Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye’de bir defa kriz yok. Önce bir ekonomiyi öğren, Türkiye’de ekonomi ile ilgili bir manipülasyon var. Bununla ilgili bir fatura kesmeye çalışıyorlar, sen de bu faturanın aktörleri arasında yerini alıyorsun" dedi.
AK Parti 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik eleştirilerine sert cevap verdi.
"Bir insan ekonomik sistemin nasıl işlediğinden bu kadar habersiz olunca böyle saçmalar"
Kılıçdaroğlu’nun ekonomi ile ilgili eleştirilerine cevap veren Erdoğan, "Türkiye’de bir defa kriz yok. Önce bir ekonomiyi öğren, Türkiye’de ekonomi ile ilgili bir manipülasyon var. Bununla ilgili bir fatura kesmeye çalışıyorlar, sen de bu faturanın aktörleri arasında yerini alıyorsun. Bu konuda söyledikleri aslında kendisinin meselenin ne kadar dışında olduğunu göstermeye yetiyor. Güya resmi ziyaret yaptığımız ülkelere güya bize para vermeleri için yalvarıyormuşuz. Ne kadar zavallısın. Biz bu ülkelerden ülkemize yatırımcı davet etmenin gayretindeyiz. Bir insan ekonomik sistemin nasıl işlediğinden bu kadar habersiz olunca böyle saçmalar. Her şeyden önce biz kimseden para istemedik, istemiyoruz. Bu işlerin usulü, yöntemi, kuralları bellidir. Biz gittiğimiz her yerde yönetimlere ve özel sektöre ülkemizin potansiyelini, gücünü anlatıyoruz. Ülkemize yatırım davetinde bulunuyoruz. Yatırım daveti başka şeydir, para istemek başka şeydir. Ülkemize yatırımcıları davet etmek Cumhurbaşkanı olarak benim en başta gelen görevim değil mi? Kendilerinin SSK’yı nasıl batırdıklarını o dönemi yaşayan benim milletim çok iyi bilir. Hastanelerimizin onun genel müdürlüğü döneminde ne hale geldiğini benim milletim çok iyi biliyor. Sen bu milleti böyle batırdın. Bunlar yurt dışı ziyaretlerini ülkesini anlatmak için değil kendi devletini eleştirmek, Türk demokrasisine kara çalmak, bölge için arzu edilmeyen iftiraları atmak için kullanıyor. Son Almanya ziyaretimde, 5 yıl 10 aya mahkum olan sözde bir gazeteci var ya, Almanya’ya kaçtı, orada da rahat durmadı. Orada da kendisine sahip çıkacak olanları, sözde siyasetçileri buldu. Haber de bize gelince haber gönderdik. Eğer bizimle beraber orada bulunacaksa biz müşterek bir basın toplantısı yapamayız. Siz onunla basın toplantısı yaparsınız, biz onun olmadığı bir basın toplantısını yaparız. Çünkü benim ülkemden 5 yıl 10 aya mahkum olmuş bir sözde gazeteciyi siz barındırıyorsanız bunun stratejik ortaklığa yakışan bir yanı yoktur. Aynı durum sizde olsa da bize kaçmış olsa biz elinden tutar size teslim ederiz. Ne kadar terörist varsa bizden bunu stratejik ortaklarımız istediği zaman kendilerine teslim ettim. Biz ülkemize ihanet eden, darbe teşebbüsünde bulunanları ülkeden istiyoruz bize elli dereden elli kuyu su getiriyorlar. Bu tüm batıda böyle. Şimdi bu zat hızını alamayıp bizim kimi sözleşmeleri Türk lirası üzerinden yapılması, kimi ülkelerle ticaretimizi kendi para birimlerimizle gerçekleştirme çabalarımıza da laf atıyor. IMF dayatmaları dışında bir ekonomi yönetimi usulü bilmeyen cahil ana muhalefetin dünya ticaret sistemini kökten değiştirecek bu tür girişimler karşısındaki şaşkınlığını biz mazur görüyoruz. Eminim onlar da zamanla bu işin manasını kavrayacaklardır. Yine bu zat Türkiye’nin burcunu çeviremeyeceğini ima etmeye çalışıyor. Ülkemizin ekonomik büyüklüğü onun söylediği rakamların kat be kat üzerindedir. Be hey cahil, önce bunları bir öğren, kim veriyor sana bu aklı. Dünyada kamu borcunun milli gelire oranı en düşük devletlerden birisi Türkiye’dir. Ülkemizi faiz, enflasyon, kur şer üçgenine sıkıştırmaya çalışanların oyunlarını bozmakla meşgulüz. Bu şahsın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili yalanlarını defalarca ortaya koymuş olmamıza rağmen hala aynı imalarla konuşuyor olmasını ancak yüzsüzlüğü ile izah edebiliriz. Utanmadan kalkmış benim yüzümün kızarıp kızarmayacağından bahsediyor. Bizim yüzümüz edebimizden kızarır, sizin gibi edepsizlikten değil. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi inşa edildiğinden bu yana bu kadar iftira ile yaklaşan dünyada sizden başka kimse olamaz. Gelen bütün misafirlerimizin hayran kaldığı böyle bir külliye ile ilgili bunun bu tür iftiralarını dinlemekten bıktık. Hatırlarsanız Külliyemiz ilk hizmete girdiğinde oraya ayak basmayacağını söylemişti. Ama sonra gelmek zorunda kaldı. Gerçekleri kendi gözü ile gördü. Altın klozetlerden bahsetti. Altın klozetlerin olmadığını daha sonra anladı. Bunlar bu kadar iftira ile yetişmiş tipler" diye konuştu.
