Bazı suçlar vardır, bazı da zamanlar.
Hukuku bilen bilir, suçların artması, azalması veya ortaya çıkmasının temel nedeni, dünyanın ne yaşadığına, insanların ne yaşadığına ve ne düşündüğüne bağlı olarak değişir.
Dünya ve insanlık malum salgın dönemini yaşıyor son 1,5 yıldır.
Salgın döneminde en çok sıkıntı ise kısıtlamaların yoğun olması ve buna bağlı olarak da insanların gerçekten sosyal yaşamdan uzaklaşıp, sanal, dijital sosyal yaşama yönelmek zorunda kaldılar.
Bu da yeni bir suç olmayan suç türünün daha da çok artmasına neden oldu.
Dijital Dolandırıcılık!
Sanal ortama, dijital ortama virüsü yakalanmamak için eksisine onaran daha fazla ilgi göstermek ve kullanmak zorunda kalan insanların, dolandırılması ve mağduriyeti de hızla yükselmeye başladı.
Para göndermesi bir saniye sürse de, sonrasında gelen veya gelmeyen şeylerin hesabını sormak o kadar kısa sürmüyor maalesef.
Dijital dolandırıcılık birkaç dakika, dolandırıldığını anlayıp, dava açıp, hakkını geri almak ise aylar ve günler sürüyor.
Bankalar tedbirleri arttırsa da, dijital dolandırıcılar her zaman olduğu gibi bir açık buluyor, bir püf noktası buluyor ve alıyor paraları, mağdur ediyor insanları.
Hukukçular da bu durumdan şikâyetçi.
Onlara göre de dijital dolandırıcılık baş edilemeyecek kadar kötü bir durumda.
Emniyet bu konuyla ilgili Siper Suçlarla Mücadele adıyla birim oluşturup mücadeleye girse de, bunun altından kalkmak o kadar da kolay değil.
Çünkü ben de yaşıyorum, bu dijital dolandırıcılığı, dolandırılamadan.
Her gün telefonuma birkaç defa arama oluyor ve o numarayla ilgili telefonumda aynen şu cümle yazıyor, ‘Olası Dolandırıcılık’!
Bu uyarı üzerine, dolandırılma olasılığını dikkate alarak açmıyorum telefonumu.
Ama dolandırılma olasılığı içinde yaşama bile insanın günlük yaşantı motivasyonunu düşürüyor.
Her an dolandırılacağınız, her an bir yalana kurban gideceğini düşünerek yaşamak, güvensizlik içinde yaşamak kime iyi gelir ki!
Dijitalleşirken, dolandırılmayın!