Çocuklar, dünyaya özgüveni gelişmiş olarak gelmeseler de bu zamanla kazanılabilen bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Anne-baba ve çocuklar arasındaki ilişki, çocuğun davranışlarında etkili olurken özgüvenlerini kazanmalarında da büyük rol oynar. Kişiliğin temelini oluşturan özgüven duygusu çocuğu yetiştirirken en öncelikli konulardan biridir çünkü sadece okul yaşamında değil kişisel ve sosyal yaşamında da büyük önem taşıyor. Psikolog Yelda Öge, anne ve babaları çocuklara nasıl davranması gerektiği hakkında bilgilendirici açıklamalarda bulundu.
"Çizimler çocuklarda çalışırken büyük ipuçları verir"
Özgüvenli çocuk yetiştirmenin birçok yolu bulunduğunu belirten Uzman Psikolog Öge, bebeklerin ilk güven ilişkisini anne ve babalarından öğrendiğini söyledi. Çocukların gelişimsel dönemleri boyunca ebeveynlerce desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Öge, “Çocukların özgüvensiz olmasının bir takım genel sebepleri vardır. Birincisi kapasitesinin sınırlı olmasıdır. Yani biyolojik olarak zeka ile ilişkili bir durumdur bu. Kapasitesi sınırlı olan çocuk diğerlerinin arasında fark edilecektir ve daha özgüvensiz olarak toplumca algılanacaktır. İkinci olarak aşırı koruyucu, baskıcı ya da mükemmeliyetçi anne-baba ile yetişen çocuklar özgüvensiz çocuklar olurlar. Aşırı disiplin yöntemlerinin kötü olması yine özgüvensizliği beraberinde getirecektir. Özellikle öğretmen, ebeveyn ya da arkadaşları tarafından yargılanan, eleştirilen ve etiketlenen çocuklar da özgüvensiz çocuklardır. Bu çocuklar genelde toplum içinde iletişim kurmakta zorlanırlar. Sosyal becerileri zayıf çocuklardır.
Topluluk içerisinde kendini ifade etmekten kaçınırlar. Genelde kısık sesle konuşurlar ve 1-2 kelimeyle soruları yanıtlarlar. Özellikle çizimler çocuklarda çalışırken büyük ipuçları verir. Eğer bir çocuk resim kağıdının küçük bir bölümünü kullanıyorsa, çizmiş olduğu objeler özellikle küçükse, çizmiş olduğu insan figürlerinde kollar, bacaklar eksikse bu çocukta özgüven eksikliği olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında akranları ile birlikteyken beraber oyun oynayamazlar. Onların aktivitelerine uyum gösteremezler. Güven ilişkisi kuramayan özgüvensiz çocuklar, genellikle davranış ve uyum problemleri de yaşarlar" ifadelerini kullandı.
“Yetersiz kaldığı alanlarda destek vererek ona yapabileceği mesajını iletmemiz gerekir”
Çocukların özgüven kazanması noktasında neler yapılması gerektiğini de anlatan Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Yelda Öge, şunları dile getirdi:
"Bu noktada çocuklara sevgi ve ilgimizi hissettirmeliyiz. Onlara zaman ayırmalı ve kaliteli zaman geçirmeliyiz. Sabahtan akşama dek aynı ortamda bulunmak kaliteli zaman anlamına gelmez. Birkaç saat bile zaman geçirilse içerik daha önemlidir. Çocuğun duygusal zekasına, bilişsel yeteneklerine ve sosyal becerilerine uygun oyunlar oynanmalıdır. Çocuklar, kendisini değerli ve mutlu hissetmelidir. O zaman gerçekten kaliteli zaman geçirilmiş olur. Çocuğu hiçbir zaman aşırı koruyucu bir tutumla yetiştirmemek gerekiyor. Çocuk, 18’inci aydan itibaren sorumluluk almaya hazır demektir. Bunlar kendi kendine yemek yemek, giyinmek, kendi başına uyuması gibi. Bunların hepsi çocuğa korumacı bir yaklaşım yerine özgüvenli bir yaklaşım sunmak demektir. Bunun yanında çocuğumuza karşı her zaman dürüst davranmamız gerekir. Onların yeterli ve yetersiz kaldığı alanları iyi bir gözlemci olarak yakından takip etmeliyiz. Çocuğu olur olmadık yerde eleştirmemeliyiz, onu rencide etmemeliyiz.
Yetersiz kaldığı alanlarla alakalı destek vererek daha çok başarılı olduğu alanları vurgulayarak ona yapabileceği mesajını iletmemiz gerekir. Çocuğu başka çocuk ya da yaşıtlarıyla kesinlikle kıyaslamamamız gerekiyor. Kıyaslanan çocuk özgüvensiz bir çocuk olmaya mahkum olacaktır. Anne babalar, çocuklara rol model oluyor. Eğer çocukta bir sorun gözleniyorsa bu problem ne olursa olsun önce ebeveyn olarak kendimizi sorgulamalıyız. Kendimizdeki davranış ve tutumları da iyileştirmeye çalışmalıyız. Eğer böyle olursa çocuğumuzun özgüvensiz olarak yetişmesine de bir sebep kalmayacaktır."