Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'nda gençlerle bir araya geldi. Erdoğan, gençlerle söyleşi gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs'ta gençlerle Samsun'da bir araya geleceklerini belirterek, siyasi parti liderlerini de Samsun'a davet ettiğini hatırlattı.
Erdoğan, Samsun'daki kutlamalarda vatandaşlara hitap edeceğini ifade ederken, "Samsun'a çıkışın 100. yıl etkinliklerini bu yıl çok farklı bir şekilde kutlamanın inşallah bahtiyarlığı içerisinde olacağız. Bununla birlikte de bir mesajı vermenin gayreti içerisindeyiz. 2023'ü de biliyorsunuz Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olarak kutlayacağız. Bu 100. yıl Samsun'a inşallah çıkış, 2023'ün Cumhuriyetimizin kuruluşu. Bunlarla beraber bu süreci çok etkin, çok aktif bir şekilde siz gençlerle beraber geçirmenin gayreti içerisinde olacağız." diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bu salon çok anlamlı bir salon. Geçmişte büyüklerimiz, Osmanlı, senede 2 kez uluslararası toplantıları yaparmış. Ben de Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde uluslararası bazı müstesna toplantıları bu salonda yapıyorum. Bu salonun adı Muayede Salonu. Her toplantıya açık değil. 1856 buranın açılış yılı. Demek ki 163 yıl geride kaldı. Şimdi 163. yılındayız. Görüldüğü gibi bütün işçilikleriyle, yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla burayı ayakta tutmanın gayreti içerisindeyiz. Burası 2 bin metrekare bir alana sahip. Şu avize 4,5 ton ağırlığında. Üzerinde de 2 milyon adet kristal taş var. O günden bugüne bunun tabii korunması, zaman zaman Dolmabahçe Sarayı'na gelenler, gidenler çok önemli.
"Halkımın hizmetkârı olarak bu yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz"
Sarayların hepsi Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı. Burayı çok hassas bir şekilde korumanın gayretindeyiz. Gençlerimizin buraları gezmeleri, görmeleri lazım. İstanbul'da sadece Topkapı Sarayı değil bunun dışında bütün saraylarımızın restorasyonunu yapıyoruz. Yıldız, Beylerbeyi Sarayı'nın restorasyonunu yapıyoruz. Bu zenginliklerin gençlerimiz tarafından bilinmesi lazım.
11 yıllık Başbakanlık arkasından Cumhurbaşkanlığı süreci. Halkımın hizmetkârı olarak bu yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizi bulunduğu yerden şöyle 3,5 kat büyütmek suretiyle farklı bir yere taşıdık. İnşallah daha iyi olacak gayretiyle. ben çok daha iyi olacak diyorum. Süreci devam ettiriyoruz, söz sizde.
İstanbul'da seçimlerin iptal edilmesi
İtiraz mercii ilçe seçim kurulları, il seçim kurulları daha üst mercii Yüksek Seçim Kurulu'dur. YSK kararını verdikten sonra da artık diyeceksiniz ki, 'tamam şeriatın kestiği parmak acımaz' diyecek işi bitireceksiniz. 29 binden 13 bine oy düşüyor. Buradan buraya eğer oylar düşüyorsa burada bir hırsızlık var. Bir kaçak var. Nitekim 1963'de seçime şaibe karıştığı için seçim iptal edildi, onların döneminde. Şimdi şaibe çok çok büyük, itirazlarımız yapıldı. Delil ve belgeleriyle yapıldı. YSK bunun iptaline karar verdi. İptal kararı verilene kadar CHP'nin başındakiler hepsi YSK'ya methiyeler döşenirken ne zamanki iptal kararı verildi bu defa aman yarabbim neler söylediler? Çete mi demediler!
