Diş eti hastalıkları konusunda açıklama yapan Düger, “Diş eti hastalığı diğer hastalıklardan farklıdır. Çünkü bir çürük diş gibi ağrı yapmaz. En belirgin bulgusu diş eti kanamasıdır. Hastalar bu konuda da çok bilinçsizdir. Diş eti rahatsızlığı vardır aslında, diş eti iltihabı vardır hastada. İltihaplı bölge kanar. Hasta dişlerini fırçalarken ya da sabah kalktığında dişinde kan görür. Bu tür hastalar en son safhada bize geliyorlar. Diş eti kanamasında belirli bir ağrı olmaz hastada. Sinsi ilerleyen bir hastalıktır. İhmal edilmeye çok müsait bir hastalık. Hastalar genellikle diş eti kanamasında doktora gitmeyebiliyor. Ama diş çürüğünde hastaneye gidiyor” dedi.
Diş eti iltihabının zaman içerisinde tedavi edilmediğinde, iltihabın diş etinin altında bulunan kemiğe yayıldığını belirten Düger, “İltihap kemiği eritmeye ya da kemiği kaybetmeye başlar. Bu safhaya geldiğinde hastalar dişlerinin sallandığını belirtir. Bir şey ısırdığında dişlerinin hareket ettiğini söylerler. Dişleri öne doğru fırtlak olabilir. Bu aşamada tedavi komplike oluyor. Daha ileri tedaviler gerekiyor. Bu tür hastalara kapalı ya da açık küretaş tedavileri uyguluyoruz. Bazen bu tedavilerde sonuç vermiyor. Bu sefer diş eti ameliyatı yaparak diş eti altında bulunan kemikten iltihabı sıyırıyoruz. Kesin çözüm bu oluyor bazı hastalarda. Eğer 10 yıl boyunca diş eti hastalığı olan bir hasta bu durumu ihmal ederse 10 yıl sonunda tamamen dişlerini kaybedebilir” şeklinde konuştu.
Düger son olarak, “Diş eti hastalığı, toplumun yaklaşık yüzde 90’ında görülüyor bazende yüzde 100’nde görülebiliyor. Hastaların 6 ayda bir hekim kontrolü yaptırmaları gerekiyor. Erken tedavide önerilen süre 6 ayda birdir” ifadelerini kullandı.