Başkanlık sistemine ilişkin CHP'nin tutumuna dikkati çeken MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Ana muhalefet partisi ve onun peşine düşen yazar çizer takımının isteği yaralı ve onarılamamış bir parlamenter sistem midir?" diye sordu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın Yalçın, yazılı açıklamasında, her alanda istikrarın sağlanmasının, öncelikle rejimin sağlam temeller üzerine oturmasına bağlı olduğuna işaret etti.
Cumhuriyet'in devletin binası olduğunu vurgulayan Yalçın, Türkiye'nin kuruluşundan itibaren her ne kadar tek parti iktidarlarıyla yönetilmişse de yönünü daima çok partili demokrasiye, demokratik parlamenter sisteme çevirdiğini belirtti.
Türkiye'nin, 1950'de ciddi anlamdaki ilk çok partili demokratik seçimden sonra geri dönülmemesi gereken bir yola girdiğini aktaran Yalçın, bu yolun fiili durum yaratılarak veya anayasa ihlal edilerek değil, bilakis halk iradesi ve hukukun üstünlüğüne saygı doğrultusunda açıldığını ifade etti.
Türkiye'de hatalarıyla, eksikleriyle bir anayasanın yürürlükte olduğunu belirten Yalçın, meşru yollardan gerekli değişiklikler gerçekleştirilinceye kadar, Türkiye'de herkes ve bütün kurumların anayasaya mutlak surette uymak zorunda olduğunu kaydetti.
Cumhuriyet'in üzerine bina edildiği kolonların takviyesi veya yerine yenisinin konmasının meşru yollardan, halk iradesiyle sağlanması gerektiğini bildiren Yalçın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi konularındaki açıklamasında mevcut fiili durumun neden ortadan kaldırılması gerektiğini çok açık şekilde dile getirdiğini aktardı.
"Sufle siyaseti yapmaktadır"
Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"CHP sözcülerinin bir bardak suda fırtına kopararak MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'ye yüklenmeleri, siyaset deryasında karaya oturmak üzere olan gemilerini kurtarmak için sergiledikleri umutsuz bir siyasi manevradır. Sayın Bahçeli'nin çıkışının AKP'nin ve Sayın Erdoğan'ın işini kolaylaştıran bir hamle olduğunu söyleyebilmek için izan, idrak ve insaftan ziyadesiyle mahrum olmak gerekir ki, maalesef CHP'de bu fazlasıyla mevcuttur. Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke'nin edepten yoksun ve saygısızca cümlelerle Genel Başkanımıza saldırması, bunun en bariz işaretidir. Söylenecek başka söz bulamayanlar, fikir dağarcığı kıt olanlar muhaliflerine küfür ve tahkir ihtiva eden cümlelerle hücum ederler. CHP Sözcüsü Böke'nin Genel Başkanımız hakkında asla söylenmeyecek sözleri sarf etmesi de kendisinin kıratını, seviyesini ve seciyesini, partisinin de fikir perişanlığını ele vermektedir. Böke, halka rağmen Pensilvanya ve Kandil'den kulağına üflenen özel mesajlarla sufle siyaseti yapmaktadır."
CHP'lilerin halka müracaat etmekten korktuğunu savunan Semih Yalçın, Böke'nin parti tabanının gözünü boyamak, kamuoyunu etki altına almak için siyasi vals yapmakta olduğunu ileri sürdü.
Yalçın, "Ana muhalefet partisi ve onun peşine düşen yazar çizer takımının isteği yaralı ve onarılamamış bir parlamenter sistem midir? Ülkede krizin ve kaosun derinleşmesi midir? Bu kaosun devamıyla birlikte yeni bir darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kalmak mıdır? Bu anlayış PKK'ya, ABD'ye ve FETÖ'ye hizmet anlamına gelmez mi? CHP uzun zamandır Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sergilenen fiili duruma ve Anayasa ihlallerine sessiz kalmıştır. Mesele MHP Lideri Sayın Bahçeli tarafından gündeme getirilince de açıkta yakalandığı ortaya çıkmış, bir tür savunma mekanizmasıyla partimize ve liderimize saldırıya geçmiştir." ifadelerini kullandı.