'Kimse ucuz kahramanlık yapmasın' diyerek ilk cümlemi kurayım, sonra kim kahramanlık yapıyor, kim ucuza kaçıyor, kim haklı, kim haksız yazının sonunda, sonuna kadar okuyan karar versin.
Adı 'Türk Eğitim Vakfı' olan TEV'in İzmir Şubesi öncülüğünde Çeşme Açıkhava Tiyatrosu'nda eğitim yararı için konser düzenlenmesine karar verilmiş.
TEV'in öncülüğünde ama arkasında kimler var belli ama belli edilmemiş.
Yunanlı sanatçı Despina Vandi'de bu konsere gelecek isim olarak tercih edilmiş, seçilmiş.
Yunanlı sanatçının Türk gençlerinin eğitimi yararına konser vermesi başlı başına ne, neden, nasıl sorunsalı dolu.
Despina Vandi, sanatçı olduğu kadar sanatçılık bozuntuluğu tabir ettiğimiz haddini aşan talebi davranış ve eylemi tabi ki bu ülkenin bir paçası olan, İzmir'in turizm merkezlerinden birisi olan Çeşme'de kabul görmeyecek şeylerden değil.
Kabul görmeyince de tipik sanatçı kaprisi, kibiriyle ve damarlarında akan Yunan kanıyla, sahnede olan Türk Bayrağı ve Atatürk posterinin indiremeyince sahneye çıkmama kararı almış.
Benim açımdan çok da TIN!
Çok da 'TIN' demeyen, diyemeyenlerin halleri ise evlere şenlik.
Yunanlı Vandi'yi, Türkiye'ye çağıranlar!
Yunanlı Vandi'yi Çeşme'ye davet edenler!
Yunanlı Vandi'ye Türk çocuklarının eğitimi yararını konser verdirmeye ikna edenler.
Hepinizi tek sorum var, Despina Vandi kararı, hareketi ve eylemiyle Yunanlı olduğunu net şekilde gösterdi de, sizler bu Vandi'yi çağırırken Türkiye'ye geldiğini, Türk Bayrağının, Atatürk'ün varlığının önemini anlatmayı sanırım ya anlattınız, ya da anlatmaya gerek duymadınız.
Çünkü düşündünüz ki, siz Türklüğünüzü, Bayrağınızı, Atatürk'ünüzü ne kadar seviyorsanız, herkes de o kadar sever, hatta Yunanlılar daha da çok sever.
Yok öyle bir dünya!
Despina Vandi'yi davet ederken nereye davet ettiğinizi, niçin davet ettiğinizi, nasıl karşılayacağınızı, nasıl ağırlayacağınızı ve nasıl uğurlayacağınızı anlatmadıysanız bu Vandi'nin yaptığı saygısızlıktan daha vahim durum.
Çeşme Belediye Başkanı olarak 'Despina Vandi'nin konserini izlemek için en ön sırada oturup, sadece Vandi'nin sahneye çıkmamasını izlemek ise vahimler üstü bir vahim.
Vandi içindeki aslını inkar etmemiş ki!
Niye bu kadar yüklü tepki veriyoruz ki!
Yunanlı olarak benim bayrağıma, benim Atatürk'üme saygı göstermesine, tahamül göstermesine beklemek akıl tutulması değil de nedir?
Asıl tepki vermeniz gereken onu davet edenler, onun bu saygısızlığı yapmasına müsaade edenler, onun saygısızlığından saygı çalmaya çalışanlara olması gerekmez mi?
Örneğin Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, 'Despina Vandi'yi izlemek, dinlemek için en ön sırada, protokolüyle birlikte yerine almış.
Vandi sahneye çıkmayınca, çıkmama nedenleri ortaya çıkınca, izlemek ve dinlemek hayal olunca Başkan Lal Denizli'ye sahne kalmış.
Kalkmış en ön sıradaki yerinden, çıkmış Vandi'nin çıkmadığı sahneye, “Bizim topraklarımızda, benim belediye başkanı olduğum bir kentte hiçbir güç ne bayrağımızı ne de Atatürk'ün posterini indirmeye yeltenemez" demiş.
Başkan Lal, bir şey diyeyim mi?
'Despina Vandi' kadar Türk Bayrağını ve Atatürk'ü tersi yönde düşünmüş olsaydınız, ona bu düşüncenizi bildirip, anlatmış olsaydınız onun o saygısızlığı yapmasına müsaade etmemiş olurdunuz.
Hakim karşısında, kapısını, penceresini açık bırakan hırsızın hırsızlık yapmasına olanak sağladığı için hırsızdan daha çok laf yiyen mağdur ne demiş!
'Hırsızın hiç mi suçu yok hakim bey' demiş!