Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki temel çeşidi olduğundan bahseden Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, eskiden Tip 2 diyabete daha çok ileri yaşlarda rastlandığını, ancak çocukluk döneminde son yıllarda şişmanlık sıklığındaki artışa bağlı olarak çocuklarda da görülmeye başlandığını söyledi.
Geceleri idrar kaçırma görülebiliyor Diyabet hastası olan çocuklarda görülen en ciddi belirtinin sık idrara çıkmak olduğunu belirten Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, “Diyabetli kişilerde görülen sık idrar çıkma isteği nedeniyle günlük tuvalete gitme sayısında artış oluyor. Kişi artık geceleri de tuvalete kalkmaya başlıyor. Çocuklarda ise bu durum aniden başlayan gece altını ıslatma şeklinde kendini gösteriyor. Öte yandan vücut, idrarla kaybedilen suyu yerine koymak için su içme isteğini uyararak su tüketimini artırıyor. Su içilmediği takdirde ağızda kuruluk hissi ortaya çıkıyor.” dedi.
Kilo kaybı ve halsizlik yapıyor Bunun yanı sıra iştah artışına rağmen kilo kaybı yaşandığını ve halsizlik hissinin görüldüğünü de kaydeden Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüksek şeker düzeyine bağlı, yaraların geç iyileşmesi, kız çocuklarında genital bölgede inatçı mantar enfeksiyonlarına bağlı sürekli kaşıntı ve kızarıklık da diyabetin bulgusu olabiliyor. Karaciğerin enerji elde etmek için yağların yakması karın ağrısı, kusma gibi şikâyetlere neden olabiliyor. Bu şikayetler idrar yolu enfeksiyonu, ishal, kabızlık gibi karın ağrısına neden olan diğer hastalıklarla karışabiliyor. Durum şiddetlendiğinde; hızlı nefes alıp-verme ortaya çıkıyor ve özellikle küçük çocuklar yanlışlıkla gribal enfeksiyon veya bronşit tanısı alabiliyor. Takip eden bulgular; ağızda çürük meyve kokusu, yanaklarda kızarıklık, sıvı kaybına bağlı deride yumuşama şeklinde oluyor. En şiddetlenmiş durum ise ‘diyabetik ketoasidoz’ adı verilen bir tür koma halidir. Son derece tehlikeli olan bu durum özellikle Tip 1 diyabetli çocuklarda çok yaygın görülüyor. Tanı konulması ne kadar gecikirse diyabetik komanın oluşma ihtimali de o kadar artıyor.” Açlık ve tokluk şeker ölçümü belirleyici oluyor Diyabete bağlı şikâyetler olduğunda tanı konulması için açlık ve tokluk kan şekeri düzeyine bakılması gerektiğini açıklayan Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, “Açlık kan şekerinin 126 mg/dl, rastgele bakılan kan şekerinin veya yemekten 2 saat sonra bakılan (tokluk) kan şekerinin 200 mg/dl ölçülmesi tanı konulmasına yardımcı oluyor. Özellikle Tip 2 diyabette şüpheleniliyorsa, şeker yükleme testi yapılarak tanı doğrulanmaya çalışılıyor. Üç aylık vücut şeker düzeyi konusunda fikir almak için de ‘HbA1c’ denilen ölçüm yöntemi kullanılıyor.” dedi.
Yaşam tarzı değişikliği şart Diyabet tanısından sonra çocukların ve ailelerinin yaşam tarzını değiştirmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, “Çocuklar ne kadar erken dönemde tanı alırlarsa o kadar az zarar görürler. Bunun için de diyabetin bulgularının bilinmesi, en önemlisi de çocuklarda da olabileceği ihtimalinin her zaman düşünülmesi gerekir.” ifadelerini kullandı.