Deprem kader mi?

Sevdiye AKTEKİN

Deprem; kader, keder, yazı, fıtrat. Gerçekten depremi sadece bu sözcüklerle açıklayabilir miyiz?

Yani onca insanın ölümünü ,inanca göre, sadece yaratıcıya, Allah’a, Tanrı’ya yüklemek, ona da bir hakaret değil mi? Binlerce insanın ölümünden sadece Allah’ı suçluyor olmaz mıyız?

Demirden, betondan çalınarak yapılan binalar, üç kuruş az olsun diye deniz kumu kullananlar. Hatta tuğladan kâr etsin diye yan binanın duvarını projesine katanlar. Her şeyinden çaldıkları binaları “cennetten bir köşe” diye milyonlara satan bu müteahhitlerin bir suçu yok mu? Aklını sadece kötüye kullanmak ve ya geleceği bile bile beklemek “kader” mi?

Maraş depreminin geleceği yıllardır araştırılan, sonuçları uzmanlar tarafından zaten ön görülen bir gerçekti. Her inşa edilen yapının uzman mühendisler ve mimarlar tarafından temel, kolon , kat sayısı uygunluğu vb denetlenmesi, ayrıca Maraş gibi özellikle deprem riski fazla olan yerlerde jeoloji mühendislerinin, jeolojik-jeoteknik ve jeofizik analizlerine bağlı olarak yerleşim alanlarındaki doğal afet risklerine göre bir yerleşim planı oluşturması gerekirdi.

Her biri ayrı bir inceleme gerektiren bu kriterlerin hepsini “yapı denetim kuruluşunun” yapması bir çok hayati denetim eksikliğini beraberinde getirdi. Çünkü yapı denetimi denetleyecek bir üst kurum yoktu. Şimdi tüm o çürük binalara onay verenlerin bir suçu yok mu? Denetim sırasındaki eksiklikleri bir kaç bin tl ile halledenlerin yaptığı “kader” mi?

Biz, 1999 İzmit depreminden beri düzelen hiç bir şeyin olmadığını en acı şekilde gördük.

10 şehirde binlerce insanımızı kaybettik. Binlercesi de hala yaralı. Yakınlarının cansız bedenlerini bile göremeyen insanlarımız var. Eşimiz, dostumuz, kardeşimiz, evlatlarımız öldü. Yıkılan binalardan canlarını kurtaranlar da evlerinden yurtlarından oldu. Bizim evimizde üşüdüğümüz günlerde onlar dışarda yaşam savaşı veriyorlar.

Evet, Kahramanmaraş’ta 24 saat içinde olan iki depremin şiddeti zaten tartışılamaz şekilde büyüktü. Ama bu depreme yapı olarak, yerleşim olarak hazırlıklı olsaydık bugün aynı şeyleri konuşuyor olur muyduk? Yıkılan binaların arasında tek bir köşesi bile zarar görmeden duran binalara deprem torpil mi geçti?

Şimdi, en azından bundan sonra, harekete geçme zamanı. Biz halk olarak elimizden gelen her şeyi kardeşlerimiz için yapmaya zaten hazırız. Ama asıl yapılması gerekenleri yapacak kadar güçlü olan “devlet.” Öncelikle depremzedelerin güvenli yerlerde hayatlarına devam edebilecek duruma getirilmesi. Anne ve babasını kaybeden yavrularımızın gerekli özenle korunmaya alınması. Kurumlardaki sorumlular tarafından sadece bedensel değil psikolojik olarak da gerekli desteğin gösterilmesi gerekiyor. Sonrasında ise şehirlerin tüm unsurları göz önüne alınarak yaşam alanlarının tekrar inşaa edilmesi.

Deprem bitti mi? Hayır bitmedi. Çünkü gidenler geri gelmeyecek.Hiç birimizin acısı geçmeyecek. Acımız hafiflemeyecek. Bu kez acıya alışmaya çalışmayacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.