Depremin psikolojik etkileri

Tüm ulusumuzu ve dünyayı etkileyen, yüzyılın felaketini yaşadığımız şu günlerde uzmanlar, depremin yaratacağı travmanın sadece deprem bölgesinde bire bir yaşayan kişileri değil, herkesi etkileyebileceğini söyledi.

Beklenmedik bir olay, kişinin kendisinin veya yakınlarının fiziksel, ruhsal, zihinsel bütünlüğüne saldırı, yoğun korku, kaygı, dehşet, deprem, büyük yangın ve sel, göçük altında kalmak gibi büyük ve küçük olarak gruplanabilen olaylar genel olarak Ruhsal Travma olarak adlandırılmaktadır. Büyük travmalar büyük ve/veya tüm toplumu derinden sarsabilirken, küçük travmalar kişiye özeldir; duygusal travmalar, sinsice gelişir ve bireye daha fazla zarar verebilir.

DEPREMİN RUHSAL SAĞLIĞA ETKİLERİ

Binaları yıkan ve can kayıplarına neden olan böyle büyük bir deprem ve halen süren artçı sarsıntılar, fizyolojik, duygusal, davranışsal sorunlara neden olur. Deprem gibi büyük travma grubuna giren doğal afetlerin insanlarda “tehlike, çaresizlik, belirsizlik” sinyalleri oluşturarak birçok farklı duygusal ve davranışsal belirtiyi tetikleyebilmektedir. Bu belirtiler arasında kaygı ve korkunun beraberinde getirdiği tedirginlik, huzursuzluk, gerginlik, kolayca öfkelenme, karar alma ve odaklanma güçlükleri, yorgunluk ve uyku/iştah düzensizlikleri sayılabilir.

Bu tepkilerin çoğu geçicidir. Bu dönemde kendinizin ve yakınlarınızın fiziksel güvenlik ve gereksinimlerinin karşılandığı yerlerde bulunmak, sevdiklerinizle iletişim kurmak, beslenme ve uyku düzeninizi korumaya çalışmak, mümkün olan en kısa sürede günlük rutinlerinize dönmek fiziksel ve ruhsal sağlık için oldukça önemlidir.

DEPREMİN PSİKOLOJİK ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Aşırı korku, sürekli diken üzerinde hissetme, irkilme (hipervijilans), uyku sorunları, kâbus görme, geri dönüşler yani travma anının tekrar yaşanması (flashback), kendine ve başkalarına yabancılaşma, geleceğe dair plan yapamama, sinirlenme, düşük tahammül, kaçınma davranışları, unutkanlık gibi belirtiler travma sonrası stres bozukluğunun belirtileridir. Deprem sonrası aile bireylerinde, çocuklarda içe dönme ya da tersi durumların görülebilir.

Afet sonrasında yetişkin, çocuk ve gençlerde en çok rastlanılan belirtiler; huzursuzluk, kolay öfkelenme, ağlama, irkilme, uyku-iştah düzensizlikleri, dikkati sürdürme zorlukları, bakım verenlerden ayrılma güçlükleri, ilgi ve temas ihtiyacında artış, olayla ilgili sıkça soru sorma ve küçük çocuklarda kazanılmış becerilerde geçici kayıplardır. Stres altında kişi korku, panik, endişe, anksiyete gibi tepkiler verilebilir; inkâr, hissizleşme, tepkisizleşme gibi durumlar ortaya çıkabilir. Böyle zamanlarda durumun geçici olduğunu düşünmeye çalışmak ve pozitif düşünme çabası içinde olmak yeterli olmayacaktır.

Deprem sonrası psikolojik müdahalenin zihin-beden bütünlüğü içeren müdahaleler olması; uzun süre haber takibi yapılmaması ve ancak güvenilir kaynaklardan ve sınırlı sürelerle haber takibi yapılması gerekir. Travma sonrası ortaya çıkan genellikle çok şiddetli olmayan belirtiler bir süre sonra kendiliğinden de düzelebilir. Ancak kişi kendisi bu belirtilerle başa çıkmakta zorlanıyorsa profesyonel bir yardım almalıdır.

Profesyonel yardım, kişinin sorunlarını çözme anlamında krize müdahale şeklinde olur. Travma sonrası belirtilerle bağlantılı çeşitli psikoterapiler ve ilaç tedavileri uygulanabilir. Psikoterapi içerisinde korku ve sıkıntı ile bağlantılı hale gelen durumlar, duyumlar ya da yerlerle yüzleşmek veya sıkıntı veren anılar üzerinde çalışmak kişilere yarar sağlayabilir. Çocukları güvende hissettirmek, yeteri kadar güvence vermek, eğer anlatma ya da oyun oynama ihtiyacı duyuyorsa bu ihtiyacı karşılamak gerekir. Çocuklardaki sıkıntıyla başa çıkılamadığı durumlarda da bir profesyonelden yardım almak ihmal edilmemelidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri