ABD ile SSCB arasındaki uzay yarışının yaşandığı dönemde uzay, güç gösterisi yapılan ve bilim insanlarından ziyade 'milli savunmanın' görevlendirildiği bir alandı. Hatta öyle ki ABD'nin Ay'a ayak bastığı Apollo görevleriyle uydumuzu ziyaret eden 12 astronotundan yalnızca bir tanesi bilim insanıydı. Geri kalan herkes genellikle pilotlardan oluşan 'askeri personeldi'.
Çünkü uzay, hakimiyet kurulmamış ve muhtemel kaynaklara gebe bir alan olarak görülmesinin yanında aynı zamanda milli güvenlik tehditlerinin yaşanabileceği bir alan olarak görülüyordu. Haliyle uzayda hakim güç olmak pek çok sorunu çözebilecek, yeni 'süper gücün' oyun alanı olacaktı.
Ayrıca ülkeler bu 'uzay yarışı' ifadesini 'vergileriyle uzaya insan yollayan halkın' uzay çalışmalarına bakışını değiştirip olumlamak için de kullandılar. Orada herkesi risk altına alan bir alan vardı ve hakim güç olmak güvenlik için önemliydi. Haliyle para harcamak da normaldi.
Aslında Çin yalnızca tıpkı ABD gibi uzayda farklı alanlarda türlü projeler geliştiriyor ve uygulamaya koyuyor. Ancak son yıllarda hızını epey artırdı ve arka arkaya önemli adımlar attı. Bu adımlar gerçekten de Çin'in ABD'yi geride bırakmasına yetecek hızda ve güçte adımlar ancak ABD halen daha açıkça önde…
Çin'in ABD açısından en rahatsız edici bulunan projeleri Ay'a gerçekleştirdiği görevler ve kendi uzay istasyonunu kuruyor olması diyebiliriz. Ayrıca Çin 2030 yılına kadar uzaydaki en büyük bir güç ve 2045'e kadar ise uzay teknolojileri konusunda dünya lideri olmak istediğini belirtiyor ve tahmin edersiniz ki bu ifadeler ABD'nin pek de hoşuna gitmiyor.
Bir diğer konu ise Çin'in ABD'ye ait GPS sistemine bir alternatif olarak geliştirdiği BeiDou projesi. Ancak ABD, halihazırda kendi tekelinde olan bu kozun Çin'de de bulunmasını 'tehlikeli' buluyor. Çünkü Çin'in savaş durumlarında bu türden bir gücü kötüye kullanabileceğini düşünüyor. Peki aynı ihtimal ABD için yok mu