Okul hayatı önemlidir.
Hayattaki ilk eğitimimiz.
İlk arkadaşlarımız, en iyi arkadaşlıklarımız orada başlar. Arkadaş olmayı öğreniriz. Düzeni, disiplini, paylaşmayı öğreniriz.
Yanlışı, doğruyu öğreniriz.
İlk gruplar ilkokulda kurulur. En iyi anlaşan çocuklar bir araya gelip iyi arkadaş olurlar ve kendilerine bir grup kurarlar. Plansız birşeydir elbette. Küçük çocukların kafalarında planları olmaz çünkü. Tenefüse birlikte çıkmaya başlarlar, sınıfta bir arada dururlar.
Çocuk dersiniz ama, yetişkin olmuş bir çok bireyin yaşamında okul hayatının izleri mutlaka durur.
Öğretmenlerimiz önemlidir. Bize sadece ders anlatmazlar. Onlardan davranış, duruş, tavır ve daha pek çok şey öğreniriz.
Örnek alırız.
Bazı öğretmenler öğrenci kayırır. Bunu da herkes bilir. Sır değildir.
Her sınıfta mutlaka bir gözdesi olur. Çok çalışkandır belki ondan, öğrenciyi yerlere göklere sığdıramaz. Herkesin içinde övgüler dizer, alkışlatır. O öğrenciyle konuşurken çıkardığı sesinin tonu bile yumuşacıktır. Sevgisi sesine yansır farkında olmadan.
Tahtaya kaldırdığı öğrenci bilemeyince hemen gözdesine döner, onun doğru yanıtı vereceğinden emin. Cevabı alınca da diğer öğrenciye arkadaşını örnek almasını söyler.
Ben yaşadım. Eminim herkes benzer tecrübeyi yaşamıştır.
Ortaokuldayken coğrafya öğretmenimiz vardı. Sınıftan çok cici bir arkadaşımıza hayrandı. Onun yazısı güzel, onun ezberi iyi, onun saçları düzenli, onun herşeyi şahaneydi. Kalan diğerleri eziklerdi. Onun kadar iyi olmayan ezik öğrenciler.
İlk kayırılmayı okulda öğrendik böylece. Güçlü olanlar kazandı, yürüdü geçti. Çok güçlü olmayanlar hayatları boyunca bu nedenle kendilerini ezik hissettiler.
Sevilmediklerini, daha iyi olmadıklarını düşünüp üzüldüler. Belki bu bütün hayatlarını etkiledi. Kendilerine güvenmedileri için ses tonları bile kısık çıktı. Kendilerini beğenmediler, hep birirlerinin onları eleştrireceğini düşündüler. Hep göze girmek istediler. Yeterli oldukları konularda bile kendilerini yetersiz gördüler.
Evet, sırf okul çağında öğretmeni öğrencisini kayırdı diye çok öğrenci mutsuz birey oldu. Temelinin bu olduğunu bilmeden, anlamadan mutsuz olmalarına sebep oldu.
Umursamaz ve gamsız bir çocuktum, bunlara takılmadan geçtim neyse ki. Beni sevmiş sevmemiş çok da umurumda olmadı.
Temeli okulda atılan insan ilişkilerinin aynısını hayatın kendisinde deneyimledik. Bazen arkadaşlarımız, eşlerimiz, bazen patronlarımız bizi eleştirdi.
Bir çalışanını pek çok seven, yere göre sığdıramayan patronlar bu öğretmenlerin eseri olsa gerek.
Herkesin içinde yıldızlara çıkarıp diğer çalışanının yüzüne bakmayan patronlar bu ekolden gelir. Eşitsizliği çocukken öğrenmiştir muhakkak. Yüksek ihtimalle ezilmiştir, ezikliğin intikamını alır bilmeden.
Dünya güzeli sevgilisini daha güzeliyle kıyaslayan adam da aynı ekoldendir. Hatta bir çocuğunu diğeriyle kıyaslayan anne de öyledir.
İnsan herşeyi insandan öğrenir. Özellikle çocuklara karşı sarf ettiğiniz kelimelere, sergilediğiniz tavırlara dikkat edin.
Çocuktu o zaman, nerden hatırlayacak dediğiniz herşey hafızanın kayıtlarında saklanıyor. Ve silinmiyor.