Panele DEVA partisi İzmir teşkilat üyeleri, kadın platformu sözcüleri, sivil toplum temsilcileri ve şiddet mağduru kadınlar katıldı. Kadın, erkek kalabalık bir katılımın olduğu panelde ayrıca İl başkanı Seda Kaya Ösen, Kadın politikaları başkanı Pınar Güngör Özinan ve il yönetim kurulu üyesi avukat Funda Özer birer konuşma yaptı.
Seda Kaya Ösen yaptığı açıklamada şunları belirtti;
Değerli konuşmacılar, STK’lerin değerli temsilcileri, kıymetli il ve ilçe yöneticilerimiz, kıymetli konuklar ve kıymetli basın mensupları, DEVA Partisi İzmir Kadın Politikaları Başkanlığımızın düzenlediği 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü panelimize hepiniz hoş geldiniz. Yoktan var eden, hayat boyu sürekli eğiten ve öğreten, belki de insanlığa sunulmuş en önemli şanslardan biri olan kadınlarımızın, hiç olmamasını dilediğimiz şiddete karşı mücadelesinde, şiddet mağdurlarının yanında bir kez daha seslerine ses olmak için bir aradayız.
Yukarıda bahsettiğim şansın farkında olmadan kadınlarımıza yaklaşanlar, ulusal ve küresel çapta giderek artan giderek artan şiddet vakalarına neden oluyorlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm dünya üzerine dayandırdığı veriler, yalnızca ülkemizde değil, dünyada da kadınların büyük problem yaşadığını bizlere işaret ediyor. Dünyadaki 15 – 49 yaş arasındaki kadınların 4’te 1’i hayatında bir kez mutlaka ama mutlaka cinsel ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor. Yine kadın cinayetlerinde de durum hiç iç açıcı gözükmüyor. Dünyada gerçekleşen tüm kadın cinayetlerinin yüzde 38’i kadınların partnerleri tarafından işleniyor. Bildiğiniz üzere bu rakamlar ülkemizde de farklı değil. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre yalnızca 2020 yılında 300 kadın öldürüldü, 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
Bu acıları bir an olsun unutmadan, DEVA Partisi İzmir İl Kadın Politikaları Başkanlığı olarak İzmir’de yaşanan kadına yönelik fiziksel, cinsel her şiddeti ve istismarı kendimize yapılmış olarak sayıyoruz. Bu yüzden İzmir’deki her mağdur kadının yanında olmayı kendimize görev biliyoruz. Kadınlarımıza vermiş olduğumuz destekten aldığımız cesaretle İzmir’in kadınlarının sahipsiz olmadığını buradan hep birlikte haykırıyoruz.
Bu kutlu amaç doğrultusunda yalnızca kadına yönelik şiddeti engelleme noktasında değil, kadının toplumsal cinsiyetteki yerini sağlamlaştırmak, bağnaz ve tek tipçi kadın fikirlerine karşı durmak için adımlar atıyoruz. Bu açıdan DEVA Partili İzmirli kadınlar olarak sokağa attığımız her adımda İstanbul Sözleşmesi için imza topluyoruz. Sözlerime son verirken herkese hatırlatmak isterim ki “ Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak diyenlere inat kahkaha atmaya devam edeceğiz”. Sağ olun.
Pınar G. Özinan şunları dile getirdi;
Değerli konuşmacılarımız, değerli STK temsilcileri, partimizin il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri, değerli gönüllülerimiz ve çok kıymetli katılımcılar, hoş geldiniz. 2021 yılında, bu güzel şehirde sizlerle bir araya geldiğimizde toplumsal cinsiyet eşitliği, eşit ücret hakkı gibi konuları masaya yatırıyor olmak isterdik. Gelgelelim yalnızca 2021 yılında ulaşabildiğimiz verilere göre kadına yönelik şiddet rakamları, Türkiye’de kadınların öncelikli gündeminin yaşamak olduğunu göz önüne seriyor.
