Ülkemizin yalnızca 11 ilini etkilemekle kalmayan; ülkemizin her şehrine ve her ferdine dokunan büyük bir felaket yaşadık, yaşıyoruz...
Bir yandan yaralarımızı sarmaya, bir yandan da olabildiğince normalleşmeye çalışıyoruz. Bu süreçte her geçen gün yeni sorunlarla karşılaşıyoruz.
Bir hukukçu olarak kendi yakınlarım da dâhil olmak üzere, depremzede vatandaşlarımızdan aldığım sorulardan biri de “Deprem sonrasında kiracı ve mal sahibi ilişkisinin ne olacağı”dır.
Bu sebeple kiracı depremzedelerin sorunlarını genel hatlarıyla kaleme alarak bilgilendirmenin faydalı olabileceğini düşündüm.
***
Öncelikle yıkılan binalar açısından vurgulamak gerekirse, kiralanan ev ya da işyeri artık yok olduğu için kira sözleşmesi de kendiliğinden sona erer. Yıkılmamış ancak kullanılamaz hale gelen binalar açısından ise ev / işyeri sahibinin “kullanıma hazır bulundurma” borcundan söz edebiliriz.
Yani bir başka deyişle, kiraya veren kendi elinde olmayan sebeplerle dahi olsa kiralanan mülkü kullanıma hazır bulundurma borcunu yerine getirmediği / getiremediği zaman, kullanılamayacak kadar hasarlı binalarda kira sözleşmesi feshedilebilir.
Yıkılmış, ağır ve orta hasarlı binalarda kira bedelini peşin ödeyen kiracı, sözleşmeyi feshettiğini kiraya verene bildirerek kullanamadığı ve peşin ödediği dönemin kira bedelinin iadesini talep edebilir.
Ancak asıl sorun kullanıma elverişli bulundurulan yani hasarsız veya az hasarlı binalar açısından yaşanıyor. Yaşanan depremin büyüklüğü ve şiddeti nedeniyle korku kaynaklı nedenlerle binalarına giremeyen depremzede kiracılar, psikolojik sebeplerden deprem bölgelerinden uzaklaşmak istiyor. Ülkemizde yaşanan yoğun iç göç dalgası da bunu destekler nitelik taşıyor.
***
Bu durumda ortaya “psikolojik imkânsızlık” kavramı çıkıyor. Ancak psikolojik imkânsızlık konusunda henüz uygulamanın ne şekilde yapılacağı belirsizliğini korurken, psikolojik imkânsızlığın feshe sebep olup olamayacağı tartışılıyor.
Benim de katıldığım görüş; psikolojik imkânsızlığın “kesin imkânsızlık” olarak kabul edilerek kiracının sözleşmeyi feshetmesinin önünü açmaktır. Zira geçici imkânsızlık kabul edildiği durumda, kiracıya eve girebilmesi için uzmanlarca belirlenecek bir süre tanınacak ve bu süre dolduğu durumda kira sözleşmesi kaldığı yerden devam edecektir.
Ancak bu kadar büyük bir felakette herkesin aynı derece etkilendiğinin ve belirlenecek süre dolduğunda herkesin psikolojik olarak düzeleceğinin kabulü hakkaniyete aykırı olacaktır.
6 Şubat günü meydana gelen bu büyük felakette hayatlarını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, ulusumuza baş sağlığı dilerken, depremden etkilenen bölgelerde yaşamın bir an evvel normale dönmesini diliyorum.