Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Sağlık-Sen İzmir 1 No’lu Şube, sağlık çalışanlarının tamamının zam kapsamı dışında tutulması nedeniyle basın açıklaması düzenledi. Sendika adına açıklamalarda bulunan şube başkanı Cihan Bektaş, yapılacak zammın sadece hekimlere yönelik olmasına tepki göstererek “Geçen hafta çarşamba günü, gündeme bir haber düştü. Hükümet, hekimlere 2 bin 500 ile 5 bin TL aralığında zam verileceğini ve konuyla ilgili yasal düzenlemenin aynı gün Meclis’e geleceğini açıkladı. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar dikkate alındığında, Hükümetin zam haberinden herkesin memnuniyet duyması gerekir değil mi? Çünkü döviz almış başını gidiyor, artan enflasyon nedeniyle ürünlerin etiketi günden güne değişiyor. Yani para pula döndüğü için fiyatlar cep değil, adeta yürek yakıyor. Hayat her açıdan ateş pahası. İşte böyle bir ortamda herkese değil de hekimlere zam yapılacağı açıklandı. İlk tepkimiz, ‘Hekimler hak ediyor, elbette zam yapılacak. Peki ya geride kalan yüzbinlerce sağlık çalışanı? Onlara zam yok mu, onlar hak etmiyor mu?’ oldu. Bu tepkiyi sadece bizler değil, yüzbinlerce sağlık çalışanı gösterdi. Sosyal medya adeta inledi” diye konuştu.
“Ayrımcılık yapılmasına karşıyız”
Bektaş, sağlık sisteminin bir bütün olduğunu, bu bütünün sadece hekimlerden oluşmadığını belirterek “Kısa süre içinde, maalesef geride kalan sağlık çalışanlarının ücretlerinde herhangi bir iyileştirme yapılmayacağını öğrendik. Sadece Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık çalışanları değil, üniversite hastanelerinde çalışan öğretim üyeleri, araştırma görevlileri de zam kapsamının dışında tutulmuş. Açıkçası bu duruma çok üzüldük, çok öfkelendik, duygusal açıdan isyan ettik. Şunun altını özellikle çiziyoruz; yetkili sendika olarak biz zam yapılmasına asla karşı değiliz, olamayız da. Zamma karşı olmamız, sendikal kimliğimizi ve mücadelemizi inkar anlamına gelir. Biz zam üzerinden ayrımcılık yapılmasına karşıyız. Siyaset eliyle, kanun düzeyinde ayrımcılık yapılmasına karşıyız. Hekim harici yüzbinlerce sağlık çalışanının üvey evlat görülmesine, yok sayılmasına, emeklerinin hor görülmesine karşıyız. Can kurtarmak için can vermekten çekinmeyen sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının, mücadelelerinin, gayretlerinin görmezden gelinmesine karşıyız. Bizim karşı olduğumuz bu. Vicdan sahibi herkesi de karşı olmaya, tepki göstermeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bu kötülüğü hak etmiyoruz”
Sağlık çalışanları arasında haksızlık yapıldığını savunan ve sistemin bu haksızlıklarla ayakta duramayacağını söyleyen Bektaş, şöyle devam etti: “Sağlık ekip işidir. Bu hizmeti sunan sağlık çalışanları da bir vücudun organları gibi bütündür. Hemşireyi doktordan; doktoru teknikerden; teknikeri ambulans şoföründen ayrı görürseniz ve ona göre muamele ederseniz, bir yönüyle hepsine kötülük etmiş olursunuz. Dahası, bu şekilde davranarak sağlık sisteminin altını oymuş olursunuz. Sağlık çalışanları bu kötülüğü hak etmiyor. Sağlık sisteminin bu ve benzer kötülüklerle, haksızlıklar ayakta durması mümkün değildir.”
“1 milyon sağlık çalışanı görev yapıyor”
Sağlık-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Bektaş yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Ülkemizde, kamu adına 1 milyon sağlık çalışanı görev yapıyor. Kapıdaki güvenlik görevlisinden danışmadaki memura; temizlik görevlisinden teknikere; ambulans şoföründen röntgen teknisyenine; hemşiresinden doktoruna; bunların tamamı 1 milyon sağlık emekçisine dahildir. Görev tanımları farklıdır ancak yaptıkları iş insanımıza sağlık hizmeti sunmaktır. Her bir branştaki, her bir birimdeki sağlık emekçisi, sağlık hizmet zincirinin bir halkasını temsil ediyor. Zincirin bir halkasını yok sayarsanız, tamamını yok saymış olursunuz. Zincirin bir halkasını kırarsanız, tamamını incitmiş olursunuz. Zincirin bir halkasını görmezden gelirseniz, tamamını görmezden gelmiş olursunuz. Zam konusunda geçen hafta yapılan açıklamalarla tam da bu durum ortaya konmuştur. Üstelik en yetkililerin ağzından. Gerçekten de çok üzüntü verici bir durum. Geçen hafta, sağlığın bir ekip işi olduğu, sağlık çalışanlarının da bir bütün olduğu, yüce Meclis eliyle resmen inkar edilmek istenmiştir.
“Sağlık çalışanlarının bir kısmını mı alkışladılar?”
Pandemiyle mücadelenin tüm hızıyla devam ettiğini hatırlatan Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemiyle mücadelemizdeki başarımız dolayısıyla bizleri, yani fedakar sağlık çalışanlarını alkışlamayan, teşekkür etmeyen kalmamıştı. Buradan sormak istiyoruz; ‘Sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz, teşekkür ediyoruz’ diyenler, sağlık çalışanlarının bir kısmını mı alkışladılar? Belli branştaki sağlık çalışanlarına mı teşekkür ettiler? Hayır. Ayrım yapmaksızın sağlık çalışanlarının tamamına teşekkür ettiler ve alkışladılar değil mi? O günler ne çabuk unutuldu? Zam konusuna gelince bu ayrımcılık niye? Ayrımcılık yaparak yüzbinlerce sağlık çalışanıyla helalleşeceklerini mi düşünüyorlar? Ayrımcılık yaparak çalışma barışını sağlayacaklarını, çalışanların moral ve motivasyonu artıracaklarını mı düşünüyorlar? Saha gerçekliğinden yoksun, oldu-bitti masa başı kararlar bunları olması mümkün değil. Yüzbinlerce sağlık çalışanının takdirini kazanmanın yolu belli; hak ve hakkaniyet ölçüsünde, bir kısmına değil, tamamına zam yapmaktır. 1 milyon sağlık çalışanının bir kısmına zam yapıp geri kalanını yok saymak; çalışma barışını baltalamaktan, sağlık çalışanları arasına fitne sokmaktan başka bir anlam ifade etmez.”
“Perşembe günü de iş bırakıyoruz”
“Sağlık-Sen olarak bu vehamete ‘dur’ demek için bugün olduğu gibi perşembe günü de iş bırakıyoruz” diyen Bektaş, “Sadece kendi ilimizde değil, tüm Türkiye’de şubelerimizle, genel merkezlerimizle iş bırakıyoruz. Tüm sağlık çalışanlarını bizlere destek olmaya davet ediyoruz. Sağlık-Sen olarak sağlık çalışanlarını yok sayan bir yanlışa imza atılmaması için var gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. Çünkü sağlık çalışanları ülkemizin hayat sigortası. Sağlık ordumuz, bu tür yanlışlıkları ve bu tür haksızlıkları asla hak etmiyor. Ümit ve temennimiz; çok geç olmadan, kapsamlı bir zam açıklamasıyla sağlık çalışanlarının tamamının yüzünün gülmesidir. Her bir sağlık çalışanının yüzünün gülmesine, işine dört elle sarılmasına, iş barışının ve çalışma huzurunun sağlanmasına özellikle bu süreçte büyük ihtiyaç olduğunu hiçbir kimsenin unutmaması gerekir” sözlerine yer verdi.