Aliağa İlçe Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Sındır, “Aliağa’ya özel bir mercek tutmuş bir Milletvekiliyim. Aliağa’da merkezi hükümetin kamu yatırımlarına ilişkin birçok araştırmada bulundum, soru önergeleri verdim, basın açıklamaları yaptım. Bunlardan bir tanesi Aliağa Bergama İZBAN hattı. Bu hat için hükümet 2021 yılı kamu yatırımlarında sadece 1000 TL ödenek ayrılmış. Bu hat neden ısrarla yapılmaz? Bergamalı, Çandarlılı, Aliağalı yurttaşlarımıza bu hattı kullanmak isteyen vatandaşlarımıza bu zulüm neden? Bunu hep sordum sormaya da devam edeceğim. Bu iktidar ülkeyi yönetemiyor demek yanlış. Bu bir işi yapmak istiyor da beceriyor anlamını taşır. Sanki affedilir bir yanı varmış gibi.
Siyasal iktidar bu ülkeyi yönetmiyor. Derdi esnaf değil, çiftçi değil. Derdi işçi emekli emekçi işsiz yoksul değil. Bugün Aliağa’dayız. Emeğin kenti, emekçinin kenti Aliağa’dayız. Ama görüyoruz ki emeğin sömürüldüğü emekçinin yok edildiği bir kent olmuş Aliağa. Herkesin iştahını kabartan rantın, sermaye tarafından bir şekilde elde edilmeye çalışıldığı bir kent Aliağa. Ve bu kentin yöneticileri de maalesef halkın değil rantın temsilcileri haline gelmişler” dedi.
“BIRAKIN İHALEYİ İMAR PLANI BİLE DAHA GEÇMEMİŞ”
Sözlerine Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi ile devam eden Sındır, “bu ülkenin hastanelere ihtiyacı var. Hele hele Aliağa’ya yapılan Türkiye’de dördüncü olan Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi’ne çok ihtiyacı var. Kamu yatırımları programında 9 Eylül Üniversitesi’nin bu hastane ile ilgili yatırımı var ama henüz sıfır harcaması bulunuyor. Bu hastane ile ilgili 29 Mart seçimlerinin hemen öncesinde bir temel atma töreni yapıldı. İktidar partisinin temsilcileri, vali, 9 Eylül Üniversitesi rektörü, Aliağa Belediye başkanı oradaydı. O temel atıldığında merak ettim buranın ihalesi yapılmış mı diye? Bırakın ihaleyi imar planı bile daha geçmemiş.
Zeytinlik olan bir alanda “sözde” temel atıldı. Bunu soruşturdum, soru önergesi verdim. Hiç ses yok. Sonra öğrendik ki atılan temelde yaklaşık 10 cm’lik sathi bir beton dökülmüş. Seçime gittiğimiz bir dönemde peki böyle bir temel atmanın sebebi neydi? Aliağa coşuyor, Aliağa yatırımlar alıyor algısı yaratmak. Öyle bir hikaye ki o hastanenin ihalesi bu yıl Nisan ayında yapıldı. Kim tarafından? Aliağa Belediyesi tarafından yapıldı. Aliağa Belediye başkanı ile görüşüyorum diyor ki o hastaneyi biz kabasını bitirip 9 Eylül Üniversitesi’ne teslim edeceğiz. Aliağa Belediyesi bütçesinden yaklaşık 69 milyon küsur bir bedelle ihale yapmış, bitirmeye çalışıyor. 2019 yılının Mart ayında temel atıyorsun, 2019 geçmiş 2020 yılı geçmiş; 2021 yılının Nisan ayında yapım ihalesine çıkıyorsun. 3 senedir neredeydiniz?” dedi.
“ÇED ONAYI VERİLİYORSA ÖNCE HALKA SORULUR”
Çaltılıdere’de yapımı devam eden yat tersanesiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Sındır, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çaltılıdere’deki sulak alanı valilik tarafından kurulan komisyon kararıyla sulak alan olma özelliğinden çıkardılar. 9 Eylül Üniversitesi’nden bir grup uzman zamanında rapor vermiş burası sulak alandır, başka amaçla kullanılamaz diye. O rapor yok ortada, saklanmış, yok edilmiş. Ama kurulan komisyon oy çokluğu ile nasıl oluyorsa göçmen kuşların uğrak yeri, balıkların yumurtlama yeri olan bu sulak alanı yok sayıyor! Yapılmak istenen yat tersanesi için ayrıca ÇED onayı dahi verilmiş. Çaltılıdere’de vatandaşa soruyorum; size sordular mı, haberiniz oldu mu diye; yok diyorlar. Burada toplantı yapılmadı mı diyorum; yok diyorlar.
ÇED onayı veriliyorsa önce halka sorulur. Halkın onayı alınır. Halkla toplantı yapılmadan ÇED onay süreci zaten yapılamaz. Aliağa rantın sermayenin egemen kılındığı, emeğin emekçinin halkın yoksul kesimlerin yok sayıldığı bir yer haline gelmiş. Avrupa’nın en büyük yat tersanesi yapılıyor. 130 tane üretim imalat atölyesi olacak. 200 dönümlük bir arazi. Çok büyük bir çevresel yük getirecek. Sadece Çaltılıdere’ye değil tüm Aliağa’ya çevresel bir yük getirecek. Aliağa siyasal iktidarın egemenliğinde ve yukarıdan gelen saraydan gelen talimatlar ile yapılan işlerle teslim olmuş Çevresi ile havasıyla suyuyla toprağıyla her geçen gün daha da kirlenen bir kente dönüşmüş. Para, rant ve talan üçgenine sıkışmış siyasal iktidar Aliağa’nın doğasını ve çevresini maalesef yok ediyor. Siyasal iktidar Aliağa halkını da gözden çıkarmış.”