"İlçelere yapılan itirazlarla büyükşehire yapılan itirazlar aynı ağırlıkta, aynı ölçekte değildir"
Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspat edemiyorsan o zaman kusura bakma. YSK kararını verdi. Pazartesi beklenen o ki gerekçeli karar da açıklanacak. Şu anda süreç başlamış vaziyette, bizler de çalışıyoruz. Diğerleri de çalışıyor. Bu arada 2 Haziran seçimleri var. Denizli'nin Honaz'ı, Kırıkkale'nin Keskin'in de. Buralarda yapılan seçimlerde bizim aleyhimize olanlar var, MHP'nin aleyhine olanlar var. Bunlar bu tür çirkin yaygaralar koparmadılar. CHP'ye ne oluyor ki, uymuyor. Aynı şekilde Büyükçekmece'ye, Maltepe'ye itiraz oldu. Oralarla ilgili olarak reddedildi. Bizler kalkıp niye reddedildi, burada çete var demedik. Başımız gözümüz üstüne dedik, kabul ettik. Ben inanıyorum ki, İstanbullu hemşehrilerim bunun gereğini yapacaktır. İlçelere yapılan itirazlarla büyükşehire yapılan itirazlar aynı ağırlıkta, aynı ölçekte değildir. Büyükçekmece, Maltepe'yi örnek verdim. Herkes boynunu büker. Büyükşehir olayı 39 ilçeyi kapsıyor. Diğerlerinden çok farklı.
"Yeni sistemde yedek subaylıktan generalliğe kadar gidilecek"
Yeni askerlik sistemiyle alakalı olarak burada dört hatta beş ana başlık var. Bir tanesi TSK'nın ihtiyacı. İkincisi öngörülebilir oluşu. Üçüncüsü süreklilik. Dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Beşincisi eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılması. Bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Bedelli askerlik noktasında yıllarca çok ciddi birikimler, yurt dışında olanların 'Bizim durumumuz ne olacak?' gibi birçok şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belli bir bedel koyduk. Kabul edenler oldu. Gelip askerliklerini yaptılar. Daha sonra düşüş sözkonusu oldu. Attığımız bazı adımlar oldu. Son dönemde geldiğimiz noktada ise bu ücret bedellide çok ciddi manada düşürüldü ve şu anda kabul görmeye başladı. Bir defa yükümlü erbaş ve erler var. Yedek astsubaylık var. Bir de yedek subaylık var. Bunlar bu dönemin farklı özellikleri. Yedek subaylıkta mâlum alışılmış olan süreç devam ediyor. Asıl önemli olan bu yedek astsubaylık. Burada istihdamda şu anda meslek yüksek okulları görev alabilecekler. Aynı şekilde yükümlü erbaş er burada da belli bir ücret ödeniyor. Bu belli ücretlerin ödenmesi de onların en azından süreç içerisinde maişetini temin, evliyse evine buradan belli bedeli aktarma imkanını da sağlayacak. Bütün bunlarla beraber aslolan bizim için de gerçekten önemli olan şu, mesela şimdi 5 ay kıta diyoruz, burada belli bir harçlık ödeniyor. O 5 aydan sonra kendisi terhis olabiliyor. Bunun öncesinde 1 ay temel eğitimden geçiyor. Bir diğeri aynı şekilde yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, bu da harçlıklı. Ardından 10 ay da kıta hizmeti var. Burada da isterse terhis olur, 'yok devam edeceğim' derken devam etme şansı var. Buradan astsubaylığa, oradan subaylığa geçebilir. Gerçekten başarıyla verirse burada şaşıracaksınız, generalliğe kadar gidebilir.
"O zaman sevinçten kepi fırlattık tabi"
Ben yedeksubay olarak kuramızı çektik. Hasdal'ı çektik. Biraz aşağısında benim çalıştığım fabrika vardı. Geri kalan 16 ay yedeksubaylık yaptım. Evim Kasımpaşa, yer Hasdal. Yarım saatte Hasdal'a gidiyorum. Hatta albay dedi ki, 'Ya sen niye sevinmiyorsun?' dedi, 'Hasdal neresi komutanım' dedim, 'Oğlum' dedi, 'Kağıthane'nin üstü' O zaman sevinçten kepi fırlattık tabi. Yedek subaylıkta isterse yine terhis, isterse subaylığa geçebiliyor. Oradan da subaylık, başarılı olması, imtihanları vermesi halinde generalliğe kadar oradan da gidebilir. Onların şansı diğerlerine göre çok daha fazla.
