adaylarımız kim? Biz ittifaklı bir liste mi çıkacağız yoksa tek mi? Eğer onlar bizim listelerden girerse onları 12-13’e koyamazsın. O zaman da sen birçok aday adayını değerlendiremeyeceksin. Görünen de ön seçimin olmaması. Ön seçim olmazsa aday olmayacağız diyenler de var. Buradaki en önemli kıstas budur. Eğer bizim listemizde diğer partiler de yer alırsa, 3-5 kişi anca yazabiliriz. Seçilebilecek sıralardan bahsediyorum.
İl başkanı İzmir’de genel merkezin temsilcisi. İl başkanı zaten gidip de 7-8’e yazılmaz benim gözümde. İl başkanının isim önemli olmadan hak ettiği yer başkadır. Burada sonuçta hiçbir ismin şahsi oyu yok.
Soru: İzmir’de 22 belediyeniz var. Belediyelerin başarısı genel seçimlerde oldukça etkili. Siz partinizin yönettiği belediyelerin başarısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Belediye başkanları başarılı mı?
Bence belediye başkanlarımız başarılı. Geçmiş dönemlerde organize ve mali operasyonlar olurdu. Şimdi olmuyor. CHP’li belediyelere yapılan denetim çok daha fazla oluyor. Bence akçeli işler, çok kötü olaylar olmadı. Burada ben Tunç Bey ile ilgili parantez açmak istiyorum. Bence kendisi başarılı bir belediye başkanıdır. 2 dönem çok küçük bir ilçede belediye başkanlığı ve siyaset yapıp İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmek kolay değil. Aziz Bey için şunu derlerdi çok iş yapar; ama pazarlayamazdı. Bu iki ayaklı hem iş yapacaksın hem de pazarlayacaksın. Benim belediye başkanlarına tek tavsiyem 5 seneyi her gün seçim varmış gibi geçirmek lazım. Genel merkezde görüyorum, 6 ay kala herkes orada. Ekrem Bey’in en büyük özelliği tekrardan Beylikdüzü Belediye Başkanı olacakmış gibi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olacakmış gibi çalıştı. 5 sene boyunca hem PR’ını ve siyasi çalışmalarını yaptı. Hem de Ankara ilişkilerini sürdürdü. Bu aslında futbol maçı gibi her gün antrenmana çıkması gerekiyor. Mesela Abdül Batur bunun çok iyi bir örneği. İlçe, il ve Ankara dinamiklerini sıcak tutacaksın. Belediye başkanlığı gerçekten çok zor iştir. Sen öyle bir çalışman lazım ki seni vekillerin, il başkanının, danışmanların, meclis üyelerinin sülalene kadar bilmeleri gerekiyor. 5 yıl boyunca ilişki kurmayıp, son 6 ay kala gidince yeniden kendini tanıtmaya başlıyorsun. 5 sene çok sıcak giderse, şu ilçede şöyle birisi var derler zaten senin başka bir şey yapmana gerek kalmaz. Ben Tunç Bey Seferihisar’da şunu satmış bunu satmış bilmem. Ama İzmir’in iktidar partisi, İzmir’in en küçük ilçesinden büyükşehir belediye başkanını aldı ve aday yaptı. Bu sefer ben diğerlerine derim ki demek ki Tunç Bey bazı şeyleri doğru yapmış. Ekrem İmamoğlu ismi daha önce var mıydı?
İzmir’deki il örgütünde bir yorgunluk, sanki partililerin üzerinde bir ölü toprağı var gibiydi... Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bunlar herkesin siyasi geleceğini belirleyen konular. Herkes otomatik olarak bunları düşünüyor. Sonuçta siyaset yaptıkları partinin önünde büyük hamleler var. Düşünsenize 20 yıllık bir iktidar var. Cumhurbaşkanı adayı içlerinden ya da 6’lı masadan çıkacak. Bu olduğunda ölü toprağı da kalkacak. Deniz Yücel biraz daha dengeci bir adam. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde CHP ile AK Parti arasında kavga oluyor. Deniz Yücel bu konuda da daha kurumsal, daha dengeci bir politika izliyor. Eskiden kalkıp il yöneticileri kafasına göre açıklama yapardı. Kendisi bu tip şeylere girmeden götürdü ve başarılı da oldu.
Peki, CHP’nin İYİ Parti’ye rol kaptırdığını düşünüyor musunuz?
