Bahar kendini gösterdi. Soğuk günleri geride bırakırken içimiz kıpır kıpır oluyorken bir çoğumuz yaza daha bir fit bedene girmek için diyet listeleri ,bir uzman desteği, yada bir başka yolu deneme girişimindeyiz. Defalarca denediğimiz diyet ile bir döngünün içine gireriz ve bunu da fark etmeyiz. Öncelikle bize verilen diyet listesini özenle ve dikkatle uygular, yapılan diyetler sonrasında genelde istenilen ideal kiloya da ulaşır yada vermek istediğimiz kilonun büyük bir kısmı gitmiş olur. Buraya kadar döngünün ilk adımı...Bu ilk adım bizleri mutlu eden, başardım hissini tattıran kısım. Sonra verilen yada uygulanan o kısıtlı diyet listesi zamanla bizi yorar ve iç sesimiz diyet listesini bastırır ve kaçamaklar başlar.. Ve diyetimiz bozulur...Bu döngünün ikinci adımıdır. O iç ses durmaz ve nasılsa bozdum diyeti uzun zamandır da kısıtlılık hali ve de diyetten intikam alır gibi sınır konulmadan kontrolsüz yeme atakları başlar..Öyle ki doyma hissinin olmadığı, duyguların doyurulmaya çalışıldığı bu adım döngünün 3.kısmıdır. 4. adımda içinizde kendinizi suçlayan, yine yapamadın, olmadı diyen, iç ses konuşmaya başlar. Ve suçluluk duygusu ile kendine kurduğun olumsuz cümlelerin sınırı olmaz. Son adım da artık karar verilir ve ben tek başıma kural olmadan beslenme alışkanlıklarımı kontrol edemiyorum. Başaramıyorum, yetersizim, kendime güvenemem..5. adım; ben tek başıma yapamıyorsam destek alayım, bir diyet programı uygulayayım..Ve tekrar kendimizi döngünün başına girmiş buluruz...Bir çoğumuza tanıdık gelen bir döngü değil mi? Ve bu döngü kendinize olan inancınızı kaybetmenize neden olmakta.
Evet bu döngüden çıkmanın yollları var tabiki... Holistik beslenme ile bu mümkün.. Holistik beslenmede sadece beden beslenmesi değil, duygu ruh ve zihinden de bahsetmiştik. İşte bizi sürekli bu kısır döngünün içine sokan bir çok etken bu kısımda gizli.. Artık bilgiye bu kadar kolay ulaştığımız bu zamanda , hangi besinin sağlıklı olduğunu bildiğimiz halde seçimlerimizin farklı olmasını kontrol eden gerçek sebepler, kök inançlar bulunmalı. Bazen öyle ki kök inançlarımız size ait bile olmayabilir. Bilinç altı size ait olmayan inaçları, duygularıda size aitmiş gibi davranır. Kök inaçlarının bulunup, bu programın temizlenmesi ve yerine yeni programın yüklenmesi gerekir. Kilo, kollektif bilinçte başlar; geçmişte yaşanılan atalarımızdan aldığımız genler ve inançlarla açlık ve kıtlıklara karşı direnme içgüdüsü ile beden kiloyu tutabilmektedir. Ayrıca bedende tutulan sadece besinlerle aldığımız kaloriler değil, öfke, korku, kin, üzüntü gibi duygu ve hislerinde serbest bırakılması gerekmektedir. Bunun için bir çok teknik mevcut tabiki...Kapsamlı bir çalışma ile tüm bunlardan özgürleşmek mümkündür.
Herkesin kilo ile ilgili inançları, duyguları yaşadıkları farklı olduğundan kişiye özel bir teknikle devam etmek gerekir. Kiloyu oluşturan ve tutan kişiye göre değişen bilinçaltı kayıt ve inançlardır. Ancak herkesin uygulayabileceği etkili bir kaç teknikten bahsetmek istiyorum. Bilinç altını ikna edebilecek sihirli sözcükler.... Konuşmak bir sanattır aslında. Negatif tüm söylemleri bırakarak pozitif ile bilinç altı yeniden kodlanabilir.
Öncelikle -me, -ma eklerine bakalım. Bunu sadece kilo kontrolünde değil tüm hayatınızda uygulamanızı öneririm. Diyet döngüsünde kendinizide;
‘’ Çok yeme’’
‘’Kilo verme’’
‘’Çikolata yeme’’ gibi cümleleri kurmayın. Çünkü bilinçaltımız -me ve-ma ekini almaz. Ve ‘’Çok ye’’, ‘’Çikolata ye’’ ‘’Tatlı ye’’ olarak algılar vede siz yersiniz. Peki ne diyelimde aslında görevi korumak olan bilinçaltını ikna edelim. Çok basit aslında;
‘’Sağlıklı besinleri tercih ediyorum.’’
‘’İdeal kilomdayım’’
‘’Daha az yemekten keyif alırım.’’
Ve iki soru kalıbını kullanmayı bırakacağız. Bunlar Neden? Ve Niye? Bilinçaltımız neden ve niye ile başlayan soruları duyduğu an kendini savunmaya alır ve uzlaşmaya yanaşmaz.
Örneğin
‘’Neden kilo veremiyorum?’’
‘’Niye tatlı yemek istiyorum?’’
‘’Neden ideal kiloma ulaşamadım?’’
‘’Niye spor yapamıyorum?’’ gibi... Bu iki soru kelimesini çıkartıyor yerine Nasıl? Soru kalıbını koyuyoruz. Bilinçaltımız Nasıl ile başlayan soruları algılar ve çözüme gider. Savaşmaz !!!
‘’Nasıl ideal kiloma ulaşmak mümkün?’
‘’ Nasıl spor yapabilirim? gibi...
Ve bu pratikleri 21 gün boyunca her gün 21 gün tekrar edin. Neyi tekrar tekrar yaparsak o alışkanlığımız olur. Yapılan çalışmalarda 21 günde tekrar edilen şey alışkanlık haline gelir, ancak alışkanlığın kemikleşmesi için 90 gün gerekli olduğu görülmüştür.
Basit ama etkili bir adım atmak isterseniz bu iki değişiklik ile kendinizdeki değişimi farkedeceksiniz.Öyle birikmişliklerimiz var ki hayatta, bizim yaşamamızı etkileyen, sabırlı olmak bu açıdan çok önemli..
Her gün kendine farkındalıkla ve sabırla bir adım at...Işıltınızla var olun...Sevgilerimle