ürkiye son yıllarda çocuk kalp hastalıklarının teşhisi ve tedavisindeki hızlı gelişimiyle özellikle çevre ülkeler için referans merkezi olarak öne çıkıyor. Ülkemizde ilk kez Acıbadem Üniversitesi Çocuk Kalp Cerrahisi ve Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalları’nın işbirliğiyle 4-5 Mayıs 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen “Acıbadem Heart Days” uluslararası sempozyumu hem yeni doğan bebeklerde kritik doğumsal kalp hastalıklarının teşhis ve tedavisinde en yeni gelişmeleri hem de ülkemizin bu alanda gösterdiği başarıları gündeme taşıdı. Yerli ve yabancı 60’dan fazla çocuk kardiyoloğu ve kalp cerrahının katılımıyla gerçekleştirilen zirvede konuşan Acıbadem Üniversitesi Çocuk Kalp-Damar Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Erek, doğuştan kalp hastası her 3 çocuktan 1’inin ilk bir ay içinde hayati riskle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerken, yenidoğanlarda erken teşhis ve tedavinin bu bebeklerin yüzde 90’dan fazlasına sağlıklı, normal bir hayata kavuşma imkanı verdiği mesajını vurguladı.
Dünyada her yıl 1 milyondan fazla bebeğin doğumsal kalp hastalığıyla dünyaya gözlerini açtığını biliyor muydunuz? Peki erken tanı ve doğru tedavi ile bu bebeklerin yüzde 90’dan fazlasının sağlıklı, normal bir hayata kavuşabildiklerini! Evet… Bir zamanlar hayal olarak görülen anne karnında teşhis, teknoloji ve tıptaki ilerleme sayesinde artık anne karnında mümkün hale geldi. Üstelik minik kalplerin son derece kritik olabilen ameliyatları da henüz birkaç günlükken yapılabiliyor. Türkiye ‘çocuk kalbi’ndeki başarısıyla bölgesinde parlayan yıldız olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda İşte ülkemizde ilk kez Acıbadem Üniversitesi Çocuk Kalp Cerrahisi ve Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalları’nın işbirliğiyle 4-5 Mayıs 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen “Acıbadem Heart Days” uluslararası sempozyumu, kendini çocuk kalbine adayan bilim insanlarını, Türki Cumhuriyetler’den Orta Doğu‘ya, Kuzey Afrika’dan Balkan ülkelerine 60’dan fazla çocuk kardiyoloğu ve kalp cerrahını bir araya getirdi. Zirvenin ilk gününde uzmanlar Acıbadem Üniversitesi Klinik Simülasyon ve İleri Düzey Endoskopik-Robotik Cerrahi Eğitim Merkezi CASE’in büyülü yolculuğuna çıkarılırken, 5 Mayıs 2017, Cuma günü Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’nde gerçekleştirilen uluslararası sempozyumda yenidoğanlarda kritik kalp hastalıklarının tanısından kateter yolu ile ameliyatsız tedavilere, en kritik kalp ameliyatları konusuna dek en son gelişmeleri tartıştı, görüş alışverişinde bulundu. Zirvenin açılışında konuşan Acıbadem Üniversitesi Çocuk Kalp-Damar Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu, doğumsal kalp hastalıklarında ilk bir ayın çok önemli olduğunu belirterek “Yeni doğanlarda kritik konjenital birtakım anomaliler var ki bu bebeklerin üçte biri doğumdan hemen sonraki bir ay içinde birtakım ameliyatlara ve tedavilere ihtiyaç gösteriyorlar; yapılacak ameliyat ve tedaviler hayat kurtarıyor. Aksi taktirde bu bebekler hayatlarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Bu çocukların yüzde 90’dan fazlası başarıyla hayata döndürülebilmektedir. Özellikle büyük damarların transpozisyonu dediğimiz konudaki tecrübemiz ve bilgi birikimlerimiz hayatı pamuk ipliğine bağlı nice minik canları yaşama kavuşturmamızı sağlıyor” diye konuştu.
Türkiye ‘çocuk kalbi’nde referans merkezi!
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve çevre ülkelerde doğumsal kalp hastalıklarının tedavisinde çok büyük eksiklikler söz konusu. Türkiye’nin sağlık turizminde olduğu gibi yenidoğan kalp hastalıklarının erken teşhisi ve tedavisinde de parlayan yıldız olduğunu belirten Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu “Gururla söyleyebilirim ki bugün Avrupa ortalamalarının üzerinde başarı sağlamak mümkün hale geldi. Dünyanın en ileri merkezlerine paralel başarı elde edebiliyoruz” diye konuştu.
Sağlıklı sanılarak taburcu oluyorlar ama!
