Krizler (ataklar) halinde medyana gelen bu hastalıkta toz, duman, koku, alerjen maddeler gibi çevresel etkenler birer uyarıcı niteliği taşır ve kişilerde nefes darlığına sebep olur. Bunların yanında sanayileşme, evcil hayvan beslenen evlerin sayısındaki artış, havadaki kirlilik ve nem oranının yüksekliği astım krizlerinde tetikleyici rol oynamaktadır. Kalıtsal olarak da gelişen astım, tedavi edilmez ise ciddi sorunlara yol açar. Okan Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Melahat Bekir Külah astım hakkında bilinmeyenleri anlattı.
“Astım Bulaşıcı Değildir”
Astımın ortaya çıkmasına, bazı genetik (kişisel) ve çevresel riskler neden olmaktadır. Kalıtımın, cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisine ve ailesine ait faktörler olduğunu söyleyen Külah, “Çevremizde bulunan ve sık karşılaştığımız bazı etkenler, genetik olarak yatkın olan kişilerde astımın ortaya çıkmasına sebep olur. Bir enfeksiyon durumu söz konusu olmadığından astım hastalığının bir kişiden diğer bir kişiye bulaşması söz konusu değildir” dedi.
Astım İlaçları Bağımlılık Yapmaz
Astımın tedavisinde genel olarak nefes açıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Astımda sprey ya da kuru toz şeklinde ilaçların kullanılmasının bağımlılık yapmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Melahat Bekir Külah, “Sprey/kuru toz uygulayıcıları kullanıldığında, ilaç hedef bölgeye vücutta dolaşmadan, doğrudan ulaşmaktadır. Bu yolla ilaç verilmesinin bağımlılık yapması söz konusu değildir. Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar akciğerlere zarar vermez. Bu tür ilaçlar uzun araştırmalar sonucu geliştirilmiş hekim tarafından olası yarar ve zararı göz önüne alınarak hastaya verilmektedir” diye belirtti.
“Kortizonun Neredeyse Hiç Yan Etkisi Yoktur”
Astımlı hastalara kortizon, hastalığın alevlendiği ya da kriz durumlarında, ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla verilir. “Kana hemen hemen hiç karışmayan sprey şeklindeki kortizonun ise neredeyse hiç yan etkisi yoktur” diyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı, bazı hastalarda sprey şeklindeki kortizon kullanımına bağlı ses kısıklığı ya da kuru öksürük gibi şikâyetlerin olabileceğini, bu tür şikâyetlerin de spreyi kullandıktan sonra ağzın çalkalanması ile önlenebileceğini söyledi.
Şikayetler Geçince İlaç Kullanımı Bırakılmamalı!
Astım şikâyetleri düzelse de ilaçları azaltma ya da bırakma kararı, asla hasta tarafından kendi kendine verilmemelidir. Astım da bronşlardaki daralma her ne kadar geri dönüşümlü olsa da, eksik tedavi bronşlardaki daralmanın kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Astım ilaçların ne kadar süre ile kullanılması kararı uzmanlara bırakılmalıdır.
Hastalar Doktor Önerisinde Spor Yapabilir
Doğru tedavi edilen ve kontrol altında olan astım, kişinin hayatını etkilemez. Astımlı hasta, doktorunun önerisi doğrultusunda spor yapabilir. Yalnızca, bazı hastalarda spor öncesi nefes açıcı ilaç kullanımı gerekli olabileceğini söyleyen Külah, bunların yanında spordan ziyade; spor yapılan yerin tozsuz olması gerektiğini vurguladı.
Hamilelikte Astım Tedavi Edilmez İse Bebeğe Zarar Verir!
“Astımlı hastaların yaklaşık üçte birinde gebelik sırasında astım belirtileri hafifler, üçte birinde değişmez, üçte birinde ise kötüleşir” diyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı, “Sprey şeklindeki ilaçların neredeyse hiç yan etkisi yoktur. Bu nedenle gebelikte doktor önerisi doğrultusunda güvenle kullanılabilirler. Bebeğe asıl zarar verecek olan hekimin kontrolü altında verilecek olan ilaçlar değil, annenin astıma bağlı tedavi edilmemiş sorunlarıdır. Bu nedenle, astımlı hastaların gebelik boyunca hekim kontrolünde olmaları gerekmektedir” şeklinde açıklamalarda bulundu.