Ne derse doğru der atalarımız...
Annem düğün dernek olduğunda...Doğum ve Ölüm olduğunda aksatmadan gider.
Bu gibi şeyleri asla kaçırmaz...
Ah şu anneler...
Sormamıza gerek kalmadan.
Annem : Bakın çocuklar İnsanların sevincini ve üzüntülerini paylaşın.. Onları yalnız bırakmayın'' der...
Üfleyip püflesek te zaman geçtiğinde onların ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlıyoruz...
Annem: Eğer çevreniz de sizin sevincinize üzüntünüze ortak olan insanları görmez iseniz bunlar sizin suçunuz.'' der..
Haklı anacağımız... Düğünlere davet edildiğiniz halde katılım göstermezseniz onlarda sizin düğününüze katılmak için bir çaba harcamaz...
Evladınızın yada sizin düğünün kalabalık geçmeme ihtimali çok yüksek...
Aynı şey doğum yapan bir yakınınızın veya dostunuzun göz aydınlığına gitmez iseniz onlarda size gelmeyeceklerdir... Çeyrek altın takmaya gerek bile yok yeter ki bir telefon bir tebrik için ziyaret ediniz...
İşte en vahimi ise şu...
Dünyada yapmış olduğunuz eylemler iyi veye kötü cenazenize yada bir yakınınızın cenazesine de yansıyabilir...
Nitekim en çok bunun üzerine düşüyorum...
Cenazelere katılmak sevaptır... tabuta iki el atmak veya mezara iki kürek toprak atmak sevaptır...
yukarıda saydığım eylemler sadece bazıları ama, anam için en önemlileri bunlar...
Büyüklerimiz ne derse doğru der...
Doğuma Düğüne ve Ölüme ....
Zaten yaşamda bu üç şeyden ibaret değil mi?
Kısacık hayat....