"81 vilayetimizin 81'inde üniversite var, hiçbir ayrım yok"
Bu soru çok çok güzel. Burada bana muhabbeti olan da var, olmayan da var. Samsun öncesinde bugüne kadar gençliğe bir şey yapılmış değil. Bugün Dolmabahçe Salonu'nda biraraya geldiysek bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur, bu ülkede inancında, etnik yapısından, bölgesel, dinsel, ne olursa olsun, kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye. Başı açıkmış, başı örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, böyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez.
Biz bu milletin efendisi değiliz, hizmetkârıyız. Özgürlükler noktasında bu kardeşiniz iktidar olduğu ana kadar, Güneydoğu'da Doğu'da Kürtçe tabela göremezdiniz. Biz geldikten sonra orada Kürtçe tabela, bunun yanında cezaevinde oğluyla Kürtçe konuşamazdılar, Kürtçe konuşur hale geldiler. Temel hak ve özgürlükler konusunda kimsenin önünü kesmedik, kesmeyiz, kesilmesine müsaade etmeyiz. Terör konusunda hassasız, o başka bir şey. Örneğin 76 üniversitemiz vardı, şu anda 206 üniversite vardı. 81 vilayetimizin 81'inde üniversite var, hiçbir ayrım yok. İlim 81 vilayetimin tamamına ulaşsın dedim. Iğdır'dan, Hakkari'den gencim kalkıp da İstanbul'a gelmesin, onun ayağına üniversite gelsin. Hastanelerimiz illlerde değil ilçelere varıncaya kadar var. İnanıyorum ki, bu her geçen gün çok daha başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak. Böylece çok daha huzurlu günleri hep birlikte inşallah yaşamış olacağız.
"Metro maliyetleri hafif metro gibi değildir"
Şehir büyüdü. Diğer havalimanımız Atatürk Havalimanı şehrin artık içinde. Dünyanın değişik ülkelerindeki havalimanlarına bakın şehrin dışında. İngiltere'de 45 dakika 1 saat sürüyor. ABD'de öyle. Burada da tabii öyle bir şey olacak ki, belki 2 sene, 3 sene sonra diyeceksiniz ki, 'Bu ne ufukmuş, ne bakışmış, gerçekten tam yerine yapmışlar'. Biz oraya raylı sistemleri getireceğiz. İnşallah o zaman bu raylı sistemle zaten havalimanına kadar ulaşım imkanını bulacağız. Sadece Havaist'le olmaz. Hepsini planladık. Seçimlerin ardından da hafif metroyu İstanbul Havalimanı'na kadar gelecek. Seçim sonrası bu adımı kararlılıkla atacağız. Havalimanı en büyük rahatlığı hafif metroyla alacak. Bazıları biraz da kuru sıkı atıyor. Metro maliyetleri hafif metro gibi değildir.
"19 gün içinde niye yapmadınız"
19 gün İstanbul'da belediye başkanı olduk diye hava attınız. 19 gün içinde niye yapmadınız. Hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar. Bu da FETÖ örgütünün uygulamalarıdır. Beyefendi Samanyolu'nda çalıştığı için oradan biliyor veri kontrolüdür. Talimatı verilen yerler var. Getirseydin Meclise, suyu da çıkarsaydın. Biz 65 yaş üstüne biz belli saatlere kadar ücretsiz paso uygulaması yaptık, benim belediye başkanlığım döneminde. Dini bayramlarda köprüler, otoyollar ücretsizdir. Tereciye tere satıyorlar. Tüm İstanbullular için, öğrencilerimiz için hayırlı olsun.
Fizyoterapist noktasında gerçekten ihtiyaç var. Biz bu ihtiyacı bakanımla görüştük.Yeteri derecede bizim fizyoterapist alma noktasında kadro tesisini kuracağız. Fizyoterapist bak, geç, masaj yap gönder olmaz. İşin hakkını vermemiz lazım, bu da en az 45 dakikanı alır. İnşallah bunun kapılarını daha da açarak arz talep dengesini kuracağız. Fizyoterapistlerin açıkta kalacağına inanmıyorum. Onlar çok iş bulur.
