ABD ile önemli sorunların olduğunu kaydeden Bilgiç, “S-400 tedariği nedeniyle F-35 programından ayrılmak durumunda kaldık. Bu programdan ayrılmamız sadece Türkiye değil, NATO’nun caydırıcılığına önemli bir darbe vuran bir adım. Türkiye F-35 projesinin kurucu ortaklarından bir tanesi. Biz bütün yükümlülüklerimizi yerine getirdik ve bu çerçevede de ABD’ye yaklaşık 1.4 milyar dolarlık bir ödeme yaptık. Bizim için aslında seçenekler basit. Ya bu programa geri döneceğiz, ya bize vaat edilen uçakları alacağız ya da paramızı iade edecekler. Bu çerçevede F-35 için ödediğimiz meblağın F-16 filomuzun modernleştirilmesi için kullanılması bir seçenek olarak gündemde” diye konuştu.
“Rejim destekçileri Rusya ve İran’a gerekli mesajları vermekteyiz”
Suriye’de rejimin İdlib’de toplu saldırıları neticesinde aralarında çocukların da bulunduğu pek çok kişinin hayatını yitirdiğini üzüntüyle öğrendiklerini belirten Bilgiç, “Ağustos ayından beri yaşanılan saldırılarda da 50 sivil hayatını kaybetti. Cenevre’de 6’ncı turu devam eden Anayasa Komitesi toplantıları sırasında sivilleri bu şekilde doğrudan hedef alan saldırıları, aslında rejimin askeri çözüme yönelik tavrını maalesef hala koruduğunu gösteriyor. Bizim temel hedefimiz İdlib’de kalıcı istikrarın sağlanması. Temel beklentimiz de bu kalıcı istikrarın önündeki bu saldırıların bir an önce son bulması. Tabiatıyla siyasi çözümü önceliyoruz ve siyasi çözüm çerçevesinde somut adımların atılmasını bekliyorum. Bu çerçevede rejim destekçileri Rusya ve İran’a gerekli mesajları vermekteyiz” açıklamasında bulundu.
“İşleyen bir yargı sürecine müdahale edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez”
Aralarında ABD, Almanya ve Fransa’nın da bulunduğu 10 ülkenin büyükelçiliklerinin yapmış olduğu Osman Kavala açıklamasını değerlendiren Sözcü Bilgiç, “Türkiye’de bu şekilde Türkiye devletine ültimatom verilmesi kesinlikle kabul edilemez. Bunu siyasallaştırmaya çalışıyorlar. Bunu kabul etmediğimizi söyledik. Bu hiçbir diplomatik teamüle de uymuyor. Büyükelçiliklerin aslında görevleri ve yükümlülükleri bulundukları ülkelerin içişlerine karışmamak ve bunlar da uluslararası sözleşmelerde kayıt altına alınmış durumda. Biz bunları çağırdığımız ülkelerin temsilcilerine açık bir şekilde reddettik. Bu açıklamayı yapan ülkelerin bir kısmı zaten Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler. Herhalde kendi makamlarına bilgi vermişlerdir. Bu ülkelerin şunu anlaması lazım. İşleyen bir yargı sürecine müdahale edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez” dedi.
“ABD ile ilişkilerimizin mükemmel olduğunu söylemek zor” diyen Bilgiç, “Özellikle PKK/PYD-YPG ve FETÖ’ye destek ve tek taraflı yaptırımlar gibi konularda izlenen tutum nedeniyle ABD ile ilişkilerimizde bazı sorunlar var. Bizim temel beklentimiz ilişkimizi etkin yönetelim, diğer taraftan sorunlarımızı çözelim. ABD’den bizim kendilerine sıklıkla gündeme getirdiğimiz sorunlarda pozitif bir karşılık bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“Bizim açımızdan AB’nin ne söylediği çok önemli değil”
Bilgiç, AB Komisyonu’nun Genişleme ve Strateji Belgesi'ne ilişkin soru üzerine, “Çifte standartla yazılmış bir rapor. Onun için bu rapora ilişkin tepkimizi dün geniş bir şekilde ortaya koyduk. AB Başkanlığı da zaten raporun tüm maddelerine ilişkin Türkiye’nin görüşlerini kayda geçirdi. Bizim açımızdan AB’nin ne söylediği çok önemli değil. Çünkü rapor baştan aşağı çifte standartla yazılmış” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Mısır’la ilişkilerinin hem ikili hem de bölgesel meselelerde karşılıklı saygı ve yarar temelinde yürütülmesini istediklerini belirten Bilgiç, ilişkilerin normalleştirilmesinin hem ülkelerin halkının yararına hem de bölge açısından büyük önem taşıdığına değindi.
“Temel hedefimiz Rusya’yla NATO arasındaki diyalog kanallarının açık tutulması”
NATO ile Rusya arasındaki süreci değerlendiren Bilgiç, “Bizim temel hedefimiz Rusya’yla NATO arasındaki diyalog kanallarının açık tutulması. Bu bizim temel önceliğimiz. Biz buna hem Rusya’ya verdiğimiz mesajlarla hem de NATO Rusya Komitesi dahil olmak üzere mevcut diyalog araçlarının kurulması gerektiğini hem NATO’daki müttefiklerimize hem de Rusya’ya iletiyoruz” dedi.
"Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için mukabele edeceğiz"
Doğu Akdeniz’de hem Yunanistan hem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin gerginliği artıracak adımlar attığına dikkat çeken Bilgiç, şunları söyledi:
“Akdeniz’de kıta sahanlığımıza araştırma gemisi gönderme çabaları devam ediyor. Biz bu tahriklere hem sahada hem masada yanıtları veriyoruz ve haklarımızın ihlaline de asla müsaade etmiyoruz. Rum Kesimi kasım ayında yeni bir sondaja başlayacağını duyurdu. Bu gerçekleşirse biz de Kıbrıs Türkleri'nin haklarını korumak için mukabele edeceğiz. Bunu açıkça buradan ifade ediyorum. Türkiye olarak bu tarz meydan okumalara gerekli cevapları vermeye devam edeceğiz. Öte yandan Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerinin hakça paylaşımı için sayın Cumhurbaşkanımızın önerdiği Doğu Akdeniz Konferansı yapılabildiği takdirde bölge ülkeleri arasında bir iş birliği zemini bulunabilir.”
Hollanda’da belediyelerin özel bir araştırma şirketi görevlendirerek gizlice camileri izlemesiyle ilgili de konuşan Bilgiç, “Camilere yönelik bu şüpheci tutumlar İslam düşmanlığını körüklüyor, İslamofobi'yi artırıyor. Ayrıca Müslüman ve Türk toplumu nezdinde Hollanda makamlarına yönelik güveni de zedeliyor. Ben bu gibi adımlardan kaçınılması gerektiğini ve daha dikkatli davranılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.