Ben kesinlikle düşünüyorum. Hele TBMM’de asla düşünmüyorum çünkü 3 grup başkanvekilimiz de bence gelmiş geçmiş en iyileri. Baktığımız zaman iktidarın elinde olmayan basına ve sosyal medyada çok izleniyorlar ve üçünün de ismini biliyorlar. Bir örnek vereyim bunu da mutlaka yazın çünkü siyaset için iyi bir örnek. Özgür Özel, bir gün benim işlettiğim restorana yemeğe geldi. Yanında da şu ankilerden 4-5 tane genel başkan yardımcısı vardı. O gün o dükkânda hatırı sayılır müşteri vardı ve ayağa kalkan 10 kişinin 9’u Özgür Özel ile fotoğraf çekilmek istedi. Vatandaşın gözünde artık daha popüler, belki de oradakilerin çoğu CHP’li değildi. Ondan dolayı da İYİ Parti’ye rol kaptırılmadı. Bütçe görüşmelerine baktığınız zaman karşı tarafı heder ettiler.
Son dönemde İYİ Parti ve İmamoğlu olayında Meral Akşener yükseldi. İYİ Parti’nin İzmir İl Başkanı da İzmir’de yüzde 23 oy alacaklarını sıkça dile getiriyor. İBB de söz sahibi olmak ve bazı büyük ilçeleri istiyorlar. İYİ Parti bu kadar güçlü mü ki bu kadar şey istiyor?
İYİ Parti’nin oylarının yüzde 50’si MHP’den gelme. Sıfırdan bir parti kurup, yüzde 10 barajı açıp grup kurdular. Ben bu arada duruşu ve konuşmasıyla Meral Hanım’ı başarılı buluyorum. Ama Türkiye’nin şu an için ikinci partisi CHP’dir. Şu anda oy kaybı olsa da AK Parti önce; ama ana muhalefet CHP’dir. Bence 6’lı masa ittifakları cumhurbaşkanı seçiminden sonra rafa da kalkabilir. Düzelmeden sonra her siyasi parti kendi kulvarında çalışsın diyebilirler. AK Parti ile bir acımasızlık geldi çünkü kimseye nefes aldırmıyor. Belki biz ileride İYİ Parti ile iyi bir rakip de olabiliriz. Sokakta da ilde de bir ölü toprağı var çünkü belirsizlik var. Darbeler kenara konduğunda 100 yıldır böyle bir kaotik durum vardı. Türkiye’deki son 20 senedir olan olaylara bakarsak başka bir ülkede 20 kere hükümet devrilirdi.
Kemal Bey’in adı ‘düzenleyici, devleti kendi ayarlarına döndürecek aday’ olarak mı öne çıkıyor?
Bence kesinlikle öyle, Kemal Bey siyaset sürecinin altın çağını yaşıyor. Geçmişten gelen adalet yürüyüşü, sonra Muharrem Bey’in adaylığı, sonra bizim elimizde olmayan Adana, İstanbul, Ankara gibi yerleri aldık. Bursa direkten döndü. Türk toplumu, Recep Tayyip Erdoğan gibi küfreden, elini masaya vuran, bağırıp çağıran insanlara daha alışıktı. Kemal Bey gerçekten çok iyi niyetli, kibar, devletin içinden gelmiş; bürokrasiyi bilen ve naif bir insan. Türk toplumu buna yavaş yavaş alıştı. Kemal Bey olmasa, ben 6’lı masa olacağını düşünmüyorum mesela. O adalet yürüyüşü gerçekten seçilecek bir yol değildi.
Bu adalet yürüyüşü ile ilgili bir anekdot anlatmak istiyorum. 14-15’inci gündekaravanlarda kalıyorlar. Kemal Bey’e bazı genel başkan yardımcıları, “Yakında bir otel var bari sizi hamama götürelim, duş alın” diyorlar. Kemal Bey de “Yürüyecek mesafedeyse giderim. Kesinlikle arabaya binmem.” diyor. Ya adam o kadar inanmış, Kemal Bey 70 yaşın üzerinde o kadar yolu o sıcakta yürüdüğünü düşünün… Kemal Bey başarılı ve iyi bir denge siyaseti yapıyor. Hemen kızan bağıran çağıran masayı yıkan birisi değil. Zaten bizim 20 yıldır böyle bir liderimiz var. Artık daha akılcı daha dengeci ülkenin gerçek sorunları ile ilgilenen bürokrasiyi bilen bir insana ihtiyaç var. Buna da en çok ihtiyacı olan Kemal Bey.
Kulislerde mevcut belediye başkanlarının çoğunun değişeceği söyleniyor. Bir de uzun soluklu başkanlık yapanlar var. İzmir’de de bir ekip kavgası var. Uzun yıllardır partinin içinde yer alan biri olarak bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?