"2023'e kadar çok şey çok daha farklı şekilde yoluna girecek"
Geçtiğimiz yıl 24 Haziran seçimlerinde sistem değişikliğine dair çok güzel söylemler var. Sistem değişikliğinin oturtulamadığına dair söylemler var. Bunun kaynağı nedir?
Sistem değişikliği kolay bir olay değil. On yılların getirdiği sistemi herkesin de talebi olmasına rağmen değiştiremiyorlar ama siz bunu değiştirmenin kararlılığında adım atıyorsunuz. Rahmetli Demirel, Türkeş, Erbakan hep bu sistemi değiştirmek, Başkanlık sisteminde hep vaadleri olmuş ama başaramamışlar. Ben belediye başkanlığımdan itibaren Başkanlık sistemini hep ifade etmişimdir. En sonunda bir Cumhur İttifakı oluşturduk ve onunla bilikte bu adımı atalım dedik. Sonunda adım atıldı ve Başkanlık sistemine geçtik.
Türkiye'de beklentiler çoğaldı. Bir anda hepsinin olması mümkün değil. Şu anda birçok şey oluyor. Süreç giderken bazı şeyler yanlışlar ortaya çıkıyor. Bunları da yolu yürürken görüyorsunuz. Düzeltme yoluna gidiyorsunuz. Bazen mevzuat değişikliği bazen yasal düzenlemelerdir. Sayısal olarak anayasa değişikliğine sahip değilseniz maalesef o düzenlemeyi yapamıyorsunuz. Şimdi Cumhurbaşkanı ve Başkan kanun yapar mı? Bunu ana muhalefetin başındaki zat dahi bilmiyor.
Benim bir defa kanun yapma yetkim yok. Cumhurbaşkanının sadece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yapma yetkisi var. Bu kararnamenin de Anayasaya ters olmaması lazım. Hakkında kanun çıkarılmışsa o konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkaramazsınız. Öyle istediğim gibi kararname çıkarırım, yok böyle bir şey. Sadece bütçe kanununda düzenleme yapabiliriz. 2023'e kadar çok şey çok daha farklı şekilde yoluna girecek.
"Bu hükümet, kabine seçimi değil"
Son dönemde, son seçim öncesinde Batı ülkemize kur faiz enflasyon üzerinden çok ciddi baskılar uygulamaya kalktı, bizi köşeye sıkıştırmaya yeltendiler. Enflasyondta bir tırmanış sözkonusu oldu. Faizde bu devam etti. Ben samimi olarak şunu söyleyeyim, faiz konusunda hassasiyetlerim var. Şu anda biz faizde iyi değiliz. Enflasyon yavaş yavaş inişe geçmiş vaziyette. Kur şu anda sendeliyor. Beklentileri tabii çok daha yüksekti ama bulamadılar. Şu seçimi hayırlısıyla atlatalım, ondan sonra bunların bütün oyunları bozulacak. Biz şu anda 23 Haziran'da belediye seçimine gidiyoruz.
"23 Haziran'da İstanbul'da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan yenilenme seçimi var"
Bu hükümet, kabine seçimi değil. Başkanlık seçimi değil. Ama Batı, dünya bunu sanki bu ülkede başkanlık seçimi var, 23 Haziran'da Erdoğan gidecek bunun yerine başkası gelecek. Böyle bir şey yok. Erdoğan, AK Parti, Kabine yerinde. Milli Eğitim Bakanı, eğitim reformuyla alakalı açıklama yaptı. 2023 hedefi gözüküyor. Bu neticileri 2021-2022 gibi almaya başlayacağız, diyor. Biz 2023'e kadar Türkiye'de neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Ne kadar öğretmen kadrosu vereceğiz? Şehir hastanelerinde neler yaptık, neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Bunları önünüzde bariyer yoksa orada konuşursunuz. Şu anda önümüz açık. 23 Haziran'da İstanbul'da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan yenilenme seçimi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle alakalı yapacağımız seçim sonucunda inşallah şunu özellikle temenni ediyorum, buna inancım tam, bu seçim neticesinde benim halkım, vatandaşım daha güzel neticenin olması için oylar yerini bulacak diyecek.
