Dünya’nın her tarafından, nedenleri düşünmeniz bile saçma savaşlar olabilir.
Tarih boyuncu da olmuştur da.
Tarih kitaplarına baktığınızda kahramanlık hikâyesi gibi anlatılanların altında yatan acıları nedense hiç görülmez.
Bir devletin yok olması, sınırların değişmesi, birilerini bir yerleri alarak daha büyümüş olması tarih kitabında anlatıldığında hiç acılardan bahsedilmez.
Çocuklardan, kadınlardan, savaşın hiç zaman tarafı olmayan, sadece yaşamaya çalışan sivillerin ölümlerinden nedense hiç bahsedilmez.
Tarih kitaplarında en çok bu acılar yazılmış olsaydı, tarih tekerrür etmez, insanlar sınırlardı, renkleri, yer altı, yer üstü maddi ve manevi kaynakları bahane ederek birbirini öldürmek için uğraşmazdı.
Daha da öldürebilmek adına sözüm ona savunma içinde bu kadar yatırım yapıp, daha çok öldüren, daha çok öldüren silahları icat etmek zorunda kalmazdı.
Bugün ki yazımı, uzun süredir izlediğim, bazen izlemekten beyin olarak, kalp olarak, güç olarak yorulduğum Filistinli şehit çocuklar ve kadınlar için ayırmak istedim.
İnsanlığın utandığı kirli savaşı yazmak istedim.
Dünya’da kendisinden başka insanları yok sayan Yahudilerin yaptıkları, yaşadıklarının travması gibi.
Bir dönem Hitler’in Almanya’da yaptığı soykırımı anlatan, anlattıran Yahudiler, aynı şekilde soykırım yaptıkları akılların ucuna gelmemesi çok manidar.
Bir dönem fırınlara konulan, sabun yapılan Yahudilerin, sözüm ona savaşırken, hastaneleri, okulları vurarak daha çok çocuk, daha çok kadın öldürdüklerini bilmemeleri çok manidar.
Soykırım yaşayan Yahudiler, yaşadıklarından ders değil, acı almışlar ve o acıya alışmışlar ve acı vermek onlara normal gibi geliyor sanırım.
Amerika başta olmaz üzere Avrupa Ülkelerinin bu savaşı destekleyen, daha çok çocuk, daha çok kadın ölmesinden sakınca görmeyen açıklamalarını tarih de yazacak, insanlıkta.
Onların düşündükleri çocukların ölmesi veya kadınları ölmesi değil.
Onların düşündükleri ellerindeki ekonomik gücü kaybetmek!
Onları düşündükleri bugün Ortadoğu’ya adeta sürgün edilmiş ve sürgünde bir devlet kurmalarına yardımcı olunmuş Yahudilerin, kendi ülkelerinde varlıklarının azalması!
Onlar da biliyor ki, Yahudiler yaşadıkları yerde, misafir oldukları yerde bir süre sonra evin sahibi, bir süre sonra da evin sahibinin katili olmayı kendilerine hak görürler.
Ortadoğu’da Gazze’nin de dahil olduğu iki devletli bir oluşum, eminde sonunda bu kanın durması, orta doğuda barışın olması için kabul edilecek ve yaşatılacak.
Ama bu hiçbir zaman öldürülmeyen 200 rehineyi bahane ederek açtığı savaşta, binlerce çocuğun ve kadının ölümüne neden olacak şekilde savaşan Yahudileri dünya tarihinde soykırıma uğradığı gibi soykırım yapan bir ırk olduğunu gerçekliğini değiştirmeyecek.
Savaş devletler arasında, askerler arasında olur!
Sivilleri öldürene de devlet denilmez, asker denilmez!