Türkiye’de herkesin düşündüğü ve konuştuğu Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan’dan depremleri.
Aynı gün içinde arka arkaya olan ikiz depremler, insanların canını yaktığı gibi bilim insanlarını da şaşkına çevirdi.
Herkesin bildiği, ‘Deprem olur, şiddeti azalarak depremler devam eder ve biter’ tezi de yok oldu.
Kahramanmaraş depremi tüm dünyaya gösterdi ki, deprem olursa arkasına daha şiddetlisi de olabilir.
Deprem sonrası yıkımların halini izlemek bir yere kadar etki etse de aslı etki eden güvenlik kameralarına düşen, deprem olma anının görüntüleri.
Eskilerin tabiriyle, ‘Yer yerinden oynadı’ sözünün gerçekleştirdiği anlar.
Sabaha karşı karanlıkta meydana gelen depremde, yerin salıncak gibi sallanması, üzerindeki araçların ise yerlerinde toplayarak sağa sola kaymaları, bunun bildiğimiz, bilinen bir deprem olmadığının göstergesi oldu.
Bazen tarihi yerlere gezdiğimizde, bazı şehir kalınlarını görürüz.
Orda yıllar önce bir şehri var olduğunu, bu şehirde yaşayan insanlar olduğunu düşünürüz.
Peki, bu şehre ne oldu, bu şehirde insanlara ne oldu sorusunun cevabını ise asla bilemeyiz.
Tarihçiler, arkeologlar bilmeden tahminlerini söylerler sadece.
Bu şehirlerde, ama doğal ama doğal olmayan afetlerin yaşanmış olabileceğini, insanların şehirlerle birlikte yok olduğunu veya şehirlerin insanlar tarafından terk edilmiş olabileceğini söylerler.
İletişim kısıtlı olduğu bu yüzyıllardan bugüne ne olduğuna dair doğal olarak net bir bilgi gelmez.
Gelen tek şey vardır oda, öyle ya da böyle bu dünyada binlerce insanın hayatını kaybettiği, yüzlerce şehrin yaşam olarak yok olduğu gerçekliği.
Bugün de yaşadığımız afet bize yeni gelse de, dünya tarihinde böyle afetlerin olduğunu ve insanların hayatlarını kaybettiği birçok olay vardır.
Dünya tarihinde afetlerin şekli değişse de değişmeyen tek şey var.
O gün yaşayan insanların acısıyla, bugün yaşayan insanların acısı aynı.
Gelecekteki yaşayacak insanların ki de aynı olacak.
Hayat bir gün o da bugün!