Acıbadem Üniversitesi Çocuk Kalp-Damar Cerrahisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Erek de konuşmasında ülkemizde yılda yaklaşık 15 bin bebeğin doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya geldiğini belirterek, “Bu bebeklerin yaklaşık yüzde 25’i ilk bir yıl içerisinde girişim ihtiyacı göstermektedir. Bunların bir kısmına ise doğar doğmaz veya günler içerisinde müdahale yapılması gerekmektedir. Bu müdahale yapılmadığı takdirde kaybedilmesi kaçınılmaz olan bu bebeklerin, uygun tedavilerle yüzde 90 gibi çok önemli bir kısmı hayata döndürülebilmektedir” dedi. Ülkemizde ilk kez gerçekleştirilen bu sempozyumda; doğuştan kritik kalp hastalığı ile doğan bebeklerin, anne karnında tanısı, eşlik eden hastalıkları, nörolojik ve genetik özellikleri, ameliyatla ve ameliyatsız tedavi yöntemleri, yoğun bakım süreçleri ve daha pek çok önemli özellikleri, konu ile ilgili tüm uzmanlık dallarının (neonataloji, perinataloji, yoğun bakım, kalp cerrahisi, çocuk kardiyolojisi gibi) ortak katılımı ile detaylı olarak gözden geçirilme ve son gelişmelerin tartışılma imkanı sunduğunu dile getiren Prof. Dr. Ersin Erek “Kritik kalp hastalığı ile doğan bebeklerin bir kısmında hastalık doğar doğmaz tanımlanamayabiliyor. Çocuğun doğduktan sonra hayatta kalmasını sağlayan duktus damarı, doğduktan birkaç saat ya da birkaç gün sonra kapanabiliyor ve çocuk hayatını kaybedebiliyor. ABD’de hastaneden sağlıklı diye taburcu edilen yeni doğan bebeğin henüz 5 günlükken annesinin kucağında meme emerken hayatını kaybettiği gibi! Oysa tıptaki gelişmelerle doğumsal kalp hastalığı olan bebekleri çok basit yöntemlerle tespit etmek mümkün hale geldi” diye konuştu.
Ailenin eğitilmesi cerrahi sonrası mortalite oranlarını düşürüyor
Bir dönem astronotlarda ortaya çıkabilecek kardiyak değişimler, problemler ve bunların çözümlenmesine yönelik NASA’da yürütülen bir projede de görev alan ve halen Fransa Hôspital Cochin’de çalışmalarını sürdüren Kardiyolog Dr. Achaibou Farid de toplantıda bir sunum yaptı. Konuşmasında özellikle çocuk kalp ameliyatlarından sonraki dönemde ailelere verilecek eğitimin öneminden bahsetti. Doğuştan kalp hastalığı olan çocuklarda cerrahi müdahalenin ardından yapılacak hasta ve hasta yakını eğitimleriyle, ameliyat sonrası karşılaşılan düşük mortalite oranlarını daha da aşağılara çekmenin mümkün olduğunu ifade eden Dr. Achaibou Farid, şu bilgileri verdi: “Biri Fransa’da, diğeri Cezayir’de olan iki hastane örneğimizde ameliyat sonrası mortalite oranlarımız hala istediğimiz seviyede değil. Bunu düzeltmek için yürüttüğümüz projelerden biri de hasta ve hasta yakını eğitimi. Bu amaçla, ameliyat sonrasında verdiğimiz yaklaşık bir saatlik ayrıntılı eğitimlerle; çocuğun beslenme düzeni, yorgunluk, agresiflik gibi davranış değişiklikleri ve olası komplikasyonlar durumda neler yapılması gerektiği gibi bilinmesi gereken tüm noktaları anlatıyoruz.” Bu sayede hastaların erken dönemde hekime başvurarak olası sorunların büyümesini engellemeye çalıştıklarını anlatan Dr. Achaibou Farid, “Ameliyat sonrası ilk bir ay içinde haftada bir olmak kaydıyla hastanın durumunu öğreniyoruz. Daha sonra da ayda bir olmak üzere takipler devam ediyor ve böylelikle hasta sürekli izlenmiş edilmiş oluyor” diye konuştu.
Türkiye çocuk kalp cerrahisinde çok ileride
Çocuklardaki ritim bozuklukları üzerine çalışan, Cezayir Mustafa Paşa Üniversite Hastanesi’nde Ritmoloji Bölüm Başkanı Prof. Aoudia Yazid, konuşmasında çocuklardaki kalp ritim bozukluklarına yaklaşımlarını vaka örnekleriyle aktardı. Tedavi edilmediği taktirde çocukların yaşam kalitesini çok ciddi oranda etkileyen kalp haslıklarının tedavisine yönelik önemli gelişmeler yaşandığını söyleyen Prof. Aoudia Yazid, Türkiye’nin çocuklardaki kardiyolojik hastalıkların tanı ve tedavisinde çok gelişmiş önemli bir merkez olduğunu ve bu organizasyon sırasında gördüklerinden çok etkilendiğini ifade etti.
“Toplantı eğitimimize ciddi katkı sağladı”
Toplantıya Hırvatistan’dan katılan Çocuk Kardiyoloğu Dr. Arijan Verbic, örnek vakalar üzerinden ülkesinde yaşadıkları deneyimleri aktardı. Çocukluk çağında görülen kalp anomalilerin Hırvatistan için de önemli bir sorun olduğunu söyleyen Dr. Arijan Verbic, “Ancak ülkemizde ne yazık ki, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde ve Türkiye’de olduğu gibi deneyimli cerrahlarımız ve yeterli teknolojik altyapımız yok. Bu nedenle bir yıl içinde kalp anomalisi ile dünyaya gelen 400 çocuğumuzdan komplike vakaları yurtdışına göndermek durumunda kalıyoruz.” Bu konuya çözüm getirebilmek adına, ülkelerinde oluşturdukları hekim grubunun gerekli eğitimlerini tamamlamak üzere çalıştıklarını söyleyen Dr. Arijan Verbic, Acıbadem Heart Days’in bu anlamda kendilerine çok önemli katkı sağladığını vurguladı.