Çoğu insan, diş sağlığını önemsemeden, dişlerin daha temiz ve beyaz görünmesi için özellikle internet vasıtasıyla paylaşılan ve uzmanların tavsiye etmediği uygulamalar yapmaya devam ediyor. Oksijenli su, sirke, karbonat ve limon tuzuyla birlikte yapılan diş fırçalamasına dair tavsiyelerin zamanla diş aşımına sebep olduğunu söyleyen ve önemli uyarılarda bulunan Dr. Öğretim Üyesi Sevda Öztürk Yeşilırmak, “Uzun vadede bu uygulamalar diş kaybına bile neden olabilir” dedi.
“DİŞ TAŞI YILDA EN AZ 1 DEFA TEMİZLENMELİ”
Diş temizliği ve beyazlatma işleminin sadece doktor kontrolünde ve kliniklerde yapılması gerektiğini aktaran Dr. Öğretim Üyesi Sevda Öztürk Yeşilırmak diş sağlığı için de gerekli olan işlemler hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Özellikle diş taşı olarak bilinen tartarların en kötü senede 1 defa temizlenmesini hatırlatan Sevda Öztürk Yeşilırmak, “Diş temizliği genellikle 6 ayda 1 ya da en kötü ihtimalle yılda 1 önerdiğimiz bir işlem. Dişlerimizi biz efektif fırçalayamazsak ya da efektif fırçalasak bile diş-diş eti birleşiminde oluşan dental plağın daha fazla birikimi neticesinde kalınlaşarak ve kireçleşerek tartar dediğimiz diş taşı oluşumu gerçekleşir. Diş taşı temizliğinde öncelikli olarak bu diş tartarını kaldırarak temiz bir ağız sağlıyoruz. Çünkü diş taşını kaldırmazsak uzun vadede çene kemiğindeki diş kökünü saran kemik erimeye başlıyor ve bu kemikle beraber diş eti de çekilmeye başlıyor. Diş eti çekildikten sonra diş tartarlarını kaldırırsak hastada yine hassasiyet oluyor ve bu halk arasında yanlış bilinen ‘diş taşı temizliğini çok sık yaptırmak dişe zararlıymış’ kanısına sebep oluyor. O yüzden düzenli olarak 6 ayda 1 ya da en kötü senede 1 diş taşı temizliğini yaptırılmasını öneriyorum. Diş taşı temizliğini yaptırdıktan sonra polisaj adını verdiğimiz bir cila işlemi var. Burada da boyar gıdaların yani sigara, çay, kahve gibi ürünlerin lekelerini çıkarıyoruz. Bu, diş taşı temizliğinde hastaların beyazlatma olarak adlandırdığı ama tam manasıyla beyazlatma olmayan sadece dişin etrafındaki renklenmiş alanın çıkarılması anlamına gelen temizlik işlemidir” dedi.
"DİŞ TEMİZLİĞİ BAŞKA DİŞ BEYAZLATMA BAŞKA"
Diş beyazlatmanın diş temizliği uygulamasından farklı olduğunu ve beyazlatma için dentin dokusuna özel işlemler yapıldığını söyleyen Öztürk Yeşilırmak, “Diş minesi zaten şeffaf renklidir, asıl renkli alan dentin dediğimiz dokudur. Bu renk kişiden kişiye değişir tıpkı sarışın ya da esmer olmamız gibi. Dentin rengimiz de beyaz ya da sarımtırak olabilir. Fakat herkes beyaz ister. Bu yüzden de mevcut dentin rengimizin tonlarını açmaya çalışırız. Bunu da diş beyazlatma dediğimiz işlemlerle yapabiliyoruz. Bunun bir yolu ev tipi beyazlatma olabiliyor. Bir diğer yol da hele ki daha kısa zamanda sonuç alınması isteniyorsa ofis tipi dediğimiz beyazlatmayı yapıyoruz. Ofis tipi beyazlatmada dişlerin üzerine oksijenli su, hidrojen peroksidin sürüyoruz ama bu jel formatında olan bir madde. Jel formatında olduğu için diş dentininin içine nüfus ederek oksijen ve suya ayrışıyor. Oksijen de dentin tonlarını beyazlatmaya başlıyor. Ama biz bunu evde tezgah altı ürünler kullanarak ya da bildiğiniz normal oksijenli su ile dişi fırçalarsak diş sağlığı için sıkıntılı oluyor. Çünkü bizim klinikte kullandığımız jel formatı değil sıvı su formatı olduğu için arzu edilen beyazlatma düzeyini zaten hastaya veremez. En fazla diş taşı temizliğinde yaptığımız yüzeysel lekelenmeleri alabilir. Aynı zamanda fırça ile de aşındırıcı bir etki de yaptığı için diş minesini ortadan kaldırma tehlikesi olabilir” şeklinde konuştu.
“DIŞSAL RENKLENDİRMEYİ GİDERDİĞİ İÇİN HASTADA OPTİK BİR YANILMA OLUŞUYOR”
Evde doktor tavsiyesi dışı kullanılan ürünlerin dişte aşınmaya ve belli bir süre sonra ise dişin gri renge dönmesine sebep olabileceğini aktaran Yeşilırmak sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Uzun dönemde diş tozları, limon tuzu, sirke, karbonat ve oksijenli su ile yapılan uygulamalar aşındırıcı olacaktır ve kesinlikle önermiyoruz. Zaten dişin yüzeyindeki dışsal renklenmeleri giderecektir, fakat dentin dokusunun içine nüfus edemiyorlar. Fakat dışsal renklendirmeyi giderdiği için hastada optik bir yanılma oluşuyor ve sanki beyazlatmış gibi düşünüyor. Aşınma sonucu diş minesi ortadan kalkar ve dentin dokusu açığa çıkar. Hastalarımız da dentin hassasiyeti dediğimiz sevimsiz tablo ile yüzleşirler. Sıcakta-soğukta özellikle tatlı-ekşide ciddi bir ağrı duyabilirler. En sonunda aşındırıcı etki mineyi ortadan kaldırdığı için o bölgelere dolgu yapmak zorunda kalırız. Dolgusunu yaptırmaz ve aşındırıcı bir şekilde oksijenli su ya da diğer beyazlattığını düşündüğünüz ürünlerle fırçalamaya devam ederseniz lekeler de bir süre sonra çıkmamaya başlıyor ve diş minesinin camsı görüntüsü de grimtırak bir tona geçiyor. En sonunda da aşındırıcı etki diş pulposuna kadar gidebiliyor. Bu durumda da kök kanal tedavisi ya da diş çekimi yaptırmak durumunda kalınıyor.”