Bir yıl önce başlatılan sözleşmeli öğretmen atamaları, eğitim sistemindeki bazı aksaklıkları giderse de beraberinde farklı sıkıntılar da getirdi. Sözleşmeli öğretmenlerin özlük hakları ile kadrolu öğretmenlerin özlük hakları arasında fark olmayacak denilse de atama haklarında büyük farklar ortaya çıktı. Bunlardan biri de 4+2 yıl olarak sözleşme yapılan öğretmenlerin eş durumu dahil farklı illere atanamaması.
Altı yıl boyunca öğretmen açığının fazla olduğu illerde özellikle de doğu ve güneydoğu da görev yapmak durumunda olan sözleşmeli öğretmenler, aile bütünlüklerinin bozulduğunu belirterek eş durumundan tayin hakkının kendilerine de tanınmasını bekliyor.
Sözleşmeli öğretmenlerin atamalarıyla ilgili sorunları Meclis gündemine taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atila Sertel, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Sertel, Bakan Yılmaz’a “Kadrolu olan, eşi kamuda çalışan, eşi sözleşmeli olan ve eşi özel sektörde çalışan diye ayrıma gidilmesinin gerekçesi nedir? Aile bütünlüğüne ciddi zararlar veren bu ikilikler kaldırılacak mıdır” diye sordu.
ANAYASA’YA AYKIRI
Uygulamanın Anayasa’nın eşitlik ilkesine ve aile bütünlüğünü koruyan hükümlerine aykırı olduğunu ifade eden CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, şunları söyledi:
“Sözleşmeli öğretmenlerimizin yaşadıkları sıkıntılarla ilgili çok sayıda şikayet alıyorum, alıyoruz. Yıllarca atanamadıkları için sözleşmeli öğretmenliği tercih eden genç öğretmenlerimiz, meslek yaşamlarının baharında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle hayata, dolayısıyla mesleklerine küsüyor. Kadrolu öğretmenlere tanınan birçok hak sözleşmeli öğretmenlere tanınmıyor. Sözleşmeli öğretmenlerimiz, 6 yıl boyunca eş durumundan dahi olsa başka bir ile atanamıyor. Aynı meslek grubu içerisinde sözleşmeli öğretmenler ötekileştiriliyor. Çoğunluğu taşrada görevlendirilen bu öğretmenlerimizin eşleri de o bölgede iş imkanı olmadığı için işini bırakıp gelemiyor. Dolayısıyla eşlerinden, çocuklarından kopuk bir hayat sürerek görev yapmaya çalışıyorlar. Altı yıl ayrı yaşanılan bir evde aile bütünlüğünden, mutluluktan, huzurdan söz edilebilir mi? Kendisi mutlu olamayan biri öğrencileri ne derece mutlu edebilir? Bu öğretmenlerimiz Anayasa’nın eşitlik ilkesine uygun davranılmasını ve Anayasa ile hüküm altına alınmış olan aile bütünlüğü ile ilgili maddenin biran önce işlevsel hale getirilmesini talep ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu çığlıkları duymazlıktan gelmeye devam ettiği takdirde, işiyle eşi arasında kalmış öğretmenlerin sayısının artmasına ve çok sayıda yuvanın dağılmasına neden olacaktır. Aile bütünlüğünü derinden sarsan bu uygulamaya en kısa vadede kalıcı ve akılcı bir çözüm üretilmelidir.”