"Bay Kemal, anlamazsın sen bu işlerden, SSK’yı böyle batırdın zaten"
Kılıçdaroğlu’nun kamu-özel işbirliği projelerine yönelik sözlerini de hatırlatan Erdoğan, "Aynı şekilde dünyada başarı örneği olarak gösterilen kamu-özel işbirliği projelerini ahlak ve mantık dışı ithamlarla karalamaya kalkmasını da cehaletine vermekten başka çare bulamıyorum. Her şey cebinizdeki para ile yapılmaz. Asıl olan kaynakları çeşitlendirebiliyor musun Bay Kemal, anlamazsın sen bu işlerden, SSK’yı böyle batırdın zaten. Katıldığı bir toplantıda iş dünyamız herhalde bu modeli izah eder diye düşünüyorum. Artık Hazine ve Maliye Bakanımız iş dünyasına söylesin de buna izah etsinler" şeklinde konuştu.
"Türkiye bu felaketi tek parti CHP ve onun milli şefi İnönü döneminde yaşamıştır"
Kılıçdaroğlu’nun danışmanlık hizmeti vermek üzere tutulmuş bir firma üzerinden kendilerine köşeye sıkıştırmaya çalıştığını kaydeden Erdoğan, "Bu zat ekonomi yönetimimize hizmet vermek üzere ücreti mukabilinde tutulmuş bir danışmanlık firması üzerinden sorduğu sorularla bizi güya köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bundan böyle ona bu fırsatı vermemek için, özel sektör bizi ilgilendirmiyor ayrı konu, bütün bakan arkadaşlarıma söyledim, bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim, hiç gerek yok, biz bize yeteriz. Eskiden beri soru soran ve cevabını dinlemeyen bu zata değil ama ola ki, onun hezeyanları ile kafası karışmış olanlar varsa onlara şu gerçekleri ifade etmek isterim; Türkiye bir dönem sadece ekonomisini değil, savunmadan tarıma, sanayiden ticarete her şeyini Amerika’ya teslim etmişti. Peki bu ne zaman olmuştu biliyor musunuz, Türkiye bu felaketi tek parti CHP ve onun milli şefi İnönü döneminde yaşamıştır. Elimde gazete kupürleri var, yarın göstereceğim, nasıl gururla hangi bayrağı dalgalandırdığını sizlere göstereceğim yarın. Osmanlı’nın son döneminde ve cumhuriyetin Gazi Mustafa Kemal’in ilk yıllarında çok isabetli bir tercih ile Türkiye kendi sanayini ve elbette savunma altyapısını oluştur konusunda önemli adımlar atmıştır. Kendi uçağını, kendi silahını, topunu, trenini, gemisini, fabrikalarını kurma iradesini ortaya koyan bu dönemi ve tüm yöneticilerini hürmetle yad ediyorum. Sonra, tek parti CHP’si tutmuş bu fabrikaların hepsinin kapısına kilit vurmuş, savunma sanayi teşebbüsleri adeta birer birer boğmuştur. Ülkemizi yardım programları aracılığı ile Amerika’ya mahkum hale getiren bu zihniyetin yol açtığı yıkımın etkileri bizim dönemimize kadar sürmüştür" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’nin bu yolla Amerika’ya teslim olduğu iftirasına götürmek iş bilmezlik değilse ihanettir"
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çok özel sektör kuruluşunun dahi başvurduğu basit bir yöntemi Türkiye’nin bu yolla Amerika’ya teslim olduğu iftirasına götürmek iş bilmezlik değilse ihanettir. Ana muhalefet partisi tavrıyla ekonomik saldırılara destek vermek de, bu çevrelerin değirmenlerine su taşımaktadır. Türkiye Balkan Savaşı’nı niye kaybetti biliyor musunuz? Bugün CHP’nin temsilcisi olduğu siyaset anlayışı yüzünden kaybetti. ‘Edirne’ye Enver geleceğine Bulgar girsin’ diyebilecek kadar izanını kaybeden muhalefet anlayışının bugünkü temsilcisi CHP ve onun yoldaşı haline gelen HDP’dir. Buna karşılık ülkesine ve milletine karşı sorumluluklarının farkında olan partiler, siyasi yelpazedeki farklılıkları bir kenara bırakarak milli konularda birlikte hareket etmeyi başarıyorlar. Bu vesile ile Sayın Bahçeli’ye teşekkür ediyorum. Milli olma, yerli olma şuurunu yakalamak her yiğidin karı değil. Bay Kemal’in böyle bir derdi yok. Cumhur İttifakını basit bir seçim ittifakı olarak görenler yanılır. Milli ve yerli duruş sahiplerinin ülkenin meseleleri karşısında gösterdikleri dayanışmanın adıdır. Türkiye’de yerlilik ve millilik konusunda, onur, gurur ve haysiyet konusunda en son söz söyleyebilecek olanlar hiç değilse ağızlarına alıp da bu kavramları da kirletmesinler. Milletimiz kimin yerli ve milli olduğunu, kimin proje ürünü olarak bulunduğu koltuğa oturtulduğunu, yenilgi üstüne yenilgi almasına rağmen orada tutulduğunu çok iyi biliyor. Rabbim bizi siyasi hırsları uğruna ülkesinin aleyhindeki cephelerin gönüllü askerliğine soyunanların şerrinden korusun."