CHP İstanbul Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Gülay YEDEKCİ, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada iktidarın betona tapma sevdasını vurguladı ve çiftçinin hakkını savundu.
Endüstri bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve serbest bölgeler ile sanayi sitesi ve bunlara ilave olarak ihtiyaç duyulacak alanlar için mera alanlarının, ot bedeli bile alınmadan, aslında bir anlamda imara açılmasıyla ilgili bir teklifle karşı karşıya olunduğunu belirten Yedekci, zeytinliklerin imara açılmasından vatandaşların direnci nedeniyle vazgeçildiğini hatırlattı. Getirilen bu torba yasanın 55. Maddesi ile yeşil alanların sanayi ve teknoloji alanları bahane edilerek tekrardan imara açılmasının istendiğini söyledi.
RANT ANLAYIŞINIZ DOYMAK BİLMİYOR
İmara açılması istenilen mera alanları için ot bedelinin neden kaldırıldığını sorgulayan Yedekci, “Ot bedeli neden önemli? O ot bedelleriyle başka alanlar mera alanlarına çevrilebilirdi ama şimdi onu da almıyorsunuz ve imara açıyorsunuz. Peki, bu doymak bilmeyen rant anlayışınızın sonucunda ne oldu?” dedi.
“YERLİYİZ, MİLLİYİZ DİYORSUNUZ SİZE KİM İNANIR?”
Türk Çiftçilerinin hakkını savuna Yedekci, “Benim güzel ülkemde son on yılda dışarıdan, rakamı dikkatlice dinleyin lütfen, 115 milyar dolar gıda ve tarım ürünü ithal edildi. AKP hükûmetleri Türk çiftçisinden, Türk köylüsünden esirgediği anlayışı ve bu yaklaşımı başka ülkelerin çiftçilerine sağladı. Kimlere sağladı? Mesela Sudan'a sağladı. Son zamanlarda bir Sudan aşkı ve Sırbistan aşkı var; oradan da et ithalatını sağlıyorsunuz. Peki, et ithalatında ne durumdayız, ona da bakalım: Hayvansal üretimi desteklemek yerine 2006-2017 yılları arasında 5 milyar 433 milyon dolarlık canlı hayvan ve karkas et ithal edildi. 2003-2016 yıllarını kapsayan AKP iktidarında mısır, buğday, pirinç ve çeltik yani hububat için 63 milyon ton dışarıdan alınmış ve 17,5 milyar dolar ödenmiştir. Benim Adana'm dururken 10 milyon ton pamuğa 17 milyar dolar ödediniz. Günah değil midir, yazık değil midir bizim çiftçimize?
Dünyada başlıca tütün ihracatçısı olan ülkemiz, tütün üretimini, 2002 yılında 160 bin tondan 2014 yılında 68 bin tona indirmiştir. Ziraat Odasının verilerine göre, 2017 yılının ilk dokuz ayında ihracat yüzde 4,2 artarken, ithalat bunun üç katı, üç buçuk katı arttı, yüzde 12,5 olarak arttı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının verilerine göre, 2003-2015 yılları arasında 1 milyon hektar tarım arazisi tarım dışı alanlarda kullanılıyor, sonra da çıkıp "Beton, beton, beton, nefes alamıyoruz." diyorsunuz hem de hiç sıkılmadan, hiç utanmadan.
Yüzölçümü 78,1 milyon hektar olan Türkiye'nin, uzun ömürlü bitkiler de dâhil olmak üzere tarım arazisi, 2002 yılında 26,6 milyon hektar, on beş yıl sonra, 2016 yılında 23,8 milyon hektara inmiştir. Yani yaklaşık 3 milyon hektar tarım arazisi kaybedilmiştir. Yani vatan toprakları gitmiştir. Sonra da çıkıyorsunuz "Yerliyiz, milliyiz." diyorsunuz, size kim inanır, onu merak ediyoruz.
HÜKÜMET BİR AN ÖNCE YERLİ VE MİLLİ OLMAYA MECBUR
Bu ülkede köylüye sahip çıkmayan, çiftçiye sahip çıkmayan, başka ülkelerdeki tarımla uğraşanı, hayvancılıkla uğraşanı destekleyen, ülkemizde kırmızı et sorunu yaşatan, kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olan Türkiye'yi şimdi saman ithal eden ülke durumuna getiren bu Hükûmetin, bir an önce millî ve yerli olmaya mecburiyeti vardır. Bu ülke bizimdir, her bir karışı kıymetlidir.
Meraları da lütfen imara açmayınız. Vatandaşımız bu konudaki duyarlılığını, daha önce zeytinlikleri imara açmayı getirdiğiniz zaman göstermişti, aynı direnişi ve dayanışmayı göstereceğinden emin olunuz ama vatandaşı böyle kandırarak, dolaylı yollarla, her bir torbaya başka başka maddelerle her bir yeşil alanı imara açmaya çalışma anlayışınız, betona tapma sevdasıdır. Betona tapma sevdanızın size, işte Sayın Cumhurbaşkanının da söylediği gibi yaşanamaz, nefes alınamaz kentler olarak geri döneceğine emin olabilirsiniz” dedi.