Merhaba değerli Medya Ege okuyucularım!
Bugün gıda konusunda bazı noktalara dokunmak istedim sizlerle beraber. Özellikle çocukların gıdası ve beslenmesi üzerine konuşalım istiyorum.
Kızım anasınıfı öğrencisi oldu bu yıl. Yani okula başlayalı toplam 10gündür. Okul öncesi öğretmenlerinin işi çok zor önce onu belirtmek istiyorum. Tabi genel olarak öğretmenlik, azimli ve zorluklarla uğraşmayı gerektiren bir meslektir. Ama bunun üzerine bir de okul öncesi küçük yaşlı öğrencileri eğitmek daha da zor. Her çocuk farklı ailede yetişip, farklı şekilde büyüyor. Ve okul öncesi öğretmenleri 20+ çocuğa eğitim vermek, altı saat onları gözetmekle sorumlu. Biz ebeveynler bazen evde iki çocuğumuzun hakkından gelemiyoruz. "Çocuklar beni bitirdi" dediğimiz akşamlar çok olmuyor mu?! Bu yüzden öğretmenlerimize karşı biraz empati kurmalıyız diye düşünüyorum ve bunu hem bir öğretmen, hem de bir ebeveyn olarak tüm velilerden rica ediyorum.
Dedim ya çocuklar okula başlayalı on gün oldu. Dün de bizim sınıfların veli toplantısı yapıldı. Çoğunlukla toplantıya katılan veliler annelerden ibaret idi. Bir şeyi gözlemledim veliler arasındaki düşüncede; veliler çocukları için eğitimden çok onların yeme-içmesine, beslenmesine dikkat çekmeye, bu yönde olan sorunları konuşmaya ve çözmeye odaklı. Sanki çocukları gönderdiğimiz kurum bir eğitim yuvası, okul değil de, bir restoranmış gibi algı oluşuyor. Ve bu "restoranın" menüsünden tut çocukları yedirmesine kadar herşeyi eleştiriliyor. 10gün içinde bu çocuklar ne öğrendi diye sormak yerine; "çocuğum beslenmesini bitirmemiş, neden ilgilenilmemiş?" gibi sorular hakim.
Sevgili veliler!
Çocuklarımız bir eğitim alanında şu an. Okumak, öğrenmek, okula adapte olmak sürecinde. Bu süreçte çocuklarımıza koyduğumuz beslenmeleri yeyip yememeleri sorun olmamalı. Sonuçta sabahın 8'den öğlenin 13'ne kadar hiçbir çocuk açlıktan sorun yaşamaz, sağlığı bozulmaz. Velilerden biri, çocuğum yemediği için ben üzülüyorum diye bir cümle de kullandı. Peki, bu üzgünlüğü giderebilmek için çocuğunuzu sabah kahvaltısına alıştırmayı denediniz mi? Zaten okuldaki beslenme atıştırmalık olarak geçiyor. Doyurma amaçlı değil. Çocuğum sabahın erken saatinde kahvaltı yapmıyor diyorsanız, nacizane önerim akşam yemeğini erken saatte yedirmeye özen gösterin. 18.00'dan sonra akşam yemeği yedirmeyin. Bu vesile ile sabah uyandığında acıkacak ve kahvaltısını yapmış olacak.
Okulun eğitim veren bir yer olmasını unutmayalım lütfen. Bugün çocuğum ne öğrendi diye sorun. Bugün hangi sesi, hangi boyama tekniğini öğrendin diye sorun onlara. Bugün yine yememişsin, beslenme çantanı yine götürdüğün gibi geri getirmişsin gibi cümlelerle okulun zorunlu yemek yediren bir yer olduğu algısını oluşturup da okuldan soğutmayın çocuklarınızı. Başlangıçlar önemlidir.
Yukarıdaki resime iyi bakın. Bakın bu resim anaokulunda beslenmesi bitsin diye dayatılan ebeveyn algısının sonucu. "O tabak bitecek!" cümlesi bir psikolojik şiddettir. Ve sonucu okullarda bu şekilde ortaya çıkıyor. Ebeveyn gözünden uzakta "bitmeyen tabaklar özgürlüğü", israf edilen ev yemekleri ve sonuna kadar tüketilmiş fast food'lar, paketli gıdalar.
Çocuk istediği kadar yemelidir. Küçük porsiyonlarla sunulmalıdır yemek tabağı, zaten doymadığında tekrar isteyecektir. Tabağı doldurup da o tabak bitsin diye işkence etmeyin. Ve ekmek yemeleri için çocukları zorlamayın. Ekmek zaten insan için bir zehirdir. Ekmekle doymak diye dayatılan yanlış öğrenimleri siz de çocuklarınıza dayatmayın lütfen. Ebeveynler her zaman haklı değildir. Çocuklara yapma dediklerimiz sonralar ters etki yaratıyor. Ebeveynlere diyorum şimdi: asıl siz yapmayın!