"23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum, daha da güzel olacak"
Sandıklara bırakın memurları, işçileri memur diye sandıklarda görevlendirdiler. İsim isim verince kaçacak bir yeri kalmadı. Bankalar tutuştu bu sefer. 'Bizden istediler verdik' dediler. Kusura bakmayın bunlar memur değil ki, işçidir. Halkbank, Ziraat Bankası'nda çalışan da işçidir. Özel sektör bankaların tamamı işçi statüsündedir, memur değil. Şimdi bu seçimde bu olamayacak. Her siyasi parti seçim kurulundan isimleri alabilecek. Bu ciddi kontrol mekanizmasıdır. 23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum, daha da güzel olacak.
"Millet ne derse doğru olan odur"
Benim yaşadığımla uzaktan yakından alakası yok. Tercihli sistem vardı. Milletvekili olduğum halde milletvekilliğini kendi partimden olan kişi itiraz ederek YSK vasıtasıyla benden milletvekilliğini aldı. Kimdi? Benim ilçe başkanımdı. Ben o zaman il başkanıydım. Bizde olanda hayır vardır dedik. Sineye çektik. 1994'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı geldi. Oradaki olayla bunun arasında dağlar kadar fark var. Farklı siyasi parti ve görüşte olanlar itirazını yapıyor. En doğal hakkımız itiraz. Bunu yasalar veriyor size. Belçika'da aynı şey yapılıyor, orada yapıldığında kabul görüyor, seçimin yenilenmesine karar veriliyor. Avusturya'da seçimin yenilenmesine karar verililiyor. Amerika'da Trump, Bayan Clinton'dan 3 milyon az oy aldığı halde seçim kazanıyor. Niye, seçim sistemi onu getiriyor. Bakıyorsunuz YSK mensuplarına çete diyor. Anayasamızın 138. maddesinde bırakın çete demeyi ima dahi edemezsiniz diyor. Maalesef YSK'nın mensupları bunlara karşı dava açmadılar. Bana göre açmaları lazım. Bir yargı mensubuna hakaret edemezsin. Bundan sonraki süreci nasıl götürecekler. Bu kabadayılık yapılacak yer değil. Sandık orada, gidilir, en büyük hakem millettir. Millet ne derse doğru olan odur.
Sanatçı sanatıyla aslında konuşmalı. Sanatçı siyaset yapmalı. Yoksa sanatçı kalkıp da sanatını, bulduu muhabbeti sevgiyi kalkar da bir karşı siyasi anlayışa tavır koyarak genelleştirirse bu ülkede birliğe, beraberliğe katkıda bulunmaz. Bu sıkıntıların kaynağı olur. Sinema, tiyatro vs. alanlarda sıkıntıları olan bu sanat dünyasının bu sıkıntılarını başkanlığımda bizim kabinemiz giderdi.
Kendileriyle Külliye'de toplantı yaptık. Bunu görünce ciddi manada ben de üzüldüm. 3-4 gün içinde Haliç Kongre Merkezi'nde bir tanesi bu sloganı atıyor. Haliç Kongre Merkezi'nin temelini atan benim. Kültür Bakanı ile Binali Bey o akşam orada Pazar günü yapılacak operetle ilgili olarak o eseri izlemeye geliyorlar. Bu slogan atılmaya başlandığı anda bile bizim adayımız Binali Bey dönüp onları alkışlıyor. Kucaklayan Binali Bey. Kucaklanmaya muhtaç olduklarını söyleyenleri malesef bu toplumun gerilmesine ne den olanlar. Biz yine sabırla bu yola bu şekilde devam edeceğiz.
"S-400'den sonra bir de S-500 söz konusu. Yine ortak üretim söz konusu olacak"
S-400'le ilgili konuyu bitirdik. Bizim geri adım atmak gibi bir şeyimiz sözkonusu değil. Anlaşmamız Temmuz itibarıyla S-400'lerin bize teslimiydi.Bunu belki de öne çekecekler. Bir savunma sistemidir, taarruz sistemi değildir. Size taarruz varsa bunun karşısında S-400 devreye girer sizi savunmaya alır. Güçlü bir menzili vardır. Bu noktada ödeme planları itibarıyle Rusya Federasyonu bunu bize çok uygun şartlarda vermiştir. S-400'den sonra bir de S-500 söz konusu. Yine ortak üretim söz konusu olacak.