Sadece 2020 yılında 300 kadın öldürüldü, 171 kadın ise şüpheli halde ölü bulundu. 300 diyip geçmeyelim. Her rakam bir hayat hikayesini, bir canı ve yüzlerce anne-baba, çocuğun acısını anlatıyor. “Anne lütfen ölme” derken annesi Emine Bulut’u gözünün önünde kaybeden kızının feryadını, feci şekilde öldürülen Pınar Gültekin’i, intihar süsü verilen Şule Çet’i , “onu seçtim çünkü savunmasızdı” bahanesiyle öldürülen Şule Cengiz’i ve nice hikayeleri anlatıyor. Cinayet faillerinde ise baş sırayı kadının kocası alıyor. Yalnızca kayıtlardan bulabildiğimiz bu rakamlardan fazlası ise ev içi şiddet olarak yaşanıyor, kol kırılıyor yen içinde kalıyor. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çıkışın ardından İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ dedik ve Danıştay’a dava açtık. Hukuksuz feshe karşı açtığımız dava, geçen hafta reddedildi, ne yazıktır ki, şaşırmadık.
Fesih sürecinden bu yana sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldik, ortak strateji ve eylemler üzerine çalıştık. 6284 numaralı kanun etkin uygulansın dedik, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi alanlarda haykırdık. Türkiye’nin her alanda ihtiyaç duyduğu siyasi partiler arası diyaloğu, biz kadınlar, İstanbul Sözleşmesi çatısı altında Mart ayından beri yaptık, yapıyoruz. Bunun yanısıra, İzmir Kadın Çalışmaları Başkanlığı olarak Mart ayından bu yana 30’u aşkın kadın ve çocuğun adalet arayışına destek olduk. Tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeden bir gecede çıkılması, dünyaya verilen bir mesaj, şiddete verilen bir teşvikti. Nitekim, faillerin işlemekten korkmadığı suçlar cezasız kaldıkça sayıdaki artışın da arttığını gözlemliyoruz.
Biz bugün burada 3 güçlü kadının hikayesini dinleyeceğiz. Biz onları adalet arayışları sırasında tanıdık, onlarla heyecanlanıp karar davalarında onlarla sevindik. 3 güçlü kadın, artık hayatın daha güzel yarısını yaşamak için yeni bir sayfa açıyorlar. Onlar, adalet mücadelesinde dayanışma ve güç ile ayakta durdular. Bugün buraya gelip hikayelerini anlatma cesaretini göstererek başka kadınların hikayelerini anlatmalarına ilham olacaklar. Bu yüzden kendilerine sonsuz teşekkür ediyoruz.
Bugünkü panelin adına ASLA KADER DEME’yi uygun bulduk. Çünkü yaşadığımız hiçbir durum, kaderimiz değil. Bizler, 1960’lı yıllarda İngiliz kadınların hak arama mücadelesine örnek olarak konu olmuş, “Britanyalı Kadınlar Türk kadınlardan daha mı değersiz?” denerek rol model gösterilmiş bir ülkenin kadınları olarak, kadının yaşam hakkının günlük siyaset malzemesi olmadığı bir Türkiye hayal ediyoruz.
Kız çocuklarının nitelikli ve ömür boyu eğitim aldığı, kadınların ekonomik özgürlüğünü kazanıp kendi seçimlerini özgürce yaşadığı, şiddetin her türlüsüne karşı yasaların etkin bir şekilde uygulandığı bir Türkiye hayal ediyoruz. Kadınların karanlık sokaklarda yürürken arkasına değil, daima ileriye baktığı bir Türkiye hayal ediyoruz.
Kadınların ufuklarının açıldığı, kendi potansiyellerini ortaya koyabildikleri, limitlerini hep bir üste taşıdıkları bir ülke hayal ediyoruz. Kırsaldaki kadının da şehirli kadının da bir insan olarak kendisi olabildiği, emeğinin karşılığını aldığı bir ülke bizim hayalimiz. Mutlu kadınların mutlu çocuklar yetiştirdiği sağlıklı nesiller bırakmak istiyoruz geleceğe Dayanışmanın adalet kapıları önünde değil, bir kooperatifte ya da bir işbirliğinde olduğu, kapı önü sohbetlerin konusunun ülkedeki kadınların başarılarının olduğu bir Türkiye istiyoruz. Ekonomik, hukuki ve özgürlüklerle ilgili buhran yaşadığımız dönemde, bizler kendi haklarımız için mücadele etmeli, daha iyisini hak ettiğimizi sivil toplumda ya da siyasette büyük harflerle dile getirmeliyiz.
Nazım’ın da dediği gibi,
"Gece kurşun gibi ağır bağır bağır bağırıyorum, Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum, Ben diyorum ki ona kör olayım kerem gibi yana yana, ben yanmazsam sen yanmazsan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa, Aydınlık günleri çok yakında görmek umuduyla, selamla,