COP'27 Mısır'da başladı

Asya Yaşarikiz

10 ülkede yapılan bir ankete göre gençler iklim krizinden endişeli; 10 gençten 4'ü iklim krizi nedeniyle çocuk sahibi olmak istemiyor örneğin.

Geçtiğimiz yıl İskoçya'nın Glasgow şehrinde yapılan COP26, iklim krizine kapitalist bir sistem sorunu olarak bakan bizler için elbette bir 'dostlar alışverişte görsün'dü. Öte yandan COP 26'da ilk kez, kömür kullanımını sınırlayacak bir taahhüt ile gelişmekte olan ülkelere mali yardım desteğinin artırılması sağlanmış ve ülkeler 1, 5 derece hedefi için emisyonları azaltarak COP'27'de buluşmaya karar vermişti.

Şimdi o COP'27'deyiz. Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen zirvede 190 ülkeden 40 binin üzerinde katılımcı yer alıyor. 120'den fazla dünya liderinin katılacağı zirvenin başlangıç toplantısında konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, katılımcılara her yıl olduğu gibi bu yıl da "İnsanlığın bir seçeneği var: işbirliği yap ya da yok ol. En büyük iki ekonomi olan ABD ve Çin, bu anlaşmayı gerçeğe dönüştürmek için çabalara katılmak konusunda özel bir sorumluluğa sahip. Seragazı emisyonları artmaya devam ediyor. Küresel sıcaklıklar yükselmeye devam ediyor. Gezegenimiz, iklim kaosunu geri döndürülemez hale getirecek dönüm noktalarına hızla yaklaşıyor. Ayağımız gaz pedalında iklim cehennemine giden bir otoyoldayız" diyerek bir ayar çekti.

Zirvenin ikinci günündeyiz henüz. Bu zirvede emisyonların azaltımı için gelişmekte olan ülkelere teknik ve finansal destek konuşulacak. Bir de kayıp hasar mekanizması kurulması için adımlar atması bekleniyor.

Peki Türkiye ne yapacak? Geçen yılki COP'26'da hükümet yetkilileri, iklim krizi ile 'Millet Bahçeleri' ile mücadele ettiğini anlatmıştı. Bu yılki mevcut hedef ne peki? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ulusal Katkı Beyanını ve İklim Eylem Planını sunduğunda göreceğiz.

Bakanlığın açıklamalarını beklerken, sivil toplum örgütleri de zirveye katılacak hükümet yetkililerine bir takım önerilerde bulundu.

. 2030 yılı itibariyle kömürden elektrik üretimine son verilmesi,
. Elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yüzde 75’e çıkarılması,
. Elektrikli araçların payının binek araçlarda en az yüzde 20’ye, yolcu ve yük taşıma araçlarında en az yüzde 10’a çıkarılması,
. Demiryolu yatırımlarının artırılarak binek araçlarda yüzde 5, karayolu toplu ulaşım ve yük taşımada yüzde 10 raylı sisteme geçiş sağlanması,
. Sanayide, hizmet sektöründe ve tarım uygulamalarında enerji verimliliği, elektrifikasyon ve doğrudan yenilenebilir enerji kullanımının artırılması,
. Binalarda ise kömür ve sıvı fosil yakıt kullanımının sonlandırılması, büyük ölçüde elektrikle ısınmaya geçilmesi.

Kapitalist üretim istemi, doğayı ve içindeki canlıları sonsuz kaynaklar olarak gördü ve artık o kaynaklar bitti. Doğa artık bize kar getirmeyecek. Türkiye'nin sera gazı emisyonlarının yüzde 72'si fosil yakıt kullanan enerji sektörü.

Misal İzmir'de Aliağa var, Gaziemir var... Bir yanda hakim rüzgar yönüyle kente yayılan fosil yakıtlı santraller bir yanda Gaziemir'in göbeğine atılan nükleer atıklar bir yanda İzmir'in Dam'ı denilen Efemçukuru Altın Madeni...

Hükümetler ve yerel ölçekte de yöneticiler 'iklim krizi mücadelesi' lafları etmeden önce bunları bir çözsünler, maden ocaklarına kapasite arttırımı vermesinler, dağı taşı ormanı imara açmasınlar da biz de samimiyetlerine inanalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.