Cumhuriyet Halk Partisinde Değişim ve Umut Kurultayı olacak mı olmayacak mı? Bunun cevabını Cumhuriyet Halk Partisinin 634 kurultay delegesinin tavrı belirleyecek. Eğer 634 delege olağanüstü kurultay için imza verirse Değişim ve Umut kurultayının da önü açılmış olacak.
Ankara’dan edinilen bilgilere göre Muharrem İnce ekibi şu ana kadar 482 imza topladı. İki gün içinde toplanan imzalar henüz olağanüstü kurultayın yolunu açmaya yeterli değil.
İZMİR TUTUK KALDI
Muharrem İnce’nin Değişim ve Umut Kurultayı açıklamasında ismen zikrettiği İzmir’de ise delegeler kararsız… İki günde notere giderek imza veren delege sayısı henüz 12… Oysa doğal delegelerin dışında CHP’nin İzmir’de 52 delegesi bulunuyor. Değişimciler İzmir’den en az 25-30 kadar imza beklediklerini açıklamış olmalarına rağmen, bunun gerçekleşmemesi büyük bir soru işareti oluşturuyor.
SEBEP KOCAOĞLU’NUN TAVRI MI?
Değişim hareketine destek veren partililer ise imza vereceğini açıklayıp, bunu eyleme dökmeyen kurultay delegelerinin Aziz Kocaoğlu’ndan işaret beklediğini savunuyor. 24 Haziran seçimlerinden sonra en güçlü değişim çağrısını yapan Aziz Kocaoğlu’nun imza hareketi konusunda net tavır ortaya koymamasının imza vermek isteyen delegeleri frenlediği belirtiliyor.
Kocaoğlu, değişim çağrısını iki kez yenilemiş. Ancak ikinci açıklamasında değişim beklentisinin kişiler veya isimlerle ilgili olmadığını söylemişti.
İşte o açıklama: Başkan Kocaoğlu'ndan yeni mesaj:
"Değişim tehdit değil fırsattır"
24 Haziran seçimleri sonrasındaki "kısa" açıklamasıyla Cumhuriyet Halk Partisi'nde "değişim çağrısı" yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu talebini yineledi. Değişimin "tehdit değil fırsat" olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Kocaoğlu, "Bunu gerçekleştirmeden umut olmak ve iktidara gelmek asla mümkün değil. Bizim problemimiz, iktidara kimlerle değil 'nasıl ve hangi yöntemlerle' yürüyeceğimizdir. Sürekli başkalarıyla hesaplaşmak yerine, biraz da kendimizle hesaplaşmayı bilmeliyiz" diye konuştu.
Başkan Kocaoğlu şu açıklamayı yaptı:
"9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren ülkemizde rejim değişmiş, parlamenter sistem yerine otoriter bir yönetim modeli yürürlüğe girmiştir. Bu durum, demokrasiye gönül veren insanlarımızı derin bir endişeye düşürmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Cumhuriyet Halk Partisi'nin mutlak önceliği, bu otoriter yönetim modeline karşı demokratik ve güçlü mücadele yöntemlerini geliştirmek olmalıdır. Tarihi birikimi ve sorumluluğu ile ülkemizdeki bu sancılı dönüşümde model üretebilecek, çözüm olabilecek tek kurum Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Tüm çekişme ve hesaplar bir kenara bırakılarak, bu vizyonla yola çıkılmalıdır.
Kısır, sadece kişilerin ya da grupların iktidarının amaçlandığı parti içi mücadele ve çekişmeyle bir yere varılamadığı defalarca görülmüştür. Uzun vadeli değil günübirlik kararlar alarak, ısrarla aynı yol ve yöntemleri uygulayarak farklı ve başarılı bir sonuç beklemek, gerçekçi olmaktan çok uzaktır.
Değişim, yaşamın vazgeçilmez bir kuralıdır.
Değişim, tehdit değil fırsat olarak görülmelidir.
