ÇOCUK YETİŞTİRMEK

Banu Pirinçcioğlu

Çocukken herşey gözümüze farklı görünür.

Küçücük birşey dev gibi, çirkin birşey çok güzel veya bunların tam tersi. Çocukluk algımız farklıdır. Ve bu büyüdüğümüzde de değişmez. Yani çocukken çok farklı gördüğümüz birşeyi, büyüdüğümüzde de öyle gördüğümüzü hatırlarız.

Şöyle bir örnek vereyim.

Ben beş yaş civarındayken, bodrum katı evleri iskambil kağıdından yaptığım evlere benzetirdim. Oyuncak evler gibi gelirdi bana. Zeminin altında küçücük penceresi olan bodrum katındaki daireleri çok severdim. Çünkü oyuncak eve benzetirdim. Büyüyünce o evlerin kimsenin tercih etmediği evler olduğunu öğrendim. Ama şimdi, çocukluktaki görüntülerimde o evler hala çok güzeldir benim için. Bilsem de, o yaşımdaki halimle o evleri sevdiğimi bilirim.

Babamın küçük spor üstü açılan bir arabası vardı. Yine çok küçüktüm, beş yaş civarındaydım. O araba bana dev gibi görünürdü. Büyüdüm, genç kız oldum ve bir gün o arabayı sokakta gördüm. Ne kadar küçük olduğuna inanamadım. Yok bu bizim arabamızdan olamaz dedim.

Ama tıpatıp aynısıydı. Oysa o benim çocukluk hayalimde o dev gibi bir arabaydı. Hala o günlerimi hatırladığımda, araba dev gibi. Asla küçük halini göremiyorum.

Bunlar benim çocukluk algılarımdı. Öyle kaldılar, hiç değişmediler.

Çocukluk önemlidir. Çocukluk anıları, çocuklukta yaşanan herşey bizimle kalır.

Bu yüzden çocukluk önemlidir. Her çocuğun iyi birer birey olması için, her anısının iyi ve güzel olması önemlidir.

İyi çocuklar yetiştirmek için, çocuklar iyi anılar biriktirsin diye anne babaların görevi çok büyüktür.

Ben etrafımda çokça hasta ruhlu ve sorunlu çocuk görüyorum. Ve çocuk deyip geçemiyorum.

Mesela bir çocuk tanıyorum, adını da ezberledim. On sene sonra şiddet haberlerinde, cinayetlerde göreceğime eminim.

Sadist çünkü. Herkesin gözünün önünde yeni doğmuş bir kediyi kuyruğundan ip gibi sallayıp arabanın önüne atıp öldürdü. Arkadaşlarıyla oynarken de sert ve şiddete meyilli.

On yaşında.

Polisiye, gerilim çok okurum. Öyle çok okudum ki, bir cinayeti çözecek kapasiteye sahipim. Büyüdüğünde katil, sapık olanların nerdeyse hepsi çocuklukta başlamış bireyler. Hayvanlarla başlayıp insanlarla devam edenler.

Yok, çocuk deyip geçemeyiz.

Sitemizde bir çocuk var mesela. O da on yaşında. Bilinçli yani. Toplama çarpma, bölme biliyor, telefon kullanıyor.

Oyun olarak da hayvanlar için bir köşeye konulmuş, üzerinde kocaman puntolarla, zarar vermek cezai işleme tabidir yazan çelik mama kabını önce boşaltıyor. Büyük bir zevkle beş kilo mamayı toprağa döküyor. Sonra döktüğü mamaları taşla eziyor. Toz haline getiriyor. Yetmiyor, çelik kabı yere devirip onu da taşla eziyor. Eğilip bükülmez çelik, sağlam mamalık yamuluyor, içine göçüyor.

Şikayet üzerine annesi ne diyor peki? Ne olacak, çocuk o, yapabilir.

Kendini yetiştirmeyi becerememiş kadının yaptığı çocuk da bu kadar oluyor işte.

Aynı kadının kocası oğlunun önünde parkta şişeyi yere fırlatıp kırarsa, çocuktan ne beklenir ki?

İstediği kadar iyi tohum olsun, melek gibi doğsun. Evinde ne görürsen onu seversin. Rol modelin ne yapıyorsa onu yaparsın. Onun yaptığını doğru bilirsin.

Çocukluk algısı önemlidir. Çocukken gördüklerimiz, duyduklarımız, hissettiklerimiz hafızamızda kalır.

Ben nasıl babamın mini spor arabasını dev gibi hatırladıysam,

şişeyi parkın ortasına fırlatıp kıran babanın çocuğu da bunu eğlenceli bir olay olarak hatırlayacak.

Hep söylediğim gibi, canı isteyen çocuk dünyaya getirememeli. Önce zihinsel, kültürsel yeterlilik var mı ona bakılmalı.

İyi bireyler yetiştirmek için önce iyi birey olmalısınız.

Önce kendinizi eğitin, sonra çocuk yapın. Siz olmamışsınız daha, bir de çocuk yapmaya kalkıyorsunuz.