4 - 7 YAŞ ARASI
Üç yaşını sağlıklı bir şekilde geçiren ve zihinsel anlamda gelişimini tamamlayan çocuk “neden?” sorusunu irdelemeye başlar. İlgili ve açıktır, bedensel olarak aktif ve akranlarıyla bir arada olmaktan keyif alır.
Beş yaş itibari ile fırtına durgunlaşır ve çocuk altıncı yaşta küçük çocukluktan okul çocuğuna dönüşüm dönemine girer. Bu süreçte sadece fiziksel değil psikolojik olarak da zorlanması muhtemeldir. Her değişim ve dönüşümde olduğu gibi bu dönemde de çocukta oluşan ruhsal ve fiziksel değişimler zorlayıcı olabilmektedir. Uyku düzeninde bozulmalar, ürkek davranışlar, hastalıklara açıklıkta artış ve dağınıklıklar görülebilir.
Bu dönemde de 3 yaşta geçerli olan kuralları yineleyebiliriz: Kuralları zaman zaman esnetmek ve görmemezlikten gelmek ebeveyn olarak sizi ve çocuğunuzu rahatlatacaktır. Bu dönemde çocuğun davranışlarından çok duygularına odaklanın ve kişiliğini onaylayarak öne çıkarmaya çalışın. Örneğin düştüğü için öfkelenen çocuğa “Canın acımış olmalı ve düştüğün için şu an öfkelisin” şeklinde duygularını anlamasında yardımcı olabilirsiniz. Ya da istediği olmadığı için ağlayan bir çocuğa “O beğendiğin bebeği - arabayı şu an almadığımız için öfkelendin ve öfkeni ağlayarak ifade ediyorsun” diyerek sarılmayı deneyin. Duygularını anlamasına yardımcı olun ve ifade edebilmesi için teşvik edin.
4-7 yaş aralığı yavaş yavaş kuralların algılanması ve bilinç olarak kazanılması dönemidir ve bu kuralların bilinci ilkokula hazırlık için temel oluşturmaktadır. Kendisi için kuralları keşfeden çocuk başkalarının da kurallara uyup uymadığını sıkı bir şekilde takip eder, zaman zaman da ilgili kuralları değiştirip bozmakta sakınca görmez. O nedenle ebeveynlerin de aile kurallarını ve ritüellerini uygularken dikkatli olmasında fayda olacaktır çünkü unutulmamalıdır ki bir çift göz daima sizi gözetlemekte ve modellemektedir.
8 - 9 YAŞ ARASI
Sekiz ve dokuz yaş grubu literatür anlamında yoğun krizlerin baş gösterdiği bir dönem değildir. An cak hayatına giren otorite figürü önceden ebeveynler iken bu yaş grubunda tamamen öğretmene yönelmiştir. Bu da geçiş ve değişim anlamında çocukta sorgulamaya ve güvensizliğe neden olabilir.
Bu dönemde çocuklar yetişkinleri çok fazla inceler zaman zaman yetişkinlerin yalan söylemelerine, yetersiz olmalarına şahitlik edebilirler. Böylece güveni yitirebilecekleri için karşıt gelme davranışları gözlemlenebilir.
Ebeveyn olarak kendi davranışlarınızı kontrol etmeniz, adil bir model olmanız ve öz eleştiri yapabilmeniz önem taşımaktadır.
Okul çocukluğu dönemi olarak değerlendirebileceğimiz bu dönemde artık akranlarının düşünceleri ebeveyn düşünceleri ve önerilerinden önce gelecek ve çocuk için büyük önem arz edecektir. Çocuğunuzun akranlarını incelemenizi, kimlerle nasıl ilişkiler geliştirdiğini ve arkadaşları ile neler paylaştıklarını öğrenmenizi öneririm. Böylece çocuğunuza yönelik tehditleri de fırsatları da kontrol edebilirsiniz.
10- 12 YAŞ ARASI
Bu dönemde çocuğun arkadaş ve sosyal çevresinin önemi çok daha artmıştır. Fırtınalı ve sıkıntılı yaş dönemi olan bu süreçte çocuk için akranlarının ne düşündüğü her şeyin önünde ve hayatlarının merkezindedir. Gelişimin bu döneminde çocukların fiziksel olarak da atağa geçmeye başladığı dönemdir. Ön ergenlik olarak da kabul edilebilecek bu dönemde çocuğun beklentilerine yaklaşılmalı, sosyal ortamlara girme talepleri ve yaşıtları ile bir arada olma - ilişki kurma noktasında teşvik edilmelidir.
Unutulmamalıdır ki bu dönem ergenliğe hazırlık dönemidir ve fiziksel sosyal ruhsal anlamda değişim başladığı için çocuk kendini tanıma sürecine girmiştir.
Çocuğunuzun gelişim dönemlerinde yaşadığı süreçleri öğrenmeniz nelere izin verip neleri yasaklayacağınız hususunda size fikir verecektir. Gelişim döneminde çocuğun içinde bulunduğu sıkıntıları kavramanız, onu anlamanız ve ilişkinizi dönemsel olarak kurgulamanız açısından da önemlidir. Ayrıca çocuğun gösterdiği tepkilerin kişisel olmadığını bilmek de sizi rahatlatıyor olacaktır.
Elbette tüm ebeveynler çocukları için kendi çocuğunu tüm güçlü ve zayıf yönleri ile tanırlar ve çocuklarına en iyiyi sunmak isterler. Ancak çatışmaların, iletişim ve davranış sorunlarının oluşmasının önüne geçmek her zaman mümkün olamamaktadır. Gerek ailesel nedenler gerekse sosyal hayattaki değişimler nedeniyle olsun çocuğun duydusal anlamda zorlanması olasıdır.
Aileler olarak bizlerin yapması gerekenler öncelikle aşağıdaki gibi olmalıdır:
Gelişi basamaklarını öğrenmek,
Sınırları doğru belirlemek,
Tutarlı olmak,
Doğru rol model oluşturmak,
Çocuğu ciddiye almak, onun hizasında anlayacağı şekilde hitap etmek ve değer verdiğinizi hissettirmek,
Çocuğa yüksek beklentiler yüklemeksizin kendi kararlarını sağlıklı bir şekilde alması yönünde desteklemek,
Çocuğun ruhsal istikrarını sağlayacak ortamlar hazırlamak,
Çocuğun ‘davranışı’ ile ‘kendisini’ ayırt etmek,
Çocuğun sosyal yeterliliğini geliştirmektir.
Çocuğun sınırlara ve talimatlarınıza uyması ancak yukarıdaki temellerin varlığına bağlıdır. Unutulmamaldır ki; ebeveynin sevgisi ve ilgisini göstermesi çocuğun arzu ettiğiniz davranışlarına bağlı olmamalıdır ki çocuk değerli, özel ve biricik olduğunu hissedebilsin. Başarısız olduğunda duruma ilişkin yapacağınız yorumlar ile lütfen çocuğun kişiliğini hedef almayın. Olumsuz durumlar karşısında bile çocuğunuz biricik ve özel olduğunu hissetmeli ve durumu sağlıklı bir şekilde kavrayabilmelidir. Ayrıca çocuğu başkası ile kıyaslamak da hangi ay/yaş grubunda olursa olsun tam anlamıyla ebeveyn tutum hatalarına örnektir. Her çocuk özel ve farklıdır tıpkı her anne ve babanın olduğu gibi.