Toplumun ve partimize gönül verenlerin samimi talebi, aklın ve bilimin rehberliğinde kendini yenileyen, liyakat esasına dayalı dirayetli kadrolar kurarak ülkenin her bakımdan kalkınmasını ve gelişmesini sağlayacak sağlam bir yol haritası belirleyen, bu doğrultuda projeler üreten, kararlar alan ve bunları güçlü, kararlı ve anlaşılır bir biçimde cesaretle gündeme getiren bir Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
Bunlar gerçekleştirilmeden umut olmak ve iktidara gelmek asla mümkün değildir.
Dolayısıyla bizim problemimiz kişiler değil yönetim biçimidir, ilkelerdir.
Bizim problemimiz, iktidara kimlerle değil 'nasıl ve hangi yöntemlerle' yürüyeceğimizdir.
Ve birilerinin bir şeyleri kazanmasının çok ötesinde, bu otoriter rejim karşısında güçlü şekilde ayakta kalıp onu yenebilecek bir pozisyon üretip üretememektir asıl problem..
Kısır döngüden çıkış yolu
Cumhuriyet Halk Partisi, siyaseti maddi ve/veya manevi çıkar için yapan ve adamcılık-alt kimlik üzerinden yürütenlerle değil, siyaseti ülke ve millet çıkarıyla eşdeğer görenlerle yükselecektir.
'Ben seni seçeyim, sen de beni..' mantığıyla yürüyen parti içi politikalarla bu kısır döngüden çıkabilmemiz asla mümkün değildir.
Başarısı dünya ölçeğinde kanıtlanmış, siyasi görüşü ve yaşam felsefesi partimize uyan gençler, hepimiz için yeni umuttur. Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri, bu gençleri partimize davet etmekten ve yeniden yapılanma sürecinde etkin rol almalarını sağlamaktan çekinmemelidir.
2007 yılından bu yana sayın genel başkanlarımız ve parti yöneticilerimiz nezdinde, bıkmadan ve usanmadan dile getirdiğim gibi, güçlü bir 'Parti Mutfağı' acilen kurularak çalışmaya başlamalıdır. Çünkü ülke koşulları her geçen gün biraz daha zorlaşmaktadır.
Kendimizle hesaplaşabilmek..
'Biz başarılıyız, onlar başarısız' demekle doğrulara ulaşamayız.
Sürekli başkalarıyla hesaplaşmak yerine, biraz da kendimizle hesaplaşmayı bilmeliyiz.
Yıllardır genelde iktidar olamayan partimiz, yerel yönetimlerde azımsanamayacak kadar önemli başarılar elde etmiştir. Bu kentlerdeki oy oranlarımız bizi doğrulamaktadır. Ama ne yazık ki, yerel yönetimlerimiz CHP Genel Merkezi tarafından yeterince dikkate alınmamakta ve deneyimlerinden etkin biçimde yararlanılmamaktadır. Bu, incelenmeye değer ayrı bir sorundur.
CHP'li yerel yönetimleri savunması gerekirken 'muhaliflerden daha sert ve yıkıcı' eleştirilerde bulunan bazı milletvekili ve parti yöneticilerimiz, üstü örtülemeyecek kadar önemli bir problem haline gelmiştir.
Parti içindeki aday belirleme yönteminin sağlıklı yürütül(e)memesi de bir diğer açmazımızdır.
Olağanüstü kurultayın çok ötesinde..
2004 yılından bu yana kamuoyu önündeyim. Hiç bir zaman gizli ajandalarım, gizli senaryolarım, gizli hesaplarım, gizli pazarlıklarım olmadı. Bundan sonra da olmayacak.
Partideki mevcut yönetim anlayışına ilişkin eleştiri ve önerilerimi dile getirmemdeki tek amaç, gerçekten iktidar alternatifi olan güçlü bir Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
Tüm bu düşüncelerimin bir potada eritilmesi durumunda görülecektir ki, 'değişim' talebim olağanüstü kurultayın toplanıp toplanmamasının çok ötesinde anlamlar taşımaktadır.
Kamuoyuna saygıyla duyururum."
Kaynak: Öncü Şehir