Uzun soluklu belediye başkanlığı yapan Güzelbahçe Belediye Başkanı ve ilçesi değişmesine rağmen Konak Belediye Başkanı var. Zaten üst üste başkanlık yapıp bir şey yapamamışsan, bundan sonra da yapamazsın demektir. Mustafa İnce ve Abdül Batur şu konuda çok başarılı; iki ilçe TÜİK verilerine göre Türkiye’nin en pahalı 20 ilçesi içinde. Ama şöyle problem mevcut: Bu nereye kadar gidebilir? Bunun bir yerde de noktalanması gerekiyor. Gençlere de yer açmak istiyorlar. Abdül Başkan bence başarılı bir siyasetçi, konuşmadığı kimse yok. Kendisi ile ilçelerimiz de farklı, yakın da değiliz… Ancak bir gerçek var ki; siyaseti aktif yaşayıp, hızlı hareket ettiği için başarıyı yakalıyor. Mesela Ekrem İmamoğlu olayı oldu 5 saat sonra oradadır. Diğer belediye başkanları oturur düşünür; karar alır ve hareket eder. Birçok şeyden de eksik kalır. Ben başarılı belediye başkanlarının değiştirilmesini yanlış buluyorum ama tabii ki genel merkez de çok uzun dönem belediye başkanlığı yapılmasına dur demesi gerektiğini düşünüyorum. Yoksa iş memuriyete döner.
Peki, rozet açıklamaları hakkında görüşleriniz nelerdir? ‘Beni buraya CHP atadı; ama ben geldim seçildim, rozetimi çıkardım, herkesin başkanıyım’ açıklamaları bir partili olarak sizi rahatsız ediyor mu?
‘Ben rozetimi çıkarttım’ kavramına katılmıyorum. Elbette her partiden kişiye hizmet edeceksiniz. En iyi belediye başkanı herkesi dinleyen belediye başkanıdır. Eğer ben belediye başkanıyım her şeyi ben bilirim dersen sonu evinde biter. Her denileni yapmazsın, dinlersin istersen uygularsın, bu ekip işidir. Mesela Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce’nin en büyük şansı denge siyasetidir. Şunun şurasını beğenmedim, adını beğenmedim deyip sürekli insan değiştirirsen olmaz. Mustafa Başkan 14 yıldır sadece 3 ilçe başkanı ile çalıştı ve kavgasız götürdü. 2 başkan yardımcısı ile çalıştı birisi hala görevde diğeri emekli oldu. İki tane siyasi başkan yardımcısı ile çalıştı, biri kendisi bıraktı diğeri görevde. Mustafa Başkan’ın kendisine ve Güzelbahçe’ye en iyi siyasi hamlesi budur. Yeri geldi sorun da yaşadı, anlaşamadı ama bir şekilde götürdü. Sürekli değişiklik olduğu zaman zemin oturmuyor. Mesela Abdül Başkan da öyle. Mesela Tunç Bey de bu yanlışı yaşıyor. Kendisi çok vizyoner bir insan; ama ekip sorunu var. Kavga ederken birine zarar veriyorsan, kendin de zarar görüyorsun. Meclis üyesi ile kavga eden belediye başkanı kendisine zarar verir. Siyasette belediye başkanlığı babanın şirketi değil. Mesela Halil Arda… Ben bilirim dedi ve bunun sıkıntısını yaşadı. Belediye başkanı ve milletvekilliği çok farklı, düşünsenize bir ilçede bir gün çöpler toplanmıyor ya da işçiler işe gelmedi. Belediye başkanlarının yürütmesi gereken aktif bir yapı var. Mesela ben İzmir’deki en aktif belediye başkanlarından birisinin Erhan Kılıç olduğunu düşünüyorum. Çünkü Çağdaş Kaya gibi siyaseti bilen birisini yanına aldı. Olması gereken de bu aslında, şöyle bir örnek verdiğimde gülüyorlar. Bir milletvekili başkanı makamında ziyaret ediyor, yanındaki adamları tanımıyor. Belediye başkanı sonuçta bir insan. ‘Ben her şeyi bilemem’ demesi gerekiyor. Belediye başkanı hepsini dinlemeli, yeri geldiğinde de tavrını ortaya koymalı.
Kadın belediye başkanlarımızdan Karaburun kötü başladı, iyi gidiyor. Şu anda Balçova dengede gidiyor. Gerçekçi olalım Fatma Hanım’ın böyle bir işi yoktu. Aday bile değildi. Buna rağmen gayet başarılı. Selçuk ise bence iyi başladı, kötü götürdü şimdi toparlıyor. Her şeyi ben bilirim handikabını o da bir süre yaşadı. Şimdi onu atlattı.
En başarılı belediye başkanları Erhan Kılıç, Abdul Batur, Fatma Çalkaya, Mustafa İduğ, Fatih Gürbüz, Mustafa İnce, Utku Gümrükçü, İlkay Girgin Erdoğan.
Milletvekillerinden başarılı bulduğunuz isimler hangileri?
Mahir Polat başarılı bulduğum isimlerden biri. Kendisi dengeli ve tutarlı bir siyaset yürütüyor. Ednan Arslan diğer bir isim. Çok çalışıyor ve hızı karar alabiliyor. Sevda Hanım ise örgütle uyum içinde. Tacettin Bey’in yıllardır koruduğu bir duruşu var ve halkla iç içe. Bedri Bey’in iş dünyasıyla ilişkileri güçlü ve ekonomi masasına çok emek veriyor.