Sabah kalktığınızda ya nasip dersiniz yola çıkarsınız da, yol sizi nereye götürür bilemezsiniz.
Bugün de yol beni nereye götürdüyse oraya geldim.
Yerin ismini yazmayacağım çünkü yerin adının hiç önemi yok.
Sahil kesimindeyim.
Cennet koydayım.
Mavi denizdeyim.
Sarı kumdayım.
Ama gel gör ki Korona Virüsü var.
Hem de öyle böyle değil. Az da değil. İnsan yok. İnsanlar yok. Korkular çok.
Turizm sezonunun tam ortasındayız ama turizmci yokluğun ve yoksulluğun en ortasında.
Mavi denizin kıyısına baktım sanki denizden korona virüsü geliyor gibi kimse yok.
Sarı kumlara baktım sanki korona virüsü denizin kumunun içinde geliyor.
Bu kadar korku niye diye sormuyorum.
Korkunun nedeni belli, yüzbinlerce ölüm.
Ama en, en bilim adamı bile ne diyor, ‘Maske, sosyal mesafe ve hiyjen’
Sahilde sosyal mesafe sıkıntısı yok.
En yakın olan ile en uzak olan arasında nereyse 20 metre var.
Maskeye gelince, alabildiğinde maske.
Denize gir makseni at.
Denizden çık maskeni al.
Geriye kaldı temizlik.
E denizden çıkıyorsun. İçinde duruyorsan. Tuzla suyla oynuyorsun.
Artık oradan da çıkıp acaba temizlik kuralına uydun mu diye düşünmeyin.
Sözün özü ve kısası bırakın korkuyu arkadaş.
Deniz burada ama Denizler yok.
Ben de demesi tam da denizle tatil zamanı!