Biz sizden Patriotları Obama döneminde istedik dedim. Obama bize 'kongre müsaade etmiyor' dedi. Sayın Trump'a 'Bu işin önünü kesen sayın Obama oldu' dedik. Sen kongreden çıkartabiliyorsan biz patriotta alalım. Hem S-400'müz hem patriotumuz olsun. F-35'te ise 5 taneyi bizim generalimize ve pilotlarımıza teslim ettiler. Amerika'da şu anda onlar. Simülatörleri teslim etmediler. Aparatlar buraya gelmedikten sonra 7 milyar dolarlık oraya parça üretimimiz var. Ben biraz bize naz yapıyorlar, orta sahada top çeviriyorlar ama bu işin olmayacağı noktasında değilim, er ya da geç F-35'leri teslim alacağız, aparatları da teslim alacağız. S-400'lerde inşallah ülkemize gelecek.
"SİHA'nın balinasını üretiyoruz"
Biz şu anda SİHA'yı İHA'yı ihraç eder hale geldik. SİHA'nın balinasını üretiyoruz. Bu felaket bir şey. Balinanın her iki tarafına 1,5 ton ağırlığında bombalar yerleşiyor. Kalkıyor ve insansız olarak gereğini yapıyor. Savunma sanayinde yüzde 68 yerlilik oranına ulaştık. Eskişehir ciddi manada merkez oldu. Savaşın da bir matematiği vardır. Onu da iyi uygulamamız lazım. Adımlarımızı atacağız, atıyoruz. Suriye'de yoğun bir şekilde gerekli dersleri veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Artık biz 'şunu verirler mi, bunu verirler mi' diye düşünmüyoruz. Elhamdülillah elimizde var. Gücünüz olursa caydırıcılığı yapmamız lazım.
"Gübreyi asrın vebası olarak görüyorum"
Bizim hanım sıfır atık konusunda Türkiye'de bir çalışmayı başlattı ve götürüyor. Devletin tüm kurumlarında sıfır atıkla ilgili geri dönüşüm noktası dahil oraya kadar bu işin üzerine gidiyoruz. Metaller ayrı yerlerde, kağıtlar organik, inorganik ayrı ayrı yerlerde depolanmak suretiyle nasıl istifa edebiliriz üstüne gidiliyor. Bu on yıllardır yapılmayan işlerdi. Bunu iyi değerlendirdiğimiz zaman, mesela organiklerde kompost gübreyi üretebiliriz. Tarımda çok ciddi bir açığı kapatırız. Hani diyoruz ya doğal ürün. Yeri gelecek tıp dünyası da sağlık dünyası da ne neyi tetikliyor bunun adını koyacaklar. Ben diyorum ki, kanser vakalarında gübreleme dediğimiz olayda, doğal gübre değil, belki de bu sağlıksız besin, bunlardan dolayı maalesef bedelini asrın vebası olarak görüyorum bununla ödüyoruz.
"Beyin göçü minimize olmuştur"
Batı'nın ilmini alma noktasında taleplerimiz vardır ama beyin göçü minimize olmuştur. Şimdi tam aksine geri göç başlamıştır. Gerek üniversitelerimize gerekse sağlıkta hastanelerde bunları almaya başladık. Şu anda Avrupa'dan bizim hastanelerimize gelen hastalar var. İskandinav ülkelerinden, Hollanda'dan bize şu anda hasta geriyor. Gerek hastanelerimizin kalitesi, doktorlarımızın nitelikleri sebebiyle bir dönüş var. Ciddi manada bir hasta noktasında hamdolsun sağlık turizminde faaliyetimiz her geçen gün artıyor. Sizin dediğinize şöyle yaklaşacağım, biz yurtdışına kariyer için öğrenci gönderiyoruz. Bunları biz devlet olarak yapıyoruz. Bununla onu birbirine karıştırmazsak iyi olur diye düşünüyorum. S-400'de ortak üretim için 100 mühendisimizi oraya gönderdik. Nükleer enerjiyle ilgili yüzlerce mühendisimizi Rusya